‘Ben önemli bir ülkeyim’
Orhan Bursalı
Son Köşe Yazıları

‘Ben önemli bir ülkeyim’

03.09.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Çok iddialı bir tez olarak 23 yıl önce ileri sürdüğüm “Türkiye Kalkınamaz!” dizisinde, bugün de yine hâlâ geçerliliğini sürdüren “Ben önemli ülkeyim” (11 Mayıs 2000) başlıklı yazı, bu serinin 5. yazısıydı. Kısa bir zaman yolculuğuna çıkacak ve kendimize “Ne değişti” diye soracağız. Bir yazarın toplumla, politikacılarla ve kendisiyle muhasebesidir bunlar. Lütfen okuyun ve hoş görün...

***

Türkiye’yi yöneten siyasal anlayışların çok temel bir açmazı var: Ülkenin kalkınmasını, zenginleşmesini, zengin müttefiklerinin omuzlarına yıkmak!

Bu anlayış, Türkiye’nin dış politikasının temelini oluşturuyor ve “Ben önemli ülkeyim” vecizesinde ifadesini buluyor.

İşe bakın ki yabancılar da bizimle birlikte, farklı amaçla olsa bile, aynı türküyü söyleyip duruyorlar.

Bu “mit”i irdelemek gerekmez mi?

Önce gerçekler: Evet Türkiye önemli ülkedir. Yani yabancılar açısından a) Türkiye’nin yeri, coğrafi stratejik konumu önemlidir; b) Türkiye pazar olarak önemlidir. Bulunduğumuz bölge, Türkiye’yi önemli ve vazgeçilmez kılıyor. Bu dün de böyleydi, bugün de böyledir.

Ancak siyasetçilerimiz, Türkiye’nin önemini dışa karşı, AB ve ABD’ye karşı bir koz olarak kullanarak, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasını müttefiklerinin sırtına yıkmaya çalışıyor.

“Türkiye önemli ülkedir” verin bakalım parayı!

“Türkiye’nin önemi daha da artmıştır” pamuk eller cebe!

Arada sırada tehdit de ediyoruz: Başka bir dünya kurarız. Doğu’ya yöneliriz. O zaman görürsün gününü... Türkiye’nin borcu 110 milyar dolara biraz da bu sayede çıktı. Yani hep borçla günü kurtarmaya çalıştık.

NATO üyeliğimizi, ekonomik yardım almak için kullandık! (Bazen bunu ABD’den biraz daha fazlasını koparabilmek için her yıl dilenme / ağlama noktasına kadar vardırdık.) Avrupa Topluluğu veya Almanya gibi tek tek ülkelerle de ilişkilerimizi “Türkiye önemli ülke” temeline oturttuk hep.

‘PETROLLE KÖŞEYİ DÖNECEĞİZ’

“Türkiye’yi daha önemli kılma” politikası, 4-5 yıldır da Kafkas petrollerinin mutlaka Türkiye’den akıtılmasını sağlama çabalarıyla doruğa tırmandı. Önce, birçok köşe yazarı ve politikacı, Kafkas petrolleri Türkiye üzerinden dünya pazarına açılırsa, Türkiye’nin köşeyi döneceğini pompaladılar kamuoyuna.

Sonra ortaya çıktı ki bu petrollerden yıllık kazancımız, kira bedeli olarak 150 milyon dolar civarında olacak. Öyle ki petrol şirketleri petrol hattının iki milyar dolarlık maliyetini de Türkiye’nin sırtına yıkmaya çalışıyor ve politikacılarımız da bu bedeli ödemeye hazır gözüküyor.

Amaç ne? Tabii yılda 150 milyon dolar kazanç değil. Amaç Türkiye’yi Batı için daha vazgeçilmez kılmak, stratejik bir ürünle coğrafi vazgeçilmezliğimizi pekiştirmek. Sonra da bunun nemalarını yemeye çalışmak.

DİYECEKSİNİZ Kİ BUNDA KÖTÜ OLAN NE?

Bunda kötü olan bir şey yok tabii. Buna, hemen her ülkenin normal dış politika ilişkileri gözüyle bakılabilir.

Kötü olan, Türkiye’nin kalkınmasını esas olarak “dış güçlere” bağlaması... Politikacılarımız dışarıdan para gelmediğinde Türkiye’nin bir şey yapamayacağına gönülden inanmışlardır! Bunu Uluslararası Tahkim Yasası sırasında çok gördük. Önde gelen bir politikacı, “Türkiye’nin büyük altyapı projelerini finanse edebilmesi ancak dışarıdan gelecek büyük paralara bağlı ve Tahkim Yasası ile en az 30 milyar dolar yatırım bekliyoruz” diyordu!

