Ermeni gailesi (8)
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Ermeni gailesi (8)

16.05.2021 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Son yazı olarak bir anı:

***

Park Hotel Moskva’da bir gece (*)

Bulgaristan Komünist Partisi’nin yönetimde bulunduğu dönemde Sofya’nın, Park Hotel Moskva’nın dünya edebiyat ve düşünce tarihinde çok önemli bir yeri vardı. Dünya Edebiyatçılar Kongreleri, Bulgar Edebiyatı Dostları Kongreleri, Bulgar Yazarlar Birliği Kongreleri, Dünya Barış Parlamentosu toplantısı hep bu otelde yapılmıştır. 1978 ile 1987 yılları arasında her yıl birkaç kez bu otelde kaldım.

Otelin önündeki dev boyutlu dökme demir “Barış Çanı” üzerinde benim de kabartma imzam var...

Kongrelerin hepsine konuşmacı ve oturum yöneticisi olarak davetliydim; 13 Eylül 1982 günü başlayan Dünya Barış Parlamentosu’na Aziz Nesin, Kemal Özer ve Ataol Behramoğlu ile birlikte ve “Barış Milletvekili” sıfatıyla katıldım.

Bulgaristan Cumhurbaşkanı Yardımcısı, şair Georgi Cagarov, ağabeyim gibiydi; Bulgar Yazarlar Birliği Başkanı şair Lubomir Levçev kardeşimdi, kardeşimdir. Georgi Cagarov öldü, toprağı bol olsun! Lubo yaşıyor, bir dergi ve yayınevi yönetiyor. Ömrü uzun olsun. (**)

***

Bir gece, yemekten sonra, karısı İstanbullu, yakın dostum Ermeni asıllı Fransız şair Rouben Mélik yanıma gelip benim odaya konuk gelip gelemeyeceklerini sordu. Gelebileceklerini söyledim. İçki ve çerez tedarik ettim. Ve Kemal Özer’i çağırdım.

Rouben’in yanında getirdiği toplantı konukları şunlardı: Pierre GAMARRA: Fransız şair, Europe dergisi yazı kurulu başkanı; Charles DOBZYNSKİ: Polonya asıllı Fransız şair, Nâzım’ın çevirmeni, Europe dergisi yazı kurulu başkan yardımcısı; Emmanuel ROBLES: Fransız romancı ve oyun yazarı. (“Monserrat”nın yazarı.) Roubén MELİK: Ermeni asıllı Fransız şair, Europe dergisi yazı kurulu üyesi. Adını unuttuğum bir Ermenistanlı yazar...

Ermenistanlı yazar dışında hepsi yıllardır, yakından tanıdığım insanlar. Hepsi Fransız Komünist Partisi üyesi.

***

Konu: Ermeni soykırımı iddialarının kabul edilmesi.

Yahu kardeşim, dedim, 1820’den itibaren ayaklanıp Osmanlı Devleti’nden ayrılan azınlıkların yarattığı psikolojik ortamı unutmamak gerek; vatanın bütünlüğünü sağlamak için ölen 90 bin neferi unutmamak gerek; Ermenilerin Çarlık Rusya ile işbirliğini unutmamak gerek; Rus üniforması giyip askere ve sivile saldıran Ermenilerin Osmanlı vatandaşı olduklarını unutmamak gerek; zorunlu iskân için yapılan tehcirin soykırım olarak tanımlanamayacağını unutmamak gerek dedim. 1915 yılında olanlar soykırım tanımına uymuyor, dedim.

Bunların hepsine “Olabilir!” dediler. Ama Osmanlı-Ermeni karşılıklı kıyımını Ermeni soykırımı olarak tanımlamadan ve bunu kabul etmeden kurtuluş yoktu.

“Yok canım?!” dedim. Bu “Yok canım”ın yanıtını Rouben Mélik verdi:

“Bak Özdemir, diyasporanın birinci, ikinci kuşakları ekmek kavgası, ayakta kalma kavgası içinde yakın geçmişte başına gelenleri pek düşünmedi. Şimdi üçüncü kuşak var. Dedelerini, babalarını suçluyorlar. Kendilerine bir vatan ve bir kimlik istiyorlar.”

“Vatanları var, başkenti de Tiflis! Kimliklerini gidip devletlerinden istesinler!” dedim.

“İyi de vatanlarının bir parçası Türkiye’de, ailelerinin kökeni Anadolu’da. Türkiye, Ermeni soykırımını resmen ve yasal olarak tanımadan Ermenilerin kimlik sorunu çözümlenmez, diken gibi topuğa batar!”

“Vallahi pek akıllısınız! Türklerin kesesinden kimlik sahibi olmak iyi fikir! Peki, Türkler, Ermeni gençler kimlik ve kişilik sahibi olacaklar diye yüzlerce yıl soykırım utancını mı taşısınlar” diye sordum.

“Ben bilemem” der gibi kollarını iki yana açtı. Bunun üzerine, “Bak Baron Rouben” dedim. “Sana durumu iyi anlatmak için şöyle söyleyeyim: Bugünkü hükümet sağcı bir hükümet. Kimilerine göre de faşist! Ama bir gün Türkiye komünist olsa, komünist bir hükümet iktidara gelse, bu hükümet bile ‘Ermeni soykırımı’nı kabul etmez, edemez.”

Bunun üzerine bir süre sustu Rouben Mélik, sonra:

“Siz Türklerin en komünisti bile Kemalist. Nâzım da yıllar önce senin gibi konuşmuştu Moskova’da. ‘Türk Komünist Partisi’ne soykırımı kabul ettiremezsiniz!’ demişti. Komünist partiniz bile Kemalist! Bu ne iştir iki gözüm?”

***

Rouben Mélik hayatımda tanıdığım en yumuşak, en sakin, en makul insanlardan biridir. 1986’da Paris’te gördüğümde gırtlak kanseri ameliyatı olmuştu. Dilerim ki hayattadır. İşte böyle bir insan bile istekleri yerine getirilmediği zaman Kemalizmi suçluyordu.

“Türkler, Ermeni soykırımını kabul edecekler ama ah şu Kemalizm olmasa!”

Fransa’da yaşayan bir yazarımız da “Türkiye’yi dekemalize etmeden (Kemalizmden arındırmadan) AB’ye kabul etmeyin” demiyor mu?

(*) Hürriyet Pazar, 20 Şubat 2005.

(**) 25.9.2019 günü vefat etti.

Yazarın Son Yazıları

MHP’li Semih Yalçın’a cevap

7 Aralık 2025 günü yayımlanan ve MHP’nin siyaset dağarı ile tarzını tasvir ettiğim “Vehim denen şey” başlıklı yazıma partinin genel başkan yardımcısı ve yazıda adı geçen kişinin (Semih Yalçın) tepki göstereceğini kuşkusuz tahmin ediyordum.

Devamını Oku
12.12.2025
Tek parti=Cumhuriyet

Tarih cahilleri ve tarih inkârcıları için bir kez daha okunması için dökümlü bir şekilde ve tekrar yazıyorum:

Devamını Oku
09.12.2025
Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025