Rab, Kabil’e dedi: ‘Niçin öfkelendin, niçin çehreni astın?’
Tayfun Atay
Son Köşe Yazıları

Rab, Kabil’e dedi: ‘Niçin öfkelendin, niçin çehreni astın?’

09.09.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Kardeş katli hiç kuşkusuz istenmedik, ama ne yazık ki insanlık tarihinin başlangıcına kadar izi sürülebilecek çok eski bir gerçek. Öyle olmasa üç semavi dinin kutsal kitaplarında da “ilk cinayet” olarak karşımıza çıkmazdı o… Tevrat’ta da, İncil’de de, Kuran’da da kaydedilir: Âdem Peygamber’in iki oğlu, Tevrat ve İncil’de ismen de belirtildikleri üzere Habil ve Kabil, Tanrı’nın kendilerine teveccühü noktasında sorun yaşarlar. Daha doğrusu, çiftçi olan Kabil, çoban olan kardeşi Habil’in Tanrı’ya sunusunun kabul edilip kendi sunusunun kabul edilmemesini hazmedemez. Sonrasını Tevrat’tan okuyalım:

“Ve Kain çok öfkelendi ve çehresini astı. Ve Rab, Kain’e dedi: Niçin öfkelendin ve niçin çehreni astın? Eğer iyi davranırsan, o yükseltilmeyecek mi? Ve eğer iyi davranmazsan, günah kapıda ve pusuya yatmıştır; ve onun istediği sensin; fakat sen ona üstün ol” (Tekvin, Bap 4: 6-7).

Lâkin Kabil, günaha üstün olamaz ve (bu defa Kuran’dan devam edelim) kardeşine “And olsun seni öldüreceğim” der; Allah’tan korkmayıp nefsine uyar ve kardeşini öldürerek zarara uğrayanlardan olur (Mâide: 27-30).

Kabil, Allah’ın tercihi karşısında suratını asmış ve Hakk’ın “seçim”ini reddetmiştir. “Sonuç”u kabullenmeyip kardeş katli gerçekleştirmiştir.

O günden bugüne kardeş katli devam ediyorsa eğer, benzeri motivasyonların sonucudur bu. Sözgelimi “Halka hizmet Hakk’a hizmettir” diye mangalda kül bırakmayanlar, tıpkı Hakk’ın seçimi karşısında kibir, gurur ve öfkeyle kan akıtan Kabil gibi, “Halk”ın seçimi karşısında da anlayış, rıza ve tevekkül göstermek yerine kardeşkanı akıtacak siyasi tasarruflara gitmekte tereddüt etmediler.
Bu, bir Türkiye gerçeği olarak karşımızda bugün…

1990’ların o uzun sürmüş çatışma ortamında bile aklıselimini koruyarak günlük hayatın içinde karşı karşıya gelmeyip kardeşliğini sürdürmüş Türkler ve Kürtler, “7 Haziran” sonrası ortaya çıkan yeni siyasi tablo karşısında adeta Roma’yı yakan Neron misali kendi bekası için barışa kibrit çakan bir muktedirin çıkardığı yangınla sokaklarda birbirini kesecek noktaya geldiler.

Meclis’te 80 milletvekili olan, 6 milyondan fazla oy almış partinin binaları basılıp taş taş üstünde bırakılmıyor.

Ülkenin en çok okunan gazetelerinden birine saldırılıyor, cehennem ateşlerinin tıpkı Madımak’taki gibi yakılması isteniyor.

Ve siyasi otorite, o otoriteye vekilliğiyle, kalemiyle, maişetiyle bağlanmış olanlar, benzeri hiç görülmemiş bir fütursuzlukla sokaklara kardeş kanı akıtma hevesiyle dökülen gözü dönmüşlere destek veriyor, alkış tutuyor, teşvikte bulunuyor.
Bir tek “Cihadınız mübarek olsun” demedikleri kalmış gibi!..

Elbette bu tablo, ülkenin Doğu ve Güneydoğu’sunda olanlarla bağlantılı. Orada da bu tür saldırılara meşruluk kazandırma yolunda oluk oluk kan akıtan, böylece bu iktidara istediğini veren, onun ekmeğine yağ süren bir tedhiş aygıtı var.

Şiddeti bal eylemiş bu iki odağın ateş dansı, Türkiye’yi bir iç savaş eşiğine getirmekten de öte, artık eşikten içeri sokmuş görünüyor. Öyle ki bu yazıyı kaleme alırken bir yandan da İstanbul-Çağlayan’da otobüs durağında Kürtçe konuşan vatandaşın bıçaklanarak öldürüldüğü haberini okuyoruz. O bitiyor, Kayseri’de Doğu ve Güneydoğu’ya giden yolcu otobüslerinin, şehit haberleriyle galeyana gelenlerce taşlandığını öğreniyoruz. En son, bir Anadolu Ajansı çalışanının “Kan akıtmalıyız kan, kan, kan kokmalı o dağlar... Son görevimiz KATLİAM olmalı... Genç, yaşlı, hamile, çocuk gözetmeksizin” şeklindeki bir “Facebook” notunu paylaştığı haberi vardı.

Daha da kötülerinin geleceğine pek kuşku yok. Türkiye, AKP iktidarı tarafından sürüklenip saplandığı Suriye batağında iç savaş mikrobu kaptı ve onu kendi toprağına taşıdı.

Düne kadar hukukumuz, muhabbetimiz olan, konuşup tartıştığımız, anlaşamasak bile çok verimli fikir alışverişinde bulunduğumuz bazı dindarmuhafazakâr akademisyen, gazeteci, fikir erbabını okuyor-izliyor ve gözlerime-kulaklarıma inanamıyorum. Aklıma Bosna’da can-ciğer kuzu sarması iken bir anda kanlı-bıçaklı olan Sırp ve Müslüman komşuların o korkunç dönüşümü, daha doğrusu

“başkalaşım”ı geliyor. Tıpkı “kardaş” iken “karataş” olan Habil’le Kabil gibi…
Fazla söze hacet yok, “Kitap”ta ne yazıyorsa o: Hakk’ın tercihine rıza göstermeyen Kabil gibi, halkın tercihini “Hak” saymaya razı olmayan yeni Kabil’lerin iktidar tutkusu, ülkede akan ve belli ki daha da akıtılacak kardeş kanının ana kaynağı.  

Yazarın Son Yazıları

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Devamını Oku
10.09.2018
Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Devamını Oku
05.09.2018
Betona tapanların mabedi yapıldı

Betona tapanların mabedi yapıldı

Devamını Oku
03.09.2018
Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Devamını Oku
20.08.2018
‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

Devamını Oku
15.08.2018
Doların da Allah’ı var!

Doların da Allah’ı var!

Devamını Oku
13.08.2018
‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

Devamını Oku
08.08.2018
Üniversite pazarı

Üniversite pazarı

Devamını Oku
06.08.2018
Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Devamını Oku
01.08.2018
‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

Devamını Oku
30.07.2018
‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

Devamını Oku
25.07.2018
Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Devamını Oku
23.07.2018
Meşihat makamı

Meşihat makamı

Devamını Oku
18.07.2018
‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

Devamını Oku
16.07.2018
Ters köşe (10.07.2018)

‘Cülus töreni’

Devamını Oku
10.07.2018
Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Devamını Oku
08.07.2018
Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Devamını Oku
04.07.2018
Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Devamını Oku
02.07.2018
‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

Devamını Oku
26.06.2018
Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Devamını Oku
25.06.2018
‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

Devamını Oku
25.06.2018
‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

Devamını Oku
11.06.2018
Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Devamını Oku
06.06.2018
Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Devamını Oku
04.06.2018
Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Devamını Oku
30.05.2018
Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Devamını Oku
28.05.2018
İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

Devamını Oku
23.05.2018
‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

Devamını Oku
21.05.2018
Eğlenceli ciddiyet: İnce

Muharrem İnce’nin mevcut iktidar ağzı karşısında en büyük avantajı, yerli ve milli “mizah duyusu”na sahip olması. Sanki Erdoğan, hiç beklemediği bir “lügat”le karşı karşıya kalmış gibi geliyor bana. Öyle hissediyorum.

Devamını Oku
17.05.2018
İnanç borsası nefslere açılırken…

İnanç borsası nefslere açılırken…

Devamını Oku
16.05.2018
‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

Devamını Oku
13.05.2018
‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

Devamını Oku
09.05.2018
Eşeğe kurban olun!

Eşeğe kurban olun!

Devamını Oku
07.05.2018
Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Devamını Oku
02.05.2018
Hitler’i anıyoruz (!)

Hitler’i anıyoruz (!)

Devamını Oku
30.04.2018
Biz tarihin yüzüne bu fotoğrafla bakacağız

Eve dönüş yolunda...

Devamını Oku
25.04.2018
‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

Devamını Oku
23.04.2018
Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Devamını Oku
18.04.2018
ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

Devamını Oku
16.04.2018
Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Devamını Oku
11.04.2018