Pınar Öğünç

Ömür yiyen dava

23 Aralık 2015 Çarşamba

Salonda çıt yok. Az önce birbirine bağlı altı-yedi klasörü tutan sicimi çözdü mahkeme başkanı. “Ana dosyayı bu sabah getirtebildik” dedi. Yargıtaydan ancak gelmiş İstanbul Çağlayan Adliyesi'ne karış kalınlığında dev klasörler. “Adalet mülkün temelidir” yazısının önünde mahkeme başkanı ve iki üye, dokunulmaktan yıpranmış kâğıtları çeviriyor birer birer. 21 yılın düğümüydü o sicim.

İnanmak zor. İlhan Çomak 21 yaşındayken cezaevine girmişti, 21 yıl 4 aydır cezaevinde. Ömür yarısı. Arasanız kırtasiyelerde o dosyaların bazılarını bulamazsınız, üretimi yoktur. Çomak da bir yazısında cep telefonu denilen aleti ilk cezaevi personelinde gördüğünden, internet cahili oluşundan bahsetmişti kinayeyle. Nereden bilsin? 21 yıllık dosyasını inceleyen heyetin tam arkasında bir ekrandan görüyoruz onun yüzünü. İzmir Kırıklar Cezaevi'nin beyaz badanalı duvarının önünde artık kırlaşan saçları daha da belli oluyor. Konuşurken cezaevine mahsus o yankıyı işitiyorsunuz; sesi başka türlü dağıtıyor, emiyor cezaevi duvarları. Bir yakını görevliye soruyor sessizce “O da bizi görüyor mu?”

Biz onu görüyoruz ama adalet sistemi 21 yıldır İlhan Çomak'ı görmüyor. 1994'te İstanbul Üniversitesi'nde okurken gözaltına alınmıştı. Dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi 'PKK adına orman yakma' ve 'bölücü faaliyette bulunma' suçlarından tutukladı. 16 gün süren işkencenin ardından imzalatılan ifadesi hâlâ bu davanın temeli. Verilen iki ifade var ki biri ölmüş. Diğeri Fikret Çalağan salonda, sadece Çomak'ın ablası Reyhan ve abisi Nazım Çomak'ı tanıdığını söylüyor. Onun dışındaki ifadenin işkenceyle alındığını söylüyor. Ölen yok, yaralanan yok, silah yok. Söz edilen yangınların da hiç gerçekleşmediği yıllar içinde kanıtlanmış. Dosyada talimat verene dair emare yok, örgüt bağı ortaya koyan ilişki, tanık yok.

DGM ruhu burada

Çomak'ın davası Türkiye'de hukuk sisteminin ruhu. DGM'ler kalkıyor, Özel Yetkili Mahkemeler yine aynı yoldan... Yargı paketleri niyeyse ona uğramıyor. 2000'de müebbet hapis cezası alıp karar Yargıtay tarafından onanınca AİHM’e başvurdular. AİHM 2007'de adil yargılama olmadığına hükmetti. Lakin DGM'lerden kurtulmakla övünen hukuk sistemimiz, artık heyette asker üyenin bulunmamasını yeterli “adil” koşul sayıyor. “DGM ruhuyla” yapılan 21 yıl önceki soruşturmada sorun yok yani. Neredeyse 40 hâkim değişmiş yıllar içinde. 2013'te Çomak'ın tekrar yargılanma süreci başladı ama ne değişti, anlayan da yok.

Dört ay sonraya atılan duruşma günü ve gerek görülmeyen tutuksuz yargılama kararı sonrası kapının önünde aile açıklama yapıyor. Bu aslında kamuoyuyla ilk buluşmaları. Balyoz ve Ergenekon sürecinde tutuklu yakınlarının itirazlarına kadar İlhan Çomak sesini yükseltmeyi düşünmemiş bile. Belki Kürt ve Alevi bir aileden gelmenin, adalete güvenin eksikliği hissiyle... Tuhaftır, hükümlüyken yeniden yargılama kararı alınan örneğin Balyoz sanıkları, Salih Mirzabeyoğlu, Aziz Yıldırım tahliye edilirken, onun için bu uygulanmadı. Ekrandan yine sordu: “Neden tahliye edilmiyorum gerçekten anlamıyorum.” Avukatı Fırat Aydınkaya da dedi mahkeme heyetine: “İlhan Çomak İBDA-C'ye ya da Hizbullah'a üye olsaydı, tahliye edilmişti”.

Ablası Reyhan Çomak da tutuklu olduğundan İlhan Çomak'ın kardeşi Suna, Türkiye'yi cezaevleri üzerinden tanıdığını anlatıyor. Abisi Cengiz Çomak artık “adalet” demekten yorgun. Ne annenin ne babanın artık duruşma salonlarına gelecek takati var. Açık görüşlerde yaş almış koca bir aile bu.

İlhan Çomak bir şair. Sadece bu haksızlık hissinin öfkesine kendini teslim etseydi dört duvar arasında yok olurdu muhtemelen. Galiba en büyük direnişi inceliklerini yitirmemek için yapıyor; şiir yazıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir tava bir kepçe 19 Nisan 2017

Günün Köşe Yazıları