Kötü ve zararlı olan, bir ülkenin kalkınmasını öncelikle kendi gücüne dayandırması gerektiği ilkesi ve gerçeğini siyasal liderliklerin her zaman unutmasıdır.

Kötü olan, bu gerçeğin yerini “Dış ilişkilerde kendini önemsetme politikası ile ekonomik bakımdan var olmaya çalışmak” politikasının alması ve Türkiye’nin kalkınmasının buna bağlanmasıdır.

Türkiye, ne yazık ki böyle bir devlet anlayışının, politik yönetim ve basın yazarlığının kıskacı içindedir.

Bu anlayış yıkılmadan, Türkiye kendi ekonomik projelerini üretip uygulamaya koymadan bu ülke kalkınamaz!

***

Kısa yorum: Değişen ne? Türkiye’ye milyarlarca dolar aktı, doların dünyada sel gibi aktığı yıllarda. Bu iktidar bu paraları evet altyapıya yatırdı bir kısmını, geri kalanını ise yedi bitirdi kül etti ve sonunda 500 milyar dolar borçla ülkeyi görülmemiş bir dipsiz kuyuya yuvarladı. Bunlar mı ülkeyi kalkındıracak!

Yazarın Son Yazıları

Şu 29 maddeye noldu ey komisyon? Yanıt: DEM istemedi!

CHP, “Öcalan’a serbestlik, anayasa değişikliğine DEM desteği, PKK’ye ülkede siyaset yapma özgürlüğü” komisyonuna katılırken demokratikleşme olmadan Kürt sorunu çözülmez diyerek 29 maddede bir paket sunmuştu, hatırlatmak istedim özetle de olsa...

Devamını Oku
04.12.2025
Ümmet: Parçalanmış bir Türkiye

Dünkü yazımın sonu “Peki niye şimdi ümmet” sorusuyla bitiyordu. Yer darlığından yanıtı yoktu.

Devamını Oku
02.12.2025
İmralı ve PKK’nin ‘ümmetçi Türkiye’ söyleminin anlamı ne?

Bugüne kadar seküler parti havası basan Kürt milliyetçi siyasal hareketini bir süredir “ümmet” heyecanı bastı.

Devamını Oku
01.12.2025
CHP’yi kurultay sonrası çok zor bir dönem bekliyor

CHP programını yeniledi, parti meclisini 80 kişiye çıkararak kapsayıcılığını ve halk nezdinde temsiliyetini artırdı, büyük bir inançla Özgür Özel iktidara geleceklerini söyledi.

Devamını Oku
30.11.2025
Adeta yargısız infaz kararı

Evet Fatih Altaylı’ya verilen 4.2 yıllık mahkûmiyet kararı, sözlerinde açık bir tehdit asla olmayan ve doğrudan cumhurbaşkanını hedef almayan, ana fikri Türk halkının seçimlerde oy kullanmayı artık çok sevdiği ve bundan asla vazgeçmeyeceği idi.

Devamını Oku
27.11.2025
DEM’in kaçırdığı, CHP’nin yapması gereken

CHP’nin “çözüm” komisyonuna katılırken verdiği sözü tutması iktidar kanadını ve bu kanada eklemlenenleri rahatsız etti.

Devamını Oku
25.11.2025
Yeni seçim ittifaklar olasılığına bir bakış ve sırat köprüsünde yürüyenler

Dünkü yazımın sonunda şu cümleler vardı: Süreç zaten yeni ittifaklar yaratacak ortama itildi.

Devamını Oku
24.11.2025
Neden İmralı dayatması? Çünkü sürecin lideri!

Evet, apar topar ve medyaya kapalı bir toplantı ile milletvekillerinden oluşan ve 5 kişi olacağı söylenen bir heyet, İmralı Adası’na gidecek.

Devamını Oku
23.11.2025
İddianamede yaldızlı bir casus öyküsü

İddianamede Eylem 13 başlığı altında çok ciddi bir iddia var:

Devamını Oku
17.11.2025
Burası Türkiye abicim, yarın ne olacağını kestirmek zor

AKP çok şükür kendinden önceki sağcı iktidarların izinden giderek ülkeyi, geçmişe kıyasla en büyük ekonomik çöküşe ve yoksullaşmaya itti.

Devamını Oku
16.11.2025
Olağanüstü döneme olağanüstü iddianame

4 bin sayfalık iddianame mi olurmuş?

Devamını Oku
13.11.2025
Millet, ‘dâhi adam’ın bu topraklardan çıkmasının gururunu yaşıyor

AKP’den önce 10 Kasım’larda sirenler çaldığında köprüde, caddelerde sokaklarda durmayan araçların ve yayaların sayısı hatırı sayılır ölçüde fazlaydı.

Devamını Oku
11.11.2025
Cumhuriyetin temeli ve Ata’nın bize mirası 3+2 altın anahtar

Bugün büyük Türk’ü anıyoruz.

Devamını Oku
10.11.2025
Üniversite diploması ne kadar değerli

ABD’de Gallup’un ağustos ayında gerçekleştirdiği anket ilginç sonuçlarıyla tartışma yarattı...

Devamını Oku
09.11.2025
Mesele salt İmamoğlu değil, yenilikçilik ve yerellik

Ekrem İmamoğlu’na casusluk suçlamasının hemen ardından oğlu ve babasının sorguya çekilmesine sıra geldi.

Devamını Oku
06.11.2025
Ahmet Türk ve hayal alemi

DEM heyeti ile cumhurbaşkanı arasında son yapılan ve sonucu merakla beklenen görüşme üzerine bir açıklama beklerken cumhurbaşkanı hukuk başdanışmanlarından Mehmet Uçum merakımızı giderdi.

Devamını Oku
04.11.2025
İstanbul ‘iş bilmez kadir bilmezler’in mi elinde? Peki ‘Biz ihanet ettik’ kim dedi?

Cumhurbaşkanı, İstanbul’un en değerli havaalanı Atatürk Havaalanı’nın yıkılarak yerine yapılan “millet bahçesi”ni ziyaret etmiş ve “İstanbul’umuzu iş bilmez, kadir kıymet bilmez, tarih ve medeniyet şuurundan yoksun kifayetsizlerin insafına terk etmiyoruz. İstanbul bizim göz bebeğimizdir. Bu aziz şehrin bir fetret devri daha yaşamasına gönlümüz asla razı değil” demiş.

Devamını Oku
03.11.2025
Bayrampaşa’ya çökme, genel seçimlerin provası mı?

Bayrampaşa Belediyesi’ni “ele geçirme eylemi” tam bir milli iradeyi hava cıva gören bir iktidar anlayışının tipik örneğidir.

Devamını Oku
02.11.2025
En büyük iki devrim: Ulus ve kadın devrimi

Bu döneme özgü karamsarlıkları erteleyerek bir de şu açıdan bakalım: Atatürk’ün Cumhuriyet hedeflerine önemli ölçüde varılmıştır; bu hedeflerin artık geri döndürülemez olduklarına, tüm Türkiye’nin dün Cumhuriyeti ve Atatürk’ü olağanüstü sahiplenmesiyle sürekli tanıklık ediyoruz.

Devamını Oku
30.10.2025
Casuuusss... Cephanelerini çabuk tüketiyorlar... Hedef Tele1 miydi!?

Yahu bekleyin kardeşim, insanları en çok etkileyebilecek bir konuyu...

Devamını Oku
27.10.2025
İslamcı ‘muhafazakâr demokrat’ olabilir miydi?

“Muhafazakâr demokrat”ların en son numarası, bertaraf etmek istedikleri muhalif rakiplerini casuslukla suçlamak oldu.

Devamını Oku
26.10.2025
Ya İmralı gelsin veya İmralı’ya gidelim!

Evet, DEM (ve tabii ki Kandil) “terörsüz Türkiye” komisyonunu, daha doğrusu AKP iktidarını ve MHP’yi, Öcalan’ın serbest bırakılması noktasına indirgedi ve sıkıştırdı.

Devamını Oku
23.10.2025
Demokrasi yoksa ne çözümü!

Tarafların pozisyonuna bakalım, evet yeniden, fotoğraf net olarak görülmezse politika üretilemez ve kararlar alınamaz.

Devamını Oku
21.10.2025
Ey Meclis milletvekillerine sahip çıkma özgürlüğün de mi yok

Önce: Merkez Bankası başkan yardımcısının dolandırıcılık suçlamasıyla hakkında soruşturma açılmasına şaşırdık mı, hayır demeyeceğim ama evet de diyemiyorum.

Devamını Oku
20.10.2025
Tek tek avlanmak ve hukuka sahip çıkmak

Fatih Altaylı’ya 5 yıldan az olmamak kaydıyla hapis cezası isteniyor.

Devamını Oku
19.10.2025
Tek adamlık için şarttı: AKP içinde büyük tasfiye

İki yazıdır AKP’nin 2 yıllık iktidarı süresi içinde mutlak iktidara, tek adam rejimine giden yolların nasıl açıldığını yazıp duruyorum.

Devamını Oku
16.10.2025
Mutlakiyete giden süreç: Ordu ve yargının dönüştürülmesi

Dünkü yazım, tek adam rejiminin başlangıç noktası üzerineydi:

Devamını Oku
14.10.2025
Başlangıç noktası: Denge denetleme yıkılınca varılan yer

Demokrasiye zerre inanmayanlar, iktidara gelince adım adım mutlak iktidarlarını kurmak için kolları sıvarlar.

Devamını Oku
13.10.2025
Siyaset ağlarını örüyor, hukuka aykırılığın anlamsızlığı ve İmralı tahterevallisi

Bayrampaşa Belediyesi’ne, başkan ve arkadaşlarına çekilen operasyonun yanı sıra, CHP meclis üyelerinden bir kaçını hayatlarından adeta bezdirerek partilerinden istifa ettirilmeleri ...

Devamını Oku
12.10.2025
Nobel Ödülleri: Bilim gelişmenin ve yeni ufukların anahtarıdır

Aziz Sancar, en üst düzey ve özgürce araştırmaların yapıldığı ülkelerden birinde, ABD’de, günde 16-18 saat çalışarak ve merakının peşinde koşarak, odaklandığı konuyu çözmek için yöntemler geliştirerek DNA’nın, ikili zincirdeki bozulmaları nasıl onardığını gösterdi.

Devamını Oku
09.10.2025
Ülkeyi, ekonomiyi altın alanlar mı batırdı... Belirsizlikler dorukta

İktidarın gözü milletin altınlarında...

Devamını Oku
07.10.2025
Bir fotoğrafın düşündürdükleri: Kimse yanılsamaya kapılmasın

Meclis’in açılış resepsiyonunda cumhurbaşkanının iyi bir halkla ilişkiler girişimi ile siyasi parti liderlerini davet ederek verdiği gülücüklerle dolu toplu fotoğraf en önemli tartışma konusu oldu.

Devamını Oku
05.10.2025
Nobel Barış Ödülü merakı ile boşa koşan adam

Netahyahu-Trump’ın baş başa hazırladığı plan kime yarar...

Devamını Oku
02.10.2025
Büyük yoksullaşma ve çöküşün anatomisinden paylaşımlar

Ülkede hiç bu kadar büyük yoksul kitleler ve giderek daha az sayıda büyük zenginler yaratılmamıştı.

Devamını Oku
30.09.2025
ABD karşısında tarih boyunca hep kaybettik, çünkü...

Çok şey konuşuldu cumhurbaşkanının ABD ziyareti üzerine.

Devamını Oku
29.09.2025
Tunç’un bağımsız tarafsız yargısı Gökçeklere neden işlemiyor?

Haftada birkaç kez her ciddi karın ağrısı hukuk olayı ortaya çıktığında, “Türkiye bir hukuk devletidir, yargı bağımsız ve tarafsızdır...

Devamını Oku
28.09.2025
İptalciler mi daha hukuksuz, AKP yargısı mı... Ve yarı hiyerarşisine reddiye

Dün komik olaylar yaşandı.

Devamını Oku
25.09.2025
Kongre gri alanları ve operasyonel sözde muhalefeti bitirdi

Hukuku, yargıyı tamamen elinde tutan, yargıçları mahkemeleri atayan, farklı karar veren mahkemeleri dağıtan, dahası beğenmediği yargıçları üstelik rütbesini düşürerek sürgüne gönderen, AKP’li avukatları yargıç yaparak İstanbul’da CHP 38. kongresini iptal ettirerek üstelik onlara mutlak butlan (kongreyi yok sayma) kararı aldırmaya çalışan iktidar değil, sanki bizzat CHP’nin kendisi...

Devamını Oku
22.09.2025
Temiz bir iktidar hayal değil, bu ülke bunu çoktan hak etmiştir

Anlamakta zorluk çekiyorum.

Devamını Oku
21.09.2025
Devlet partisi belediyeleri tuzakla ele geçiriyor: İkinci aşama

İsmail (Saymaz) iyi slogan üretti: “Ya AKP rozeti takacaksın ya da kelepçe”.

Devamını Oku
18.09.2025