Özdemir İnce

Üçüncü Abdülhamit dönemi

27 Mayıs 2022 Cuma

Müstebit padişah 2. Abdülhamit’in diriltici İsa’sı İslamcıların üstadı azamı Necip Fazıl Kısakürek’tir. Ona göre:“II. Abdülhamit, Türkün özünün ve temel varlığının, hakkı gasp edilmiş, mağdur kurtarıcısıdır. Abdülhamit, Tanzimat sonrasındaki Batı’ya kontrolsüz, körü körüne yönelişin karşısında inatla duran, kök ve cevherin müdafaasını son bir gayretle yapan muazzam bir şahsiyettir. Abdülhamit’i anlamak sayesinde yüzlerdeki maskeler düşecek ve onu bir anahtar gibi kullanarak bizi bu karanlık ve şahsiyetsiz ortama getirenlerin içyüzleri ortaya dökülecektir. Abdülhamit hakkında söylenen her olumsuz iddiayı tersine çevirdiğimizde doğruyu bulacağızdır.”

Necip Fazıl Kısakürek kuşkusuz gerçeği söylemiyor. Geçenlerde bu tarihsel gerçeği çok iyi bilen İYİ Parti Genel Başkanı ve Tarih alanında akademisyen olan Akşener, II. Abdülhamit’in nasıl bir padişah olduğunu açıklayınca, Erdoğan Adana’da şöyle konuşmuş:

“Abdülhamit Han, hayatı boyunca devrinin emperyalistleriyle mücadele etmiş bir millet sevdalısıdır. Varsın birileri Gezi olaylarını devrilişine benzeterek dursun, biz ecdadın izinden yürüyeceğiz. Gençlerimizin kimin, kim olduğunu bilmeye hakkı var. Siz emperyalist ağızlılara hak eden cevabı verecek gençliksiniz. Sultan Abdülhamit’e dil uzatan hanımefendiye sormak lazım, 33 yıl ‘hasta dev’ diye takdim edilen Osmanlı’yı toprak kaybetmeden yöneten Abdülhamit’e dil uzatana, millet 2023 seçimlerinde haddini bildirecektir. Meral Hanım, sen kim Sultan Abdülhamit’e saygısızlık kim. O, 6’lı masada olanlardan üç tanesi var ki bunlar Sultan Abdülhamit’e laf söyletmemişlerdi. Şimdi ne oldu da sus pus oldular. Aynı masada oturdukları halde laf atanlara haddini bildiremediler. Bu millet ecdadına hakaret edenlere haddini bildirecektir.”

Yalan söyleyen kim, tarih mi yoksa gerçek tarihi tersyüz eden Necip Fazıl mı? Kuşkusuz Necip Fazıl. Gerçek tarihin yazdığına göre II. Abdülhamit döneminde bakın neler olmuş: 

Ermeni gailesi; Yunanistan’ın Girit’e el koyması ve adaya özerklik verilmesi; Yemen isyanları; Makedonya’ya özerklik verilmesi; Bulgaristan ve Bosna-Hersek’e özerklik verilmesi; Sırbistan ve Karadağ’ın bağımsızlık kazanması; 93 Harbi (1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı); Balkanlar’ın ve Doğu Anadolu’nun Rus işgaline uğraması; 13 Aralık 1877 günü Meclisi Mebusan’ın süresiz tatili; Sırbistan, Karadağ ve Romanya’nın bağımsız devlet olmaları; Bulgaristan Prensliği’nin ortaya çıkması; 1878 Ermeni meselesinin ortaya çıkması; İngiltere’nin Kıbrıs’ı ele geçirmesi; Bosna ve Hersek’in Avusturya-Macaristan tarafından işgal edilmesi; Mısır’ın İngilizler tarafından işgali; Düyunu Umumiye İdaresi’nin kurulması; Tunus’un Fransızlar tarafından işgali; Muharrem Kararnamesi’nin yayımlanması; Doğu Rumeli’nin Bulgaristan tarafından ilhakı; Girit Rumlarının adayı Yunanistan’a bağladıklarını ilan etmesi; 31 Mart isyanı ve hükümet darbesi girişimi... Yalan mı?

***

Bu gerçeklere karşın besleme basında yazılanlara bakın: “100 yıl önce Abdülhamit Han’a yapılanlar, Türkiye’ye çağ atlatan ve ümmetin en büyük destekçisi ve umudu olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da yapılmak isteniyor.”

II. Abdülhamit döneminde Osmanlı’dan alacaklarını alamayan Avrupa, Düyunu Umumiye İdaresi’ni kurarak vergilere el koymuştu. Türkiye’nin brüt dış borç stoku, 2021 sonu itibarıyla 441.1 milyar dolar, net dış borç stoku 221 milyar dolar olmuş. Hazine garantili dış borç stoku 14.7 milyar dolar, kamu net borç stoku 1 trilyon 474.8 milyar lira olarak gerçekleşmiş. (Haber Türk, 31.03.2022) Borçlar belki daha fazla...

Ekonomistler yeni bir Düyunu Umumiye İdaresi’nin gelmesinden korkuyorlar!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları