Bir zamanlar R.T. Erdoğan
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Bir zamanlar R.T. Erdoğan

04.04.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Bir zamanlar” dediysem 1993 yılının ağustos ayında yayımlanan 2. Cumhuriyet Tartışmaları1 adlı kitaptan söz ediyorum. Aradan 32 yıl geçmiş. Kitabın eski deyişle müellifleri, günümüzün diliyle yazarları ya da yapımcıları Metin Sever ile Cem Dizdar, Turgut Özal’dan başlayıp Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek’ten geçerek R.T. Erdoğan’a gelen 20 “önemli şahıs”a 1980-1990’larda pek moda olan “ikinci Cumhuriyet” zevzekliği hakkında ne düşündüklerini sormuşlar ve cevapları kitaplaştırmışlar. “Reel sosyalizmin çözülüşü”nden söz eden oturaklı bir önsözü var. Söyleşi sırasında Başyüce Hazretleri epeyce toy, Refah Partisi İstanbul il başkanı ve 39 yaşında bir genç.

Sorulardan bazıları şöyle:

70 yıllık tarihin sonunda Türkiye Cumhuriyeti’nin temel problemleri neler? 70 yıllık tarihin taşıyıcısı Kemalizm, gelinen noktada kendini yenileyebilir mi? Toplumsal sorunlar karşısında yanıt verebilecek bir çekim merkezi olabilir mi?

(Genç R.T. Erdoğan Cumhuriyetin “katı bir üniter anlayışa sahip” olmasını eleştirip Kemalizm’i tarihin çöplüğüne fırlatıp attıktan sonra devam ediyor.)

RTE: İlmi düzende büyük bir çöküntü var. Eğitim var ama üretim yok. Üniversitelerimiz düşünce üretemiyor. Resmi ideolojinin tekelinden kurtarılmış bir eğitim öğretim programı gerekiyor.

Bir diğer sorunumuz askeri bağımsızlığımızın da tehlikeye girmesi. NATO’nun baskısı elimizi kolumuzu bağlıyor. Bir diğer sıkıntımız da milli bütünlüğümüzün tehlikede olması. Bunu şu şekilde açayım; resmi ideoloji ırkçı bir kişilik taşıyor, bu yapısıyla da milli bütünlüğü koruması mümkün değildir. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nde 27 etnik grup yaşamakta. Bu 27 etnik grubun da varlıklarının tanınması gerekmektedir. “Türkiye Türklerindir” gibi tezler yanlıştır. Türkiye, Türkiye’de yaşayan herkesindir. Bir inanç birlikteliği bu insanların bütünlüğünü sağlayabilir. Aksi takdirde milli bütünlüğümüzü sağlamak mümkün değildir. Temel sorunlarımız noktasında ana başlıklar olarak bunları söyleyebiliriz.

Milli bütünlüğün korunmasından söz ettiniz. Bu değişim süreci içerisinde eğer ülke içinde yaşayan bazı grup insanlar milli yapı içerisinde kalmak istemezlerse ne olacak?

RTE: Onun kararını yine halk verecek.

Örneğin Kürtler biz ayrı yaşamak istiyoruz diyebilirler.

RTE: Bu durumda belki Osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şey yapılabilir.

Bağımsızlık isterlerse tamamen ayrılmak isterlerse...

RTE: Bu toprak üzerinde böyle bir bağımsız yapıyı kurma kudreti varsa kurar. Ama kudreti yoksa...

Buna hakkı var mıdır? Kudreti olmayabilir.

RTE: Bu hakkı kimden isteyeceği önemlidir.

Hak istenmez. O hak meşrudur ya da değildir. Burada sorulan o hak meşru mudur?

RTE: Coğrafi bütünlük içerisinde evet ama coğrafi ayrılık içerisinde hayır.

Coğrafi bütünlükten kastınız Misakı Milli sınırları mı?

RTE: Ona orda hudut tayin edemem.

O zaman bu hakta meşru değildir diyorsunuz.

RTE: Eyaletler tarzı bir sistem içinde olabilir diyorum.

Ama bağımsız bir devlet olarak tasarlayamam diyorsunuz.

RTE: Tasarlayamam. Çünkü bu coğrafyanın mücadelesini veren sadece Kürtler olmamıştır ki...

Ama o coğrafyada yaşayan insanların böyle bir talebi olduğunda, “Biz kendi kimliğimizle bayrağımızla Kazakistan, Özbekistan gibi bir ülke olmak istiyoruz” derlerse siz bu hakkı meşru bulur musunuz bunu öğrenmek istiyorum.

RTE: Onu meşru görmüyorum.

Burada zikredilen milli tanımı, İslamın ümmet kavramıyla çelişik gözükmüyor mu? Ayrıca bütünlüğünü çalışmaya uğraştığınız bu sınırlar içerisinde, sizde söylediniz, değişik etnik yapılar ve dinsel gruplar var. Bunları hem ümmet çerçevesinde hem de milli devlet içinde nasıl düşünebiliyorsunuz?

RTE: Ümmet kavramı içerisinde düşünmüyorum ki İslamın devlet planı içinde düşünüyorum. “Adil düzen” diye tanımladığım bir devlet çerçevesinde ele alıyoruz. Ümmetin içinde zaten Hıristiyanın, Yahudinin olması söz konusu değil. Ama bu ümmet, Hıristiyanla da Yahudiyle de kendi hukuklarını belirleyerek yaşayabilir.

***

Kuru deriden bal çıkarmaya çalışmıyorum. Bir insanın zihinsel yapısı 20 yaşında ne ise odur, (genellikle) 70 yaşında da odur. “Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’de 27 etnik grup yaşamakta. Bu 27 etnik grubun da varlıklarının tanınması gerekmektedir. ‘Türkiye Türklerindir’ gibi tezler yanlıştır” diyor; “Ama bu ümmet, Hıristiyanla da Yahudiyle de kendi hukuklarını belirleyerek yaşayabilir” diyor.

Aktardığım düşünceler çok tehlikeli: Bir ulus devletinin 27 etnik alt grubu (ki sosyolojide “alt kimlik” denir) resmen tanıması nasıl mümkün olur? Bu nasıl kafa? “Türkiye Türklerindir” demenin neresi yanlış? Fransa Fransızların, Rusya da Ruslarındır! Burada söz konusu olan etnisite değil vatandaşlık durumudur.

Bizi R.T. Erdoğan’a karşı koruyan bir güç var bizde! Ona şükredelim!

--

1) 2. Cumhuriyet Tartışmaları, Metin Sever-Cem Dizdar, Başak Yayınları.

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025