Turhan Yücel

BaşkanKim?

21 Ocak 2012 Cumartesi
\n\n\n

G.Saray yönetiminden yakın olduğum, tanıdığım iki isim var: Ali Dürüst ve Sedat Doğan. Ne tesadüf ki Galatasarayın son yönetsel krizi bu ikili arasında çıkmış görünüyor. Ama işin aslı bu kadar basit değil. Bu buzdağının görünen kısmı. Aslında olay; iki farklı yönetim anlayışının, iki farklı dünyanın çatışması. Ali Dürüst ve arkadaşları, özellikle futbol konusunda İlhan Cavcav tarzı bir yönetim anlayışını, yani eskiyi, statükoyu temsil ediyor, Sedat Doğan ve arkadaşları ise yeni bir anlayışı, günümüz insanını, modern yönetim tarzını... Ali Dürüst yıllardır Galatasarayda başkan adayı olarak lanse edilen, istenen önemli bir isim. O ise kendisine layık görülen bu sorumluluğu kişisel nedenlerle üzerine vazife olarak almayan, bunun yerine 2. başkan olarak Galatasarayda söz sahibi olmak isteyen biri. Bunda maddi nedenler ön planda. Ancak Ünal Aysal yönetiminde gelecekte başkan olması düşünülen Adnan Öztürkün varlığı, Ali Dürüstü çok rahatsız etmişe benziyor. Bu işin bir yönü. Diğer yandan Ali Dürüstün üzerinde hep Faruk Sürenin gölgesi var. Bakın şimdi Galatasarayda son yaşanan tartışma aslında neden çıktı? Ali Dürüst bugün Türk futbolunda yaşanan sıkıntılı günlerde tavrını Süper Ligde yer alan diğer 15 takım gibi işin sumen altı edilmesinden, idarei maslahattan yana koydu. Adnan Öztürk ise Dik duralım, suç var ise, kim suçlu ise cezalandırılsındedi. Temiz lig, temiz futboldan yana açıkça tavır koydu. Yani eski ve statükocu değil yeni ve etik duruşu temsil etti. Hatta bu tavır farklılığı nedeni ile Dürüst ve Öztürk Kulüpler Birliği toplantılarındaki farklı tutumlarından ötürü sıkıntı yaşadı. Ali Dürüstün Futbol Federasyonuna karşı savunduğu kulüp politikasında açıkça Faruk Sürenin izlerini görüyoruz. Öyle ki 1998 yılının sonunda Öcalanın İtalyaya sığındığı dönemde İstanbulda oynanması gereken Juventus maçını erteleyen UEFA nezdinde girişim yapmaktan imtina eden pasif Süren yönetimi tavrı gibi bugün Ali Dürüst de Türkiye Futbol Federasyonu karşısında Galatasarayın pasif ve edilgen tavır takınması gerektiğini savunuyor. Ne tesadüf...

\n

Ancak bugünlerde Adnan Öztürkün savunduğu tavır, duruş, Galatasaray Spor Kulübü tarafından benimsendi ve kamuoyunda takdir topladı. Bu durum Ali Dürüstü çok rahatsız etmiş olacak ki o kulüp politikasında söz sahibi olamamanın acısını Sedat Doğandan çıkarmak isteyerek kendisine hiç yakışmayan bir çıkış yapmış. Hem de Başkan Ünal Aysalın da olduğu bir ortamda üç kez üst üste Ben başkanım diyecek kadar kendini kaybederek. Kendisini bu zor durumdan kurtarmak için hamle yapan Adnan Öztürkün Ali Ağabey, herhalde İletişim AŞnin başkanıyım demek istedin sözleri karşısında dahi işe uyanmayıp bir kez daha Hayır yönetim kurulu başkanıyım diyerek beni şaşırtan bir kontrolsüz çıkış yapmış. Sanırım bu patlama onun koltuğu Adnan Öztürke kaptırma korkusundan kaynaklanan bir tutum. Sanırım bu söylem Faruk Süren ve diğer arkadaşlarının Ünal Aysal bu işlerden anlamaz, esas başkan sensin yaklaşımlarından kaynaklanan bir dışa vurum. Ali Dürüst kontrolünü iyice kaybetmişe benziyor. Benim tanıdığım Dürüste hiç benzemiyor. Fatih Terimin Ronaldinho transferini sadece Dürüst ve Abdürrahim biliyordu” çıkışı da aslında bu kontrol kaybını işaret ediyor. Bu transferle ilgili Faruk Sürenin kendine yakın gazetecilere yazdırdığı ve özetle Ünal Başkan, Terim alma dese de Ronaldinhoyu al, o oynatmak zorunda. Zamanında bana da alma dediği oyuncuları aldım ve UEFA Kupası kazandık söylemleri Terim ile Dürüstün arasında soğukluğa neden oldu.. .

\n

Ali Dürüst ve arkadaşlarının basit bir yaklaşımı var. Ünal Aysala kim yakınsa, kim onunla mesai yapıyorsa onun ayağını kaydırmaya, başkanı yalnızlaştırıp kendilerine mahkûm etmeye çalışıyorlar. Önce Bülent Tulunu Fatih Terim üzerinden Floryadan gönderdiler, şimdi kulüpteki çalışma odasını elinden almaya çalışıyorlar. Sara Koral Aykar gibi Aysala yakın kulüp çalışanlarını bezdirmeye, başkanla uyumlu çalışan yöneticileri basın yoluyla sindirmeye çalışıyorlar. Bunun yolu bu kişilerin projelerine, icraatlarına karşı çıkmakla başlıyor, engel olamazlarsa eleştirmekle devam ediyor. Parola basit. Benim içinde olmadığım, benim akıl etmediğim her iş, her icraat kötüdür. Nasıl? Basit ve çok kolay değil mi? Bu gibi durumlarda başkanın önünde tercih edebileceği iki yol var. Ya bu işin hesabını hemen görür, yola öyle devam edersiniz veya ilk müsait pozisyonda hesapları keser yine yola devam edersiniz. Ama mutlaka hesabı kesmek gerekir. Sonuç olarak burada tüm yük Başkan Ünal Aysalda. Günün sorusu şu: Gerçek başkan kim? Bunu herkes, tüm Galatasaraylılar merak ediyor.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Papa'nın Dediği Gibi 3 Şubat 2012
BaşkanKim? 21 Ocak 2012

Günün Köşe Yazıları