İstanbul film festivalinden notlar: ‘Utanç’tan ‘Canavar’a...
Sungu Çapan
Son Köşe Yazıları

İstanbul film festivalinden notlar: ‘Utanç’tan ‘Canavar’a...

12.04.2018 22:44
Güncellenme:
Takip Et:

Hayatımızdan 37. kez geçmekte ve yine bir bahar yağmuru gibi gökten film yağdırmakta olan festivalin ilk günlerinde benim başıma düşenler, “Utanç”, “My Generation”, “The Rider”, “Canavar”, “Bir Mahalle Hikâyesi”, “Eric Clapton”, “Sevme Beni” oldu şimdilik. Ingmar Bergman ustanın 50 yaşında çektiği, vaktiyle çeşitli ödüller kazanmasına karşın hakettiğince değerlendirilmeyip biraz unutularak göz ardı edilmiş önemli yapıtlarından, yıllar sonra yeniden seyrettiğim “Skammen-Utanç”(1968), kıyamet gibi felaketlere gebe büyük bir iç savaşın ayak sesleri duyulurken kaçıp sığındıkları ıssız bir adada tam bir tecrit yaşamı sürdürmekte ve suçluluk duygusuyla sürekli birbirleriyle didişmekteki, ‘aydın’ bir çiftin (yönetmenin demirbaş oyuncularından, benzersiz Liv Ullman- Max von Sydow ikilisi yine harikaydı gencecik halleriyle) hikâyesi aracılığıyla aktaran, savaşın yoğun şiddetini- dehşetini, ahlaki çöküntüye garkolmuş 20. yüzyıl insanının tüm aczini, tam yarım yüzyıl öncesinden uzak görüşlü ve duyarlı bir sanatçı yaklaşımıyla yansıtan, böylece günümüz dünyasının kaotik atmosferine de cuk oturan, distopik bir başyapıttı. Seyirciyi anlatıcı Michael Caine’in rehberliğinde, The Beatles, The Kinks, The Rolling Stones müzikleriyle arşiv görüntüleri eşliğinde, sinemadan müziğe, siyasetten modaya, sokaktan popüler kültüre kadar köklü değişimlerin- dönüşümlerin yaşandığı 1960’lı yılların İngilteresi’ne götüren “My Generation” belgeseliyse, Marianne Faithfull, Donovan, Paul McCartney, Roger Daltrey, Lulu, Twiggy gibi ünlülerin katılımıyla, David Batty’nin yönetmenliğinde gerçekleştirilmiş, o unutulmaz ‘60’ların ruhunu perdeye taşıyan, son derece eğlencelikli, sürükleyici olabilen bir dönem filmiydi. Katıldığı rodeo sırasında geçirdiği, kafatasını çatlatan ve bir daha ata binmesinin yasaklanmasına neden olan, ölümcül bir kazanın ardından büyük bir boşluk ve amaçsızlık sürecine giren, yoğun at sevgisini gitgide seyirciye de geçiren, genç bir Amerikan kovboyunun (Brady Jandreau) kahramanı olduğu, ilk filmi “Ağabeylerimin Bana Öğrettiği Şarkılar”la tanınan Chloe Zhao’nun yazıp yönettiği, çok ödüllü “The Rider”sa, kadın bir yönetmenin duyarlığını içeren, Amerikan tipi bir erkeklik eleştirisiydi, baştan sona gözalıcı ve hüzünlü tarafından.

Güzel bir aşk filmi

Ben Taviani kardeşlerin son filmi “Hesaplaşma”ya niyetlenmişken seans sorunu yüzünden kendimi içinde bulduğum, İngiliz yapımı “Beast-Canavar”, aile baskısıyla bunalıp evde kalmış, saf, genç bir adalı kadının (Jessie Buckley) yolunu gözleyip sevdalanarak yanına taşındığı, ona hep destek olan, asi ve yakışıklı ‘beyaz atlı prensi’nin (Johnny Flynn) yöredeki seri cinayetleri işleyen katil olduğu kuşkusuyla gözaltına alınınca herkese, her şeye karşın sevdiğini savunmasını hikâye eden, toplumsal önyargıların ve baskıların gerilimi gittikçe yükselttiği ama finalde mutlu sonla noktalanan, beylik klişelerden uzak durmaya çalışırken, görsel bakımdan görkemli manzaralar da sunan, güzel bir aşk filmiydi sonuçta. İngiliz Michael Pearce’ın yazıp yönettiği “Canavar”ın tersine Mayınlı Bölge bölümünde gördüğüm, taşıyıcı anne olması için genç bir göçmen kızla anlaşan zengin bir çiftin dramdan gerilime evrilip giderek korku filmine dönüşen, beylik bir hikâye anlatan, yönetmen Aleksandros Avranas imzalı,Yunanistan yapımı “Sevme Beni”yse türden türe savrulan, tam bir hayal kırıklığıydı benim için, Yorgos Lanthimos gibi gösterişçi, oyunbaz yönetmenlerin başını çektiği yeni Yunan sinemasından çıkagelen. Bükreş’in kenar mahallelerinden, kötü ünlü, adı çıkmış Ferentari semtindeki çingene müziği üstüne tez yazarken, yıllarca hapis yatmış eski bir suçluyla yakınlaşan utangaç bir antropologun ilişkisine kamera tutan “Bir Mahalle Hikâyesi”, Sırbistan doğumlu Bosnalı yönetmen Ivana Mladenovic’in, tabu yıkıcı, yer yer seyri zor, pek de olmamış, ilk uzun metrajıydı. Ünlü yapımcı Lili Fini Zanuck’un yönettiği “Eric Clapton: Perdelerin Ardında Yaşam”, bizim kuşağın ‘gitar prensi’ Clapton’un The Yardbirds-Cream’li gençlik döneminden ağır uyuşturucu-alkol bağımlılığı sürecine, evlat acısını tattığı acılı günlerine dek hayatının en başarılı ve dramatik bölümlerini, ilk kez ortaya çıkan arşiv görüntüleri eşliğinde perdeye taşıyan, etkileyici, değişik, iz bırakan, biyografik bir müzikal belgeseldi sonuçta

Yazarın Son Yazıları

Polanski eski yarayı kaşıyor

Polanski eski yarayı kaşıyor

Devamını Oku
04.09.2020
Savaşın dehşetinde büyümek

Savaşın dehşetinde büyümek

Devamını Oku
22.08.2020
Elia Suleiman’ı özleyenler için

Filistinli ünlü sinemacı Elia Suleiman’ın(ES’nin), 2009 yapımı “The Time That Remains-Geride Kalan”dan beri süregelen suskunluğuna artık son verdiği ve başrolünü üstlenerek kendini oynadığı yeni filmi “It Must Be Heaven-Burası Cennet Olmalı”, ES’nin Nasıra’daki evinde oturup dışarıyı seyrettiği, konuşmasız sahnelerle açılıyor.Pişkin bir komşusu bahçesindeki ağaca çıkmış, limon araklıyor, avcılığa meraklı bir başka komşusu da başından geçen kartal-yılan hikayesini anlatıyor.Yalnız yaşayan bir dünya vatandaşı olan kahramanımız, Filistin hakkında çekeceği bir film tasarısını Fransız yapımcısıyla görüşmek üzere Paris’e uçuyor ama önerdiği senaryo reddolunca bu kez yine sinema münasebetiyle çağrılı olduğu New York’a geçiyor, gözlemciliğini otel odalarında sürdürüyor.

Devamını Oku
21.02.2020
Sevgililer günü münasebetiyle

Çağdaş, Fransız oyun yazarı, tiyatro rejisörü, komedyen (ve muhtemelen 1960-70’lerin, yaşlandıkça arada bir yönetmenlik de yapan oyuncusu Guy Bedos’nun oğlu) Nicolas Bedos’nun senaryosunu da yazıp çektiği ikinci yönetmenlik denemesi olan “La Belle Epoque-Yeni Baştan”, gösterildiği son Cannes festivalinde seyirciye “hem eğlendirici, hem düşündürücü, hem de duygu dolu” dakikalar yaşatıp yarışma bölümünün en ilginç filmlerinden biri olarak dikkat çekmişti.

Devamını Oku
14.02.2020
Banliyöde ayaklanma var

005’te Fransa’yı günlerce birbirine katan banliyö ayaklanmalarından esinlenerek çekilmiş ve son Cannes festivalinde jüri ödülüne değer bulunmuş “Les Miserables-Sefiller” Cannes’ın sürprizlerinden biriydi.

Devamını Oku
07.02.2020
Arı vız vız vızz... (31.01.2020)

Kotevska ve Stefanov’un yönettiği En İyi Belgesel ve En İyi Yabancı film Oscar’larına aday ‘Honeyland-Bal Ülkesi’ bugün gösterimde.

Devamını Oku
31.01.2020
Sevimli bir film

Yönetmen Lulu Wang’ın kendi hayatından (yani kendi babaannesinin hastalığından) esinlenerek senaryosunu yazıp Changchun’da (Çin) çektiği “The Farewell-Elveda”, New York’ta beklediği Guggenheim bursunu alıp eğitimini sürdürmek isteyen ama akciğer kanseri teşhisi konmuş...

Devamını Oku
24.01.2020
Kesik El’le göçmen gencin arayışı...

Korku sinemasının ender kullanılan ama vazgeçilmez figürlerinden olan ve ait olduğu bedeni inat ve ısrarla arayan bir “kesik el”in başrolünde olduğu, bu kesik el’in yanı sıra dokunaklı bir kırık aşk hikâyesinin de beyazperdeye yansıtıldığı, Jeremy Clapin imzalı, 81 dakikalık Fransız animasyonu “J’ai Perdu Mon Corps-Bedenimi Kaybettim”, bilindiği gibi son Cannes festivalinin Eleştirmenlerin Haftası bölümünde gösterilip eleştirmenler kadar seyirci kesiminin de gönlünü fethederek büyük ödülü kazanmıştı 2019’da.

Devamını Oku
17.01.2020
‘Ben kimim?'

