Türkel Minibaş

Tüketici Kredileri ile Kartlarından SOS!

18 Kasım 2008 Salı

Bugünlerde herkesin gözü borsa endeksiyle döviz kurunda. Başbakandan azar yeme korkusundan mıdır nedir, reel sektörün talep cephesi hakkında kimse pek sesini çıkarmıyor. Herkes iç talebin daraldığında hemfikir ama... Daralan talebin tüketici kredileriyle kredi kartlarına tutunarak yüzdüğü, bunun doğuracağı sorunlar sürekli erteleniyor.

Oysa, talep cephesinin halihazırdaki tüketici kredi ve kredi kartlarından ülkeye olan borcu 86 milyar YTL. Yani? Sizin, benim, akrabalarımızın hepimizin tüketim üzerinden banka sistemine borcu 86 milyar YTL! Bunun 24.8 milyar YTLsi kredi kartlarından, 61.2 milyarı da tüketici kredilerinden!..

Reel sektörün küçüldüğü, bankaların insan kaynaklarını küçültme kararı aldığı, 2009’un işsizler yılı olacağı bir dönemde 86 milyar tüketici borcu: Ekonomide banka sistemine geri dönmesi riski giderek artan bir borcun varlığı anlamına gelmekte!

Yani? AKP, Türkiye Bankacılık Sistemi safralarından 2001de kurtuldu, güçlü diye övünürken bankaları riske eden sorunun diğer bir yanı var ki... 2001den de yüksek risklerin habercisi!

Zira, kasım başı itibarıyla toplam 61 milyar 249 milyon YTL olan tüketici kredilerinin;

29 milyar 31 bin YTLsi konut kredilerinden gelmekte. Yılbaşına göre yüzde 31 artmış. Her ne kadar ABD örneğinden farklı olarak bizim sistemde konut kredisi alan bankaya karşı tam sorumluysa da bu riskin azaldığını göstermemekte. Aksine, bankaların konut kredisi dağıtımında daha seçici olma zamanı geldiğini göstermekte.

Reel sektörün şu anki kanayan yarası otomobil kredileri ise 5.6 milyar YTL civarında. On bir ay öncesine göre de yüzde 10.6 gerileme var.

Diğer kalemin içinde yer alanlar ise konut kredisi kadar riskli! 26 milyar 529 milyon YTL. Dahası, yılbaşına göre yüzde 50.5 artmış. Çünkü, halkın ihtiyaçlarını ancak borçlanarak karşıladığını göstermekte.

Bireysel kredi borçlarını ödeyemeyenlerin sayısı ise, ağustostan bu yana yüzde 110 artmış, 50 binin üstünde!

Yılbaşından bu yana yüzde 17.2 artarak 24 milyar 862 milyon YTLyi bulan kredi kartları borçları ise fotoğrafın daha da tehlikeli yüzü! Zira, kredi kartı borcunu ödemeyenlerin sayısı da son üç ayda yüzde 12 artmış durumda. Kredi kartlarında faiz oranlarının yükselmesinin -ki halihazırda 2.75-6.65 arasında değişmekte- bu riski ortadan kaldırmadığını da unutmamak lazım.

Bu tablonun özeti: Halk olarak bizler bireysel ekonomilerimizi borçlanarak döndürmeye, borcu borçla kapatmaya çalışıyoruz!..

Sonucu ise: Borçlanarak yaşayan bir ekonominin bankacıları tabii ki bu tabloya bakıp da vah zavallı halkım, hükümetin bozduğu gelir dağılımı politikalarını kredi sistemiyle biz düzeltelimdemeyecek ve... Risk düzeyi arttıkça kredi faizlerini arttıracaklar.

Bu asla felaket tellallığı değil ciddi bir uyarıdır. Zira artık bankaların finansman kaynakları da değişmeye başladı. Gelirler azaldıkça