Otomobil almak isteyenlerin son dönemde yaşananlar ile kafası iyice karıştı. İçeride yükselen faiz, dışarıda ise ABD Başkanı Donald Trump’ın tarife kararları ile her an sert şekilde yükselmesi mümkün olan otomobil fiyatları var. Öncelikle içeriye bakmak doğru olacaktır. Çünkü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bir yıl aradan sonra ilk kez faiz yükseltti! Hem de 350 baz puan…
FAİZ YİNE AYNI YERDE!
AKP’nin iktidara geldiği 2002 Kasım’da Türkiye’de politika faizi şimdiki ile aynı, yüzde 46 seviyesindeydi. Geçen süreçte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ilk kez bu oranı 21 Mart 2024’te aşıp faizi yüzde 50’ye çıkarmıştı. 26 Aralık 2024’te ise yüzde 47.5’e düşürülmüş ardından yapılan iki toplantıda da 250 baz puanlık indirim yapılmıştı.
6 Mart tarihinde politika faizi yüzde 42.5’e düşmesinin ardından 3 Nisan’da TÜİK mart ayı enflasyonunu yüzde 2.46 açıklayarak yıllık değişimin yüzde 39.05’ten yüzde 38.10’a düştüğünü ifade etmişti. Enflasyon ile faiz arasındaki farkın açılması ve iktidar cenahından gelen açıklamalar faizin düşürülmeye devam edeceği yönündeki beklentiyi artırıyordu.
Ancak 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması başta olmak üzere belediyelere yönelik operasyonlar neticesinde Türkiye’de adalete olan güven iyice sarsıldı. Ardından protestolar başladı. Oluşan güvensizlik ortamında Türk Lirası’ndan kaçış başladı. Borsada defalarca kesici uygulandı, dolar 41 lirayı aştı.
SÜRPRİZ KARAR
Yine de 17 Nisan tarihinde Merkez Bankası açıklaması yapılıncaya kadar beklenti faizin sabit tutulması yönündeydi. Fakat son toplantıda tam 350 baz puanlık artış yapıldı. Verilen bu faiz kararı bazı soru işaretlerini doğurdu.
Öncelikle Türkiye’nin batık olarak ifade edilen Venezuela’dan sonra dünyanın en yüksek faizini veren ikinci ülkesi olması kabul edilemez.
Enflasyonun yüzde 38.10 olarak ifade edildiği ayrıca bir sonraki Merkez Bankası toplantısının 19 Haziran’da olacağı ülkede faizi 46’ya çıkarıp arada reel olarak 7.9 puanlık fark oluşturulması iktidarın söylemleri ile de tezat oluşturmakta.
2019 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘’TCMB (başkanını) görevden alma yetkisini de aldık, laf dinlemiyordu’’ sözlerini de göz önünde bulundurursak artık Merkez Bankası’nın bağımsız olduğu düşüncesini bir kenara bırakmak gerekir.
MERKEZ BANKASI HAZIRLIK MI YAPIYOR?
19 Mart’ta başlatılan operasyonlara karşın CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ifadesi ile piyasaya 50 milyar doların üzerinde rezerv satışıyla müdahale edilmesinin ardından son faiz kararı ile enflasyon ile faiz arasına 7.9 puanlık büyük bir set çekildi.
Oluşan farkın merkezin rezervleri artırma çabası ya da döviz üzerinde oluşacak baskıyı azaltmak amacıyla yapıldığı düşünülebilir. Ancak bu farkın 7.9 seviyesinde olması; ekonominin raydan çıkmak üzere olduğu, özellikle son hafta ortaya atılan iddialar da işin içine katıldığında 19 Mart’ta başlatılanla benzer bir sürece hazırlık yapıldığı veya yine protestolara dönüşecek birtakım siyasal kararlar alınacağını düşündürtüyor.
Yurtiçindeki bu risklerin yanında bir de ABD Başkanı Donald Trump’ın diğer ülkelerden yapılan ithalatı azaltmak için uygulamaya aldığı ve alma aşamasında olduğu gümrük vergileri ile ABD’ye karşı yapılan ve yapılması planlanan misillemeler var. Bu sürecin sonunda ülkelerin birbirlerine karşı yüksek gümrük vergisi uygulaması pek çok ürünün maliyetini artıracaktır.
Yurtiçindeki riskler nedeni ile otomobil almayı ertelemek doğru gibi gözükse de Trump’ın bu ekonomi politikalarına devam etmesi ileride otomobil fiyatlarının önemli ölçüde artıracak. Dolayısı ile içeride ve dışarıda risk oluşturan bu süreçlerin netleşmesini beklemekte fayda var.