Quebec’in Montreal kentinde 1989’da doğan, öğretmen Genevieve Dolan’la oyuncu-şarkıcı Manuel Tadros’un oğlu olan yönetmen Xavier Dolan, bilindiği gibi son 10 yılda Kanada sinemasının, (1.68 cm boyundaki) harika çocuğu olarak yükselen yıldızı, malum.

Devamını Oku
10.01.2020
Bir Judy Garland vardı

Devamını Oku
03.01.2020
Mutlu olma ‘idefiksi’ne dair...

Devamını Oku
27.12.2019
Sinemada yıldökümü: 2019’dan akılda kalanlar

Devamını Oku
22.12.2019
Mutlu olma iştahı üstüne

Devamını Oku
13.12.2019
Ressamla modelinin aşkı

Son dönemin en nefis filmlerinden biri gösterimde: Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi

Devamını Oku
06.12.2019
Kimin evinde yok ki

Devamını Oku
29.11.2019
‘Oyun’un devamı ‘Kraliçe Lear’ gösterimde

Pelin Esmer, sinemamızda eşine pek rastlanamaz cinsten bir “güçlenme, güven duyma ve dayanışma” hikâyesini perdeye taşıyor.

Devamını Oku
22.11.2019
Kendini ve cinselliğini keşfetmek...

Devamını Oku
15.11.2019
Tanrı var ve adı da Petrunya

Makedonya YAPIMI ‘Onun Adı Petrunya’ haftanın kaçırılmayacak filmi

Devamını Oku
08.11.2019
Bu ‘Kız’ımız kaçmaz

Lukas Dhont’un yazıp yönettiği, ilk uzun metrajlı filmi ‘Kız’ı Filmekimi’nde ıskalayan tüm sinemaseverlere salık veriyorum.

Devamını Oku
03.01.2019
Terry Gilliam’ın yıllardır beklenen filmi gösterimde

Çağdaş bir Don Kişot çeşitlemesi...

Devamını Oku
07.12.2018
İstanbul film festivalinden notlar: ‘Utanç’tan ‘Canavar’a...

İstanbul film festivalinden notlar: ‘Utanç’tan ‘Canavar’a...

Devamını Oku
12.04.2018
Dehşetin soluk kestiği bilimkurgu: ‘Life’

Dehşetin soluk kestiği bilimkurgu: ‘Life’

Devamını Oku
23.03.2017
Mustang görücüye çıktı

Yönetmen Deniz Gamze Ergüven imzalı, Fransa’nın 2016 En İyi Yabancı Film Oscar adayı Mustang filmi, önceki gün İstanbul Galatasaray’daki Fransız Sarayı’nda verilen özel bir davet ile kamuoyuna tanıtıldı. Etkinliğe filmin genç başrol oyuncuları da katıldı.

Devamını Oku
24.10.2015
Sınırdaki uyuşturucu savaşları...

Sınırdaki uyuşturucu savaşları...

Devamını Oku
18.09.2015
Pasolini’yi kimler katletti? (20.03.2015)

Pasolini’yi kimler katletti?

Devamını Oku
20.03.2015
Underground bir gençlik

Underground bir gençlik

Devamını Oku
13.03.2015
Firavunlar diyarında

Usta sinemacı Ridley Scott’ın Kitabı Mukaddes’teki göç anlatısından uyarladığı ‘Exodus: Tanrılar ve Krallar’, görselliğiyle öne çıkan bir tarihsel epik

Devamını Oku
12.12.2014
Koca karısını aldatırsa...

Koca karısını aldatırsa...

Devamını Oku
10.10.2014
Derdin devası sevgi...

Derdin devası sevgi...

Devamını Oku
03.10.2014
20 bininci günde uyanınca… (26.09.2014)

20 bininci günde uyanınca…

Devamını Oku
26.09.2014
Bir peri masalı gibi...

Son Cannes festivalinin açılış filmi olan ‘Monako Prensesi’ bugün gösterime giriyor

Devamını Oku
19.09.2014
Çekici yıldızlar geçidi (29.08.2014)

Çekici yıldızlar geçidi

Devamını Oku
29.08.2014
Hortum artık bize de geldi (22.08.2014)

Hortum artık bize de geldi

Devamını Oku
22.08.2014
‘Fazla zekâ insanı bozar’

‘Fazla zekâ insanı bozar’

Devamını Oku
15.08.2014
Bir kirli polis portresi

Bir kirli polis portresi

Devamını Oku
27.06.2014
Ustaya şapka çıkaralım (13.06.2014)

Ustaya şapka çıkaralım

Devamını Oku
13.06.2014
Sıkı bir hapishane draması: ‘Yüksek Risk’

Sıkı bir hapishane draması: ‘Yüksek Risk’

Devamını Oku
06.06.2014
Beylik bir suç filmi

Beylik bir suç filmi

Devamını Oku
30.05.2014
Çekici bir dolandırıcı işbaşında...

Çekici bir dolandırıcı işbaşında...

Devamını Oku
23.05.2014
Maskenin ardındaki yaşamlar

Maskenin ardındaki yaşamlar

Devamını Oku
16.05.2014