Kan uyuşmazlığı
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Kan uyuşmazlığı

21.07.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye Cumhuriyet Devleti’nin şu anda AKP ve genel başkanı tarafından yönetiliyor olması tam anlamıyla bir saçmalık ve skandaldır. Suudi Arabistan’ın Türk laikliğinin mucidi CHP tarafından yönetiliyor olmasından daha da beter garip…  

Laik, demokratik, sosyal bir devlet yapısı ve onu yöneten İslamo-popülist bir siyasal parti! Bu yetmezmiş gibi despotik bir cumhurbaşkanlığı sistemi! Tam anlamıyla bir yeryüzü cehennemi. Normal bir devlet düzeninde asla böyle bir skandal çelişki olamaz. Bu nedenle saçma! Aslanı otla, atı etle beslemek gibi bir şey!

***

Cumhuriyet ile AKP arasında bir kan uyuşmazlığı var. Bu kesin! Bebeğin ölümüne neden olan eşler arasında kan uyuşmazlığının zor da olsa tıbbi tedavisi vardır ama siyasal kan uyuşmazlığının tedavisi yoktur. Ya AKP laik Cumhuriyetin mezar kazıcısı olacak ya da bu evlilik sona erecek. Artık ikisinin birlikte, bir arada bulunması olanaksız. Bu iş karakolda biter!

***

Bu birliktelik ancak saçma bir düzende olabilir. Bir devletin kurulu düzeni (status quo) ile bir siyasal parti arasında kan uyuşmazlığı varsa, vatandaşın Cumhuriyetten başka tercih olanağı yoktur. Mevcut çarpık durum kendini koruyamayan zayıf demokrasilerin hastalığıdır; gerçek demokrasilerde kesinlikle böyle bir şey olmaz. Avrupa Birliği ülkelerinde asla böyle bir skandal olmaz. 

***

Demokrasilerde dinin yasaları insanların yaptığı yasalar üzerinde egemen değildir. İnsanlar özgürlüklerini kazanmak için, kendi yasalarının egemenlik kurması için çok çile çektiler. Çok çile çekildi. Batı ulusları (halkları) despotizmle, sansürle, engizisyonla savaşarak özgürlüğünü kazandı. İnsanın, Tanrı ve dini inancı toplumsal ve siyasi baskı aracı olarak kullanan bir iktidar karşısında direnmeden tam anlamıyla özgür olması mümkün değildir.

***

Kendi içinde MHP’nin ihanetine uğramış bir hükümetin yönettiği, kendini savunmaktan aciz, kötürüm olmuş demokrasi, AKP’ye iktidara gelme (2002) fırsatı verdi. Sanki afyon yutmuş, bilincini yitirmişti. Geçmişi unutmuştu. AKP’yi yönetenler, Cumhuriyet düşmanı Necip Fazıl Kısakürek’in atölyesinde programlanmış, Necmettin Erbakan’ın yanında çırak durup semirmiş militanlardı.

Necmettin Erbakan’ın kurduğu (Vahhabi ve Selefi İslamcılığın deneme çiftiği) Milli Görüş ideolojisindeki Milli Nizam, Milli Selamet, Fazilet ve Refah Partisi Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmıştı.

***

ABD tarafından kurulduğu iddia edilen AKP’nin liderleri Milli Görüş gömleğini çıkardıklarını söylüyorlar ve buna memleketin aşağılık duygusu içinde kıvranan dejenere olmuş solcuları ile karşıdevrimci neo-liberalleri inanıyorlardı. Ben ise Hürriyet gazetesinde, bir jakoben dinozora yakışır şekilde, Milli Görüş’ün bir gömlek değil gergedan derisi olduğunu yazıyordum. AKP’nin lideri olan R.T. Erdoğan ise taa 1984 yılında demokrasi tramvayından söz ediyordu.

Örneğin 30 Aralık 2005 tarihli Hürriyet’te yayımlanan “Hayal Kırıklığı Değil Hayal Çöküntüsü” başlıklı yazımda şu satırlar vardı: “Ne diyordu Bay R.T.Erdoğan?  ‘Demokrasi benim için amaca giden tramvaydır!”, “Benim referansım İslamdır!’ diyordu, bir yığın başka İslamcı göstergelerin arasında.

‘Benim referansım İslamdır!’ demek, ne demek? ‘Kılavuzum İslamdır, Anayasam İslam şeriatıdır!’ demek. Sadece özel hayatta değil, kamusal hayatta, devlet işlerinde... Demokrasi tramvayına binen, kuşkusuz, Cumhuriyet ve temel ilkeleri durağında, Cumhuriyet ideolojisi, Cumhuriyetin kuruluş felsefesi duraklarında inmeyecek. Şeriat durağında inecek. R.T. Erdoğan ne kodlarını, ne göstergelerini, ne de referanslarını değiştirdi. Bunlara sadık kalarak, sadece yöntem değiştirdi.”

***

Ciddi bir devlet ve demokrasi, lideri “Benim referansım İslamdır” diye konuşan bir siyasal partinin hükümet olmasına asla izin vermez. Uyumsuz kan verilen hasta ölür, organ nakli yapılamaz. Bunu kimse görmedi, kimse anlamadı. Hükümet olan AKP, FETÖ nezaret ve marifetiyle devlet düzenine bol bol narkoz verip ameliyata başladı. Önce hastanın kanını değiştirdi sonra organ nakline başladı. (Tıpta böyle bir şey olmayabilir, bu yazınsal metafordur).

***

Dr. Frankenstein korkunç canavarını yarattı işte. Ama canavarı durduracak ne yasama ne de yargı var. Çünkü Dr. Frankenstein bütün savunma araçlarını ortadan kaldırdı. Ve siz şimdi kaçacak delik arıyorsunuz. Ben hiçbir yere gitmem, yerimde duruyorum.

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025