Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Suriye’de çözüme doğru - Ahmet YAVUZ
Bunca yaşanandan sonra kısa vadede Suriye yeniden iç barışını sağlayabilir mi? Bu mümkün olursa nasıl bir yapılanma içinde gerçekleşebilir?
Bu iki soru hayati önemde. Zira yanıtları henüz tam olarak verilemiyor. Bunun olabilmesinin önemli ölçüde Türkiye’nin politika değiştirmesine bağlı olduğunu ileri sürmek abartılı olmaz. Bu önermeye itirazları duyar gibi oluyorum... Haksız da sayılmazlar. Buna rağmen Türkiye’nin tutumunun belirleyici özelliğine vurgu yapabilirim.
NEDENLER
Suriye’de barışı en çok Rejim istiyor. İran da ister ancak şartları vardır. Rusya ister çünkü bütünlüğünü sağlamış bir Suriye onun için her açıdan önemli ve önceliklidir. AB’nin karşı çıkması beklenmemelidir. En azından kamuoyları ister. Arap ülkelerinin politika değişikliği yaptığı biliniyor. Diplomatik ilişkiler, açılan temsilcilikler bunun işareti olarak görülebilir. Mart 2022’de yapılacak Arap Birliği zirvesi esnasında bunu daha net görmek mümkün.(1)
ABD henüz hedeflerine tam olarak ulaşamadığı için istemez gibi duruyor. Ancak son dönemde Rusya ile sürdürdüğü görüşmelerden farklı bir arayış içine girdiği sonucu tam olarak çıkarılamasa bile farklı bir tavır sergilemesinin mümkün olduğu anlaşılıyor.
GERİLEYEN GÜÇ ABD
Üstelik ABD’nin stratejik olarak Çin’i, hem stratejik hem de operatif olarak Rusya’yı öncelemesi Suriye konusunda farklı bir adım atmasını gerekli kılabilir. Dünyanın tek kutuplu yapıdan yeniden iki kutuplu hale dönüşmekte olması, görece gerileyen ABD’nin önümüzdeki süreçte daha çok iç sorunlarına odaklanmasını kaçınılmaz kılmaktadır.(2) Bu durumun Suriye’yi ayrıntı haline getirmesi yadırganmaz.
Öte yandan üç emekli Amerikan generalinin 2024’teki ABD başkanlık seçimleriyle bağlantılı olarak devletin iç savaşa hazırlıklı olmasını öneren makale yazmaları bu bağlamda önem arz etmektedir.(3)
Esasında Afganistan’dan çekilmesi gücünün azaldığını göstermekle beraber esas olarak kendisine duyulan güveni de sarsmıştır. Bu sarsıntı günümüzde en çok Suriye’de ve oradaki ortağı PYD/PKK üzerinde kendini hissettirmiştir.(4)
Bu şartlarda Türkiye’nin tutumu çok belirleyici hale gelmiştir. Üstelik bu tercih Türkiye için hayati önemdedir. İçerdeki sığınmacı baskısı öyle bir hale gelmiştir ki soruna duyarsız kalan her kesimi etkilemeye hatta sallamaya adaydır. Mevcut halin sorumlusu AKP iktidarıdır ancak konunun yakıcılığının farkında değilmiş gibi davranan kimi muhalefet partilerini de sarsacak boyuttadır. Yaşanan ekonomik krizin önemli etkenlerinden de biridir. 100 milyar dolara varan harcamalardan bahsedilmektedir.
SIĞINMACI SORUNUNUN YAKICILIĞI ARTIYOR
Suriyeli sığınmacı meselesi ekonomik, sosyal boyutuyla yakıcıdır. Bununla birlikte terörle mücadele konusuyla da çok yönlü bağlantı içindedir. En önemlisi, Suriye çözümsüz kaldığı sürece ülke içinde ve Irak kuzeyinde özellikle İHA/SİHA’lar sayesinde sahada başarıyla yürütülen terörle mücadelenin değerinden kaybedeceği aşikârdır. Zira PKK’nin stratejik önceliği Suriye’dedir. Bu öncelik Türkiye için de olmak durumundadır.
Eğer Türkiye isterse Suriye’de barışa ulaşılabilir. Üstelik kuvvetli bir irade süreci beklenenden daha hızlı bir şekilde sonuca ulaştırabilir.
Son dönemde basına yansıyan taraflar arası temas trafiği, bu sonucu tetikleyecek bir gelişmenin yaşanabileceğini göstermektedir.
SAHADA DURUM
Esad, ülkesinin genişçe bir bölümüne yeniden egemen olmuştur.
Fırat’ın doğusunda ABD himayesindeki PYD’nin özellikle ABD’nin Afganistan’ı terkinden sonra farklı bir arayışa girdiği bilinmektedir. Rusya ve Suriye rejimi onlar için yeni çözüm ortağı olarak öne çıkmıştır.
Fırat’ın batısına gelince... Gücünü Türkiye’den alan Suriye Milli Ordusu ve etkisindeki kesim barışa yanaşırsa Fırat’ın batısında sadece İdlib sorunu kalacaktır. Astana ve Soçi’de öngörüldüğü ve taahhüt edildiği gibi M-5 karayolundan sonra M-4 de trafiğe açılırsa fazla uzun sürmeden İdlib de hal yoluna konulur. Zaten bu bölgede ABD de El Kaide liderlerine etkili operasyonlar yapmaktadır. Üstelik bu bölgeye yapılan BM yardımları Türkiye’den gitmektedir. Rejimin ve Rusya’nın doğrudan, Türkiye’nin dolaylı katkılarıyla sorun adım adım çözülür. Son birkaç gündür sahada yaşananlar da örtük bir uzlaşının varlığına işaret etmektedir.
SONUÇ
Türkiye’nin politika değiştirmesi, işin doğası gereği Fırat’ın doğusu üzerinde basınç oluşturur.
Üniter bir Suriye artık ufukta görünmüyor...
Büyük olasılıkla üç parçalı bir Suriye’ye hazır olmalıyız. Merkez, kuzeybatı ve Fırat’ın doğusu... Bunun nasıl şekilleneceğini yaşayarak göreceğiz. Ancak Türkiye’nin önceliği, güvenlik konularında muhatabının Suriye merkezi devletinin olması ve o ordunun askerlerinin ortak sınırda nöbet beklemesi olmalıdır.
AHMET YAVUZ
(1) Sedat Ergin, Hürriyet, 31 Aralık 2021.
(2) Nejat Eslen, Veryansintv.com, 26 Aralık 2021.
(3) Mehmet Ali Güller, Cumhuriyet, 27 Aralık 2021.
(4) Serhat Erkmen, fikirturu.com, 28 Aralık 2021.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi