Örsan K. Öymen

SSCB, Lenin ve Putin

28 Şubat 2022 Pazartesi

Rusya’nın yıllar önce Kırım’ı ilhak ettikten sonra, şimdi de Donetsk ve Luhansk’taki ayrılıkçı “cumhuriyetleri” tanıyarak buraya ordusunu yollaması, arkasından da Ukrayna’ya yönelik geniş çaplı bir askeri operasyon gerçekleştirmesi, uluslararası hukuka ve anlaşmalara aykırıdır. Söz konusu operasyonların Ukrayna’nın egemenlik hakkını ihlal ettiği bir gerçektir.

Öte yanda, ABD’nin ve NATO’nun, Rusya’nın güvenlik endişelerini yok sayarak Ukrayna’yı NATO’ya üye yapmaya çalışması, Rusya’yı Karadeniz’de, Akdeniz’de ve Ortadoğu’da kuşatmak amacıyla Suriye’de ve Ukrayna’da iç savaşları ve iç çatışmaları teşvik etmesi, Rusya’ya karşı provokatif ve yayılmacı stratejiler izlemesi de gerçeğin diğer yüzüdür.

Ayrıca, dünyada uluslararası hukuku sadece Rusya’nın değil, ABD’nin de ihlal ettiği yine gerçeğin bir başka parçasıdır. ABD’nin daha önce Irak’ı işgal etmesi ve yüz binlerce insanın ölümüne yol açması ve daha sonra Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Suriye’deki resmi yönetimi devirme planı da uluslararası hukuka aykırıdır.

Rusya’nın Ukrayna operasyonunu kınayanlar, daha önce ABD’nin Irak’taki ve Suriye’deki operasyonunu da kınayarak tutarlı bir davranış sergiledilerse, bu anlaşılır bir durumdur. Ancak bugün Rusya’yı kınayanların daha önce ABD’yi kınamamış olmaları, samimiyetsizliğin ve ikiyüzlülüğün bir göstergesidir.

***

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna operasyonunu gerekçelendirirken, geçen yıllarda olduğu gibi, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne ve 1917 Ekim devriminin lideri, SSCB’nin ilk devlet başkanı Vladimir Lenin’e yönelik olumsuz ifadeler kullanması ise büyük bir talihsizlik olmuştur. Putin’in, ABD emperyalizminin Rusya’yı kuşatma operasyonu yürüttüğü bir dönemde, dünyadaki emperyalizme karşı hem teorik hem de pratik bağlamda tarihteki en büyük mücadeleyi veren liderlerden birisi olan Lenin’i hedef alması, kendi içindeki çelişkileri bir kere daha ortaya çıkarmıştır.

Emperyalizme karşı mücadele şovenist milliyetçi ve salt jeo-stratejik, jeo-politik söylemlerle verilemez. Kapitalizme karşı mücadele verilmeden emperyalizme karşı mücadele verilemez. Antikapitalist olmayanlar antiemperyalist olamazlar. Çünkü emperyalizm kapitalizmin küreselleşmiş bir biçimidir.

Sermaye sınıfının emekçi sınıfı dünyanın her yerinde sömürmesine karşı çıkmayanların, kendi topraklarındaki sermaye sınıfını ve sermaye tekelini koruma altına alanların, antiemperyalist olduğundan söz edilemez.

Putin’in, Lenin’in sosyalist enternasyonalist bakış açısını yok sayarak, Çarlık Rusyası’nın nasyonalist söylemleri üzerinden Rusya ve Ukrayna tarihini yeniden yazması, sosyalistlerin de sosyal demokratların da kabul etmemesi gereken bir durumdur.

Rusya, ABD emperyalizmine karşı belli bir ölçüde direnen bir ülke olsa da emperyalizme karşı gerçek ve etkin bir mücadele vermemektedir.

***

Dünyada emperyalizme karşı büyük bir mücadele veren liderlerden birisi de Kurtuluş Savaşı’nın lideri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı, aydınlanma devrimlerinin öncüsü Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Atatürk, Lenin gibi komünist değildi ve sınıfsız toplumu savunmuyordu, ancak sosyal demokrat siyasi partilerin de savunduğu karma ekonomik modeli uyguluyordu, halkçılık ve devletçilik ilkeleri üzerinden, ekonominin serbest piyasaya ve sermaye sınıfına terk edilmesini engelliyordu.

Ayrıca Atatürk, Kurtuluş Savaşı yıllarında, Lenin ile yakın bir işbirliği içinde olmuştu, SSCB, Lenin döneminde, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması için Kuvayı Milliye hareketine silah ve para yardımı yapmıştı.

Lenin’in 1924 yılındaki ölümünden ve Jozef Stalin’in SSCB Devlet Başkanı olmasından sonra da Türkiye ile SSCB arasındaki yakın işbirliği devam etmişti, Atatürk, 1938 yılında ölene kadar, Britanya ve Fransa gibi dönemin emperyalist devletlerinden ziyade, SSCB ile yakın ilişkiler içinde olmuştu.

Atatürk’ü desteklediğini iddia eden bazı Avrasyacıların, Lenin’i yerden yere vuran Putin’i nasıl destekledikleri, çözümlenmesi gereken bir bulmacadır.

Sosyalist ideolojiden yoksun bir Avrasyacılığın, Atlantikçilikten bir farkı yoktur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları