Mitoloji, geçmişin kadim sesleriyle günümüz gerçeklerini yorumlamaya olanak sağlayan güçlü bir semboller dizgesidir. Özellikle antik Yunan mitolojisi, birey-toplum-iktidar üçgenindeki çatışmaları anlamada zamana direnen bir derinlik sunar. Bu çerçevede, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik siyasi ve hukuki baskılar, Prometheus’un acılarıyla özdeşleştirilebilir. Aynı zamanda, bu baskılara karşı duran isimler olan CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Prometheus’un zincirlerini kıran Herakles figürüyle anlamlandırılabilir.
MODERN KARTALLAR
Prometheus, tanrılardan ateşi çalarak insanlara veren, yani onlara bilgi, akıl, uygarlık ve özgürlük sunan bir titan figürüdür. Ancak bu hareketi, Olimpos’un tanrısı Zeus’un öfkesini üzerine çeker. Cezası ise sonsuzdur: Kafkas Dağları’na zincirlenir ve her gün karaciğeri bir kartal tarafından yenir. Karaciğeri her gece yeniden büyür; acısı sonsuzdur.
İmamoğlu’nun Türkiye siyasetindeki konumu, Prometheus’unkine benzer bir noktadadır. İstanbul gibi sembolik ve stratejik bir kentte muhalefet adına seçim kazanması, yalnızca bir belediye başkanlığı başarısı değil; aynı zamanda halkın iradesini merkeze alan, demokratikleşme yönündeki bir “ateş çalımıdır.” Bu, iktidarın sistematik baskısıyla karşılık bulmuş; hakkında açılan davalar ve verilen siyasi cezalar, bir anlamda onu zincire vuran modern kartallara dönüşmüştür.
İmamoğlu’na “YSK üyelerine hakaret” gerekçesiyle verilen mahkûmiyet kararı, hukuki içerikten yoksunluğu ve siyasi bağlamı itibarıyla mitolojik cezanın güncel versiyonu olarak okunabilir. Burada cezanın amacı, bir hukuki düzen sağlamak değil; Prometheus’un insanlığa verdiği “ateşi” geri almaktır: Bilgiyi, umudu, değişim olasılığını ve siyasi dinamizmi...
Kartalın her gün tekrar eden saldırısı gibi, İmamoğlu'na karşı yürütülen medya linçleri, yargı süreçleri ve siyasi söylemler de aynı şekilde tekrar etmekte; halkın gözünde onun meşruiyetini zayıflatmaya çalışmaktadır. Ancak tıpkı Prometheus’un karaciğeri her gün yenilendiği gibi, İmamoğlu da halk nezdinde her yeni saldırıdan sonra daha da güçlenmektedir.
ÖZGÜR ÖZEL VE MANSUR YAVAŞ
Herakles, Prometheus’un ebedi çilesine son veren, baskıya karşı çıkışın, dayanışmanın ve cesaretin mitolojik temsili olarak karşımıza çıkar. Kartalı oku ile öldürür, zincirleri kırar ve Prometheus’u özgürleştirir. Bu figür, modern çağda yalnızca fiziksel bir kurtarıcı değil; ahlaki tavır alan, bedel ödemeyi göze alan siyasal aktörleri simgeler.
Bu bağlamda, Özgür Özel ve Mansur Yavaş, hem söylemleri hem de siyasi duruşlarıyla modern Herakles rolünü üstlenmişlerdir. Özel’in adalet ve hukuk vurgulu açıklamaları, Yavaş’ın sessiz ama kararlı destekleri, bir politik refleks olmanın ötesinde, zincirlenmiş olan halk iradesinin özgürleşmesine katkı sağlayan eylemler olarak okunmalıdır.
“Herakles oku ile kartalı öldürürken aslında sadece bir kuşu değil, susturulmuş hakikatin etrafında dönen zalimliği hedef alıyordu.”
TOPLUMSAL VİCDAN
Prometheus’un çilesi, sadece bir kişinin değil, tüm insanlığın aydınlanması uğruna çekilen kolektif bir ıstıraptır. Bu mitosun politik temsili, günümüzde hukuki keyfiyetin, baskı rejimlerinin ve halk iradesine duyulan korkunun nasıl tezahür ettiğini anlamamıza yardımcı olur.
İmamoğlu’nun kişiliğinde vücut bulan bu acı, her bireyin kendi özgürlük idealine açılan bir kapıdır. Özgür Özel’in liderliğinde şekillenen muhalefet hareketi ve Mansur Yavaş’ın halkçı duruşu, zincirleri kırma iradesinin kurumsal yansıması.
ZİNCİRLERİ KIRMAK
Mitoloji, hakikatin şifrelerini taşıyan zaman dışı bir anlatıdır. Prometheus’un acısı bugün hâlâ sürüyorsa, Herakles’in oku da hâlâ gerekli demektir. Günümüzde siyasetçiler yalnızca yöneten değil; aynı zamanda tarih yazan, anlam inşa eden aktörlerdir.
İmamoğlu’na yönelik saldırılar karşısında sergilenen duruş, sadece bir kişinin değil, toplumsal vicdanın ve özgürlük arzusunun direnişidir. Bu yüzden Özgür Özel ve Mansur Yavaş, sadece siyasi figürler değil; aynı zamanda mitolojik anlamda kurtarıcı figürlerdir.
Son olarak unutmayalım: “Mitler öyle güçlüdür ki binlerce yıl sonra bile zincirleri anlatır... Ama zincirlerin kırılabileceğini de!”
ABDULLAH DÖRTLEMEZ
TARİHÇİ, HUKUKÇU (E. DANIŞTAY ÜYESİ)