Kurban Bayramı’nın ilk günü partisinin kurucusu Alparslan Türkeş’in kabrini ziyaret eden Cumhur İttifakı ortağı Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli, “CHP’nin mensuplarına, Saraçhane’den çıkıp Ankara yolunda Atatürk’ün izinde gitmelerini tavsiye ediyorum” dedikten önce (ya da sonra), “Darbeler anayasası yok edilmeli” diyerek seçim sisteminin değiştirilmesi çağrısı yaptı.
Ardından gazetecilere açıklama yapan Bahçeli’nin ilk mesajı “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili oldu.
Bahçeli, “Bugün Türkiye’miz bölücü terör faaliyetlerinin, kurucu önder Abdullah Öcalan tarafından ‘barış ve demokratik toplum’ çağrısı açıklamasıyla PKK’nin feshi, silahların bırakılması kararı alınmış. Bu da 12 Mayıs’ta 13’üncü kongreyle de kabul edilerek uygulamaya geçmiştir. Bu önemli bir adımdır. Türkiye’nin teröre son vermesinin bir başlangıcıdır” dedi.
Bahçeli, taleplerini şöyle özetledi:
“Darbeler anayasası yok edilmeli, milli iradeye dayalı, siyasi partilerin hepsinin düşüncesi alınarak bir kurucu anayasa anlayışı içerisinde yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu kabullenilmelidir.”
“İkinci olarak Siyasi Partiler Kanunu gözden geçirilmelidir.”
“Üçüncü olarak seçim sistemi gözden geçirilmelidir.”
“Dördüncü olarak da TBMM’nin daha verimli çalışabilmesi için iç tüzüğün güncelleştirilerek TBMM’nin varlığını herkese hissettirecek bir anlayışa sokmalıdır. Meclis tartışmalarını da artık Meclis’e yakışır bir üslup içerisinde, karşılıklı anlayış, sevgi ve kardeşlik bağında devam etmelerini sağlayacak bir yapıya ulaştırmalarında yarar vardır.”
Tüm siyasi partilerin artık “Türkiye için” var olduğunu belirten Bahçeli, “Başka ülkelerin tesiri altında kalarak Türkiye’nin istikrarını bozmaya, kamplaşmaya sevk edecek, kutuplaşmayı ortaya koyacak yanlışlardan kurtarılması lazımdır” dedi.
Ancak, Devlet Bahçeli bir “kurucu iktidar” gibi davranarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yepyeni bir anayasa istemişti.
İyi de mevcut TBMM ya da iktidar kendini “asli kurucu iktidar” sayıp yepyeni bir anayasa yapamaz ancak zorunlu koşulları sağladıktan sonra anayasanın maddelerini değiştirebilir. Türkiye Cumhuriyeti yerinde durdukça mevcut anayasayı kaldırıp yerine bir başka anayasa yapamaz. Bir şair olarak ben bunları biliyorum ve yanlışım varsa bağış da dilemiyorum. Mevcut devlet bir darbe ya da savaş sonucu (Allah göstermesin!) yıkılmadan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin isteği yerine getirilemez.
Yeni bir anayasayı ancak bir “asli kurucu iktidar” yapabilir. Asli kurucu iktidar ne olduğunu Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in Anayasa Hukuku1 kitabından aktarıyorum:
Asli kurucu iktidar, daha önceden konmuş hiçbir hukuk kuralı ile bağlı ve kayıtlı olmaksızın, bir devleti kuran, ona hukuki/siyasi statüsünü ve anayasayı ilk kez, ya da yeniden yapan iktidardır.
Asli kurucu iktidar, yeni bir hukuk düzeni oluştururken eski hukuk düzeninin ortadan kalktığı ya da hukuki bir boşluk bulunduğu varsayımına dayanır.
Asli kuruculuk değişik durumlarda ortaya çıkabilir. Bunlardan birinci yeni bir devletin kurulması durumudur. Örneğin, Türkiye Cumhuriyeti ve 1787’de ABD’nin bağımsız bir devlet olarak kurulması ya da 1960’lardan sonra, bağımsızlıklarına kavuşan üçüncü dünya ülkelerinin oluşması gibi. İkincisi, bir savaş sonucu yok olan devletin yeniden ortaya çıkmasıdır. Örneğin, 2. Dünya Savaşı sonucu Batı Almanya’nın 23 Mayıs 1949 Anayasası ile tekrar yeni bir devlet olarak belirmesi gibi. Üçüncüsü, var olan anayasalı düzenin bir ihtilal ya da darbe ile ortadan kaldırılması durumlarıdır. Örneğin 1848’de Fransa, 1917 Rusya, 1961 ve 1982’de Türkiye’de olduğu gibi. Şu halde, asli kuruculuk, yürürlükte bir anayasa olmadığı ya da yürürlükteki anayasal düzene son verildiği durumlarda söz konusu oluyor.
Bazen bir ihtilal ya da darbe sonrası, anayasa kısmen yürürlükten kalabiliyor. Bu durumda, siyasi rejimle ve siyasi kurumlarla ilgili düzenlemeler dışındaki kurallar yürürlükte bırakılmaktadır. Ancak yürürlükte olan eski anayasa kuralları, yalnızca herhangi bir kanun değerindedir. Başka anlatımla, bu durumda “anayasanın üstünlüğü” söz konusu değildir. Eski anayasanın, üstünlüğünün söz konusu olmaksızın kısmen yürürlükte kalmasına, “İhtilallerin etkisiyle anayasasızlaştırma” deniyor. Bu konuda bir örnek: Türkiye’de 12 Eylül 1980 günü Silahlı Kuvvetlerin yönetime el koymasından kısa süre sonra, Milli Güvenlik Konseyince (MGK) kabul edilen 27 Ekim 1980 gün ve 2824 sayılı “Anayasa Düzeni Hakkındaki Kanun”dur.
Bu kanun 1961 Anayasası’nın, yeni anayasa kabul edilip yürürlüğe girinceye değin, TBMM’ye ve cumhurbaşkanına ait yetkileri MGK’ye devlet başkanına devrediyordu. Öte yandan, anayasanın üstünlüğüne son verilerek, MGK’ce kabul edilecek, bildiri, karar ve kanunların, 1961 Anayasa hükümlerine uymayanlarının, anayasayı değiştirmiş olarak yürürlüğe girmiş sayılacakları öngörülüyordu.
Ben aczin dileği şudur ki ülkemiz yukarıda anlatılanların bir tekrarını bir daha yaşamamasıdır. Ancak ne yazık ki günümüzün sağcı, muhafazakâr ve İslamcı siyasetçileri tarihten ders çıkarmamaktadır. Bu gamsızlığın iki örneği R.T. Erdoğan ile onun arkasında durarak siyasal güç olmak isteyen ve ne yazık ki “olan” Devlet Bahçeli olmaktadır.
Devlet Bahçeli anayasa sorununu kırıp sardıktan sonra küs durduğu CHP’ye çağrı yapmayı ihmal etmiyor:
“Bütün siyasi partilerimiz, siyasi partilerin değerli yöneticileri, böyle bir süreci kucaklamalı, kavramları seçerek topluma moral veren sonuca varma hedefini gösteren ifadeler kullanmalı ve toplumsal gerginliğe, karşılıklı çatışmaya, birtakım insanları sokağa davet etmeye gerek duyulmamalıdır.
Türkiye böyle bir sürece girdiği zaman üniversite gençliği üzerinden birtakım çağrılar yaparak kendilerinin gelemediği sokağa gençleri götürme gayreti geleceğe doğru önemli bir yanlışın başlangıcı kabul edilir. Bunu 1968 döneminden bu yana bu millet yaşamıştır. Tekrar yaşamamak lazımdır. Gençlik milletimizin göz bebeğidir. Hele hele 21’inci yüzyılın süper güç olmasında önemli bir kadro olarak yetişmeleri elzem olan bir gençliktir. Gençlik üzerindeki oyunlara son verilmelidir. Dolayısıyla, öncelikle bütün siyasi partilere ve hasleten de CHP’nin değerli yöneticilerine, CHP’nin mensuplarına, Saraçhane’den çıkıp Ankara yolunda Atatürk’ün izinde gitmelerini tavsiye ediyorum. Önümüzdeki dönemler için bunun hazırlığını yapalım. Türkiye’nin huzura, barışa, istikrara ihtiyacı vardır.”
1968 olaylarını anmak Devlet Bahçeli için yararlı olmaz. Özgürlük ve demokrasi için sokağa çıkıp gösteri yaparak demokratik haklarından yararlanan üniversite gençliğinin üzerine sanki bir “paralel güvenlik gücü” gibi saldıran MHP’nin bozkurtları idi.
Gıcır gıcır yeni anayasa isteyen MHP reisi Devlet Bahçeli’ye tavsiye: Anayasanın iyisini istiyorsan, yerlisini istiyorsan uğraşıp durma; bir anayasa uzmanı olarak 1961 anayasasını tavsiye ederim. Çok iyi biliyorum: Ecnebiler de hayrandı bu anayasaya.
---
1- Beta Yayınları, 12. baskı, Kasım 2007.