‘Bu koşullarda meşru bir referandum olmaz’
Pınar Öğünç
Son Köşe Yazıları

‘Bu koşullarda meşru bir referandum olmaz’

28.01.2017 06:18
Güncellenme:
Takip Et:

Uluslararası PEN Başkanı Jennifer Clement, cezaevindeki yazar ve gazetecilere destek için gittikleri Silivri Cezaevi yolunu, inceden karın yağışını roman cümleleriyle anlatıyor. Norveçli Eugene Schoulgin, 90’larda Türkiye’ye gelip işkence mağdurlarıyla görüşmüş, dünyanın her yanına dağılmış cezaevindeki yazarları dert edinerek, başkan yardımcılığı yaptığı Uluslararası PEN’de bu konuda görev almış bir yazar. Schoulgin, “Bir lokma mizah duygunuz varsa, bu absürtlüğe gülersiniz. Çok tehlikeli kişilermişiz gibi muamele gördük, kendimizi mühim hissettik” diyor. Ağır silahlı jandarmalar üç kez durdurup pasaportları kontrol etti evvelsi gün, saatlerce beklemek zorunda kaldılar. O günden geriye kalansa, uçsuz bucaksız bir boşluğun önünde karlı bir grup fotoğrafı; fona cezaevini almak yasak çünkü.

Eski başkanlar, başkan yardımcıları, ülke başkanları ve yönetim kurulu üyeleri ile Uluslararası PEN, neredeyse yüz yıllık tarihinin en güçlü temsiliyetiyle Türkiye’deydi. Bunu sevinmemiz mi gerekli, üzülmemiz mi, karışık. 12 ülkeden gelen 23 kişilik heyetin, iki günü Ankara’da olmak üzere bu beş günlük ziyaretinin temel konusu sayısı 150’yi geçen tutuklu yazar ve gazeteciler, OHAL koşullarında iyice ufalanmış ifade özgürlüğü meselesiydi. Bu güçlü katılım bir yandan PEN tarihi için olağan ama bir yandan da Türkiye’deki durumun vahametini gösteriyor. Hakikaten tarihi bir ziyaret. İlk PEN seferiyse 1985’te Harold Pinter’ın sıkıyönetim gölgesinde yaptığı olmuştu.

Hakikatin tekeli

Kanadalı yazar, felsefeci John Ralston Saul, 1974’te daha 20’lerindeyken ve Türkiye hakkında pek de bir şey bilmezken bir grup arkadaşıyla gelmiş ilk kez buralara. Büyük Batı kentleri dışında o zamanın Diyarbakır’ı, gölünde yüzdüğü Van, Ahtamar aklından çıkmamış. Bu da unutulacak hikâye değil, Alanya’da kaldıkları sahil otelinde Kıbrıs’ta görevli pilotların da kalışını, harekât yüzünden Alanya’yı bir hafta terk edemeyişlerini anlatıyor. PEN başkanı olduğu dönemde de Türkiye’ye geldi ama bu beş günün yeri ayrı. Hafızasına kaydettiği en mühim anı soruyorum; Türkân Elçi’nin konuşmasını anıyor. Şaibeli ölümü hakkıyla soruşturulmayan Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin kol saatinden söz etti konuşmasının bir yerinde Türkân Elçi. Ölümünden dört saat sonra duran, camında katillerin yüzünü aradığı saat... Bu konuşma, Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar’ın kendisini ülkesinde neden “rehine” gibi hisettiğini, özgürlüğüne yeni kavuşan yazar Aslı Erdoğan’ın her şeyin devletin “hakikatin tekelini” elinde bulundurmak arzusundan kaynaklandığını söylediği, tutuklu Cumhuriyet çalışanlarının eşlerinin de bulunduğu toplantı aynı zamanda.

OHAL’de referandum

PEN’in hem Türkiye hem bir dönem yaşadığı İngiltere şubelerinde aktif görev yapan Kürt yazar, avukat Burhan Sönmez, bu büyük ziyaretten kısa süre önce de Uluslarası PEN’in yönetim kuruluna seçildi. Sönmez, yazarlar, gazeteciler, tutuklu yakınları, yayıncılarla birlikte siyasileri, muhalefet temsilcilerini, uluslararası yargıçları içeren bir dizi yoğun görüşmeyi anlatıyor. Hem sorumlular nezdinde mesajlarının doğru yere gittiğini, hem de mağdurlara dayanışma dileklerinin ulaştığını düşünüyor; “Onları yalnız bırakmayacağız” diyor.

Referandum, ifade özgürlüğü çerçevesinde kendiliğinden meseleleri olmuş. 15 Temmuz sonrası PEN olarak demokratik yolla seçilmiş hükümete desteklerini iletmişlerdi ama darbe girişimi sonrası ifade özgürlüğüne dair kaygılarını da hiç gizlemediler. John Ralston Saul, siyasilerle görüşmelerinde ısrarla şunu vurguladıklarını söylüyor: Olağanüstü hal koşullarında muhaliflerin hapsedilerek, medyaları kapatılarak söz haklarının, özgür tartışmanın kısıtlandığı bir ortamda adil bir referandum mümkün değil. “Bu koşullarda meşru bir referandumun dünyada örneği yok” diyor Ralston Saul, “Siyasi bir pozisyon aldığımız için değil, PEN olarak yüz yıldır aynı yerde durduğumuz için söylüyoruz bunu."

Kendini ‘piyanist’ sanan hükümet yetkilisi

Uluslarası PEN delegasyonu açık konuşabilmek için görüştükleri hükümet temsilcilerinin isimlerini açıklamama sözü vermiş. Ama muhteviyata dair hissiyatları manidar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birkaç danışmanıyla yaptıkları görüşmeler, kendi tercihleriyle “sarayda” değil bir yabancı elçilikte gerçekleşmiş. Kültür Bakanı Nabi Avcı’ya buluşmada tansiyonun yükseldiği, toplantının kesilebileceği bir an yaşandıysa da durum toparlanmış. Eski bir cumhurbaşkanın Kanadalı yazara “Buradaki sıkıntılar dolayısıyla Kanada’ya yerleşmek mecburiyetinde kalan çok yurttaşımız var” diyerek girizgâh yapması manâlı. Aylar öncesinden söz aldıkları Adalet Bakanı’nın randevuyu iptal etmesi üzerine onlara önerilen “sekreter yardımcısı” düzeyindeki görüşmeyi ise bir tür önemsizleştirme, aşağılama sayarak kendileri reddetmiş.

Heyet, hükümet yetkilileriyle yaptıkları her görüşmede önce parti çizgisinde bir “her şey referandumda evet çıktıktan sonra iyi olacak” konuşması dinlediklerini, sıkıştırmaları sonrasındaysa “Aslında haklısınız” noktasına gelindiğini anlatıyor. “Her şey bize bağlı değil”, “Ben zaten birkaç yıldır bu görevdeyim, beni suçlamayın” nevi açıklamalar işitmek şaşırtmış onları. Gerçekten “tek kişinin sözünün geçtiğine” dair kanılarını güçlendirmiş.

Galiba en çarpıcısı da “hükümeti yetkililerinden biri” diye tarif edilen kişinin üzerine çok gidilince anlattığı hikâye... Hani kovboy filmlerinde bir anda herkes birbirine girer, silahlar konuşur, şişeler, sandalyeler havada uçuşur. Bu esnada her şeyin ortasında müziğine devam eden bir piyanist vardır ve tepesinde “Piyanisti vurmayın” yazıyordur.

Hükümette temsil görevi bulunan birinin uluslararası bir heyete kendisini bu Türkiye sahnesinde piyanist sandığını anlatması başlı başına bir hikâye olmuş. Rolünün başka olduğu aşikâr çünkü.

Yazarın Son Yazıları

Bugünün ‘esası’ savunmada

Bugünün ‘esası’ savunmada

Devamını Oku
28.07.2017
Hayır rüzgârında 1 Mayıs

Hayır rüzgârında 1 Mayıs

Devamını Oku
02.05.2017
Bir tava bir kepçe

YSK’nin mühürsüz pusula kararına, şaibe iddialarına karşı Beşiktaş’ta buluşanların sayısı on bine yaklaşıyordu. Kimdi bu insanlar, ne istiyordu?

Devamını Oku
19.04.2017
‘Hayır’a baskı tarihe geçecek

.

Devamını Oku
17.04.2017
Kadınlar haykırıyor: Hayat bizim senin mi sandın?

Kadınlar birçok kentte ‘Hayır’ demek için sokaklardaydı. ‘Kadınların direnişi o sarayı mühürleyecek’ yazısı dikkat çekiyordu bir pankartta.

Devamını Oku
14.04.2017
Hitler'li iki tespit

Hitler'li iki tespit

Devamını Oku
04.04.2017
Evet ve hayır diye iki seçenek varsa, bu ne?

DİB, sahadan tecrübe paylaşıyor. Hayırcıların başına gelenler, Evet’in tasviri aslında.

Devamını Oku
01.04.2017
Aliyev’den Türkiye’ye başkanlık uyarıları: Yapmaz demeyin her şeyi yaparlar

Azerbaycan’da muhalif fikirleri yüzünden cezaevinde iki yıl tutulan insan hakları avukatı İntigam Aliyev, acısını çektikleri başkanlık sistemini anlatıyor, uyarıyor: “Başkanlıkları kendi arşınınızla ölçmeyin”

Devamını Oku
20.03.2017
Paker: Psikososyal dengemiz bozuldu

Derin bir toplumsal kriz yaşıyoruz

Devamını Oku
15.03.2017
Ahmet'inki bir tehdit değil sadece durum tespiti

Ahmet'inki bir tehdit değil sadece durum tespiti

Devamını Oku
22.02.2017
Kadın, göçmen, Müslüman ve Trump’a kafa tutuyor

Kasımda Minnesota Temsilciler Meclisi’ne seçilen ilk Müslüman olan Somali kökenli İlhan Omar İstanbul’daydı. Trump’ın başkanlığıyla Omar’ın işi zorlaştı ama koltuğu daha da manalı hale geldi.

Devamını Oku
05.02.2017
'Tek medya, tek akademi, tek hukuk'

'Tek medya, tek akademi, tek hukuk'

Devamını Oku
03.02.2017
‘Bu koşullarda meşru bir referandum olmaz’

Tarihinin en güçlü temsiliyle Türkiye’ye gelen PEN heyeti, ifade özgürlüğü çerçevesinde hem siyasilerle hem mağdurlarla görüştü, başkanlık referandumuna dair uyarılarda bulundu.

Devamını Oku
28.01.2017
‘Kutsal olan devlet değil, insandır’

‘Kutsal olan devlet değil, insandır’

Devamını Oku
20.01.2017
Savaşa, yoksulluğa ve israfa karşı sofra

Savaşa, yoksulluğa ve israfa karşı sofra

Devamını Oku
04.12.2016
‘Her yıkılmış ev bizim için mezar’

Avukat Ramazan Demir, 8 ay sonra sokağa çıkma yasağı kaldırılan Şırnak’ta evini, kardeşinin test kitabından buldu. Demir, yıkımı “Yıkımın büyüklüğü karşısında sen ufacık kalıyorsun. Şırnak’ta 92’yi yaşadık. Ama bu seferki başka bir şeydi” diye anlattı.

Devamını Oku
28.11.2016
Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmenleri yine adliyede... Suçları dayanışma!

Çağlayan’dak i Adalet Sarayı’nda dün Özgür Gündem’le dayanışma amacıyla bir günlük genel yayın yönetmenliğini üstlenmiş gazeteciler vardı. Necmiye Alpay, Yıldırım Türker, Hasan Cemal, Jülide Kural, Murat Uyurkulak, Faruk Balıkçı ve birçok gazeteci daha.

Devamını Oku
25.11.2016
Bertrand: Gazeteci taraf seçmek zorunda değil

Geçen cuma Gaziantep’te gözaltına alındıktan sonra sınır dışı edilen Fransız gazeteci Olivier Bertrand, ‘Kafkaesk’ dediği o üç günü anlattı.

Devamını Oku
18.11.2016
'Otoriteryanizm yükseliyor'

Trump’ın başkan seçilmesi tartışmaları devam ediyor. Doç. Dr. Evren Balta insan haklarının, özgürlüklerin baş tacı edildiği 90’lar döneminin kapandığını söylüyor. Balta “Trump lider olarak bunların hiçbiriyle ilgilenmediğini söylüyor. Trump gibi liderlerin, Türkiye’de Erdoğan’ın, Macaristan’da Orban’ın yaptığı en önemli şeylerden biri kurumsuzlaştırma” diyor.

Devamını Oku
13.11.2016
Delirmiyorsak o da inattan

Delirmiyorsak o da inattan

Devamını Oku
05.11.2016
‘OHAL hatırası’

‘OHAL hatirası’

Devamını Oku
03.11.2016
Denizde orman kanunları

Su ürünleri mühendisi Mehmet Özdinar’ın TÜİK için balıkçılardan veri toplarken ölümü, gözleri vahşi kapitalizm belgeseline benzeyen balıkçılık sektörüne, büyük balıkçıların hırsına ve rekabet arttıkça ortaya çıkan şiddete çevirdi.

Devamını Oku
31.10.2016
Devletin ‘üvey’ çocukları

Devletin ‘üvey’ çocukları

Devamını Oku
15.10.2016
'AKP, kendini OHAL’e kaptırdı'

'AKP, kendini OHAL’e kaptırdı'

Devamını Oku
01.10.2016
‘Ellerimiz yakalarında’

‘Ellerimiz yakalarında’

Devamını Oku
25.09.2016
‘İşimi bitireyim sonra öldürün’

‘Öldürün ama işimi bitireyim ondan sonra’

Devamını Oku
24.09.2016
Göbeklitepe'ye yazık

Göbeklitepe'ye yazık

Devamını Oku
28.08.2016
El yakmadan yazılmaz

El yakmadan yazılmaz

Devamını Oku
23.08.2016
Bu önlemlerle kâr özelleştiriliyor, zarar toplumsallaştırılıyor

İktisatçı Doç. Dr. Ümit Akçay, AKP’yi iktidarda tutan en önemli faktörlerden birinin her şeye rağmen ekonomik büyümenin sürmesi olduğunu söylüyor. Akçay, “Büyüme durduğunda olabilecekleri kimse bilmiyor. O nedenle “ne pahasına olursa olsun büyüme” ruhu hâkim” diyor.

Devamını Oku
19.08.2016
'Batı jetlerin sesini yeni duydu'

'Batı jetlerin sesini yeni duydu'

Devamını Oku
24.07.2016
Darbeciye işkence demokrasi getirmez

Darbecilerin cezalandırılması gerektiğini söyleyen TİHV Genel Sekreteri Bakkalcı, insanlık onurunun korunmasına yönelik değerlerin polemik konusu yapılamayacağını söyledi.

Devamını Oku
23.07.2016
Taksim'de bir 'şölen'

OHAL ilanı, Taksim Meydanı’ndaki Demokrasi Şöleni’nde canlı dinlendi. Sonra kornalarla sabaha kadar sürecek ‘olağanüstü’ bir kutlama başladı.

Devamını Oku
22.07.2016
Hepiniz aynı tanktasınız

Hepiniz aynı tanktasınız

Devamını Oku
16.07.2016
‘Kimse farklı olduğu için azap çekmesin’

‘Kimse farklı olduğu için azap çekmesin’

Devamını Oku
10.07.2016
'Taksim’in içine etmek mümkün'

Prof. Sayın’ın Bilgi Üniversitesi’yle ilişiğinin kesilmesini protesto ederek istifa eden Prof. Neumann, Batı’nın Erdoğan’ı sultan olarak göstermeyi sevdiğini, Erdoğan’ın da kendini Osmanlı motifleriyle sunduğunu söyledi

Devamını Oku
07.07.2016
‘Sadece özgürlük istiyoruz’

‘Sadece özgürlük istiyoruz’

Devamını Oku
20.06.2016
Fuarda biten umutlar

Fuarda biten umutlar

Devamını Oku
11.06.2016
Örgütlü kötülüğün davası

Kadıköy’de öldürülen Bahadır Grammeşin’in kardeşi Başak, bugünkü duruşma öncesi Cumhuriyet’e konuştu.

Devamını Oku
08.06.2016
“Asıl evlerimizin halini görünce delireceğiz”

“Asıl evlerimizin halini görünce delireceğiz”

Devamını Oku
29.05.2016
‘İnadına o evde yaşayacağım’

Yüksekova’da yatak odalarına bir özel harekâtçının “Yüksekova’da aşk başka yaşanıyor” yazdığı Uzunköprü çifti Cumhuriyet’e “Bu neyin kinidir çözemiyoruz” dedi.

Devamını Oku
27.05.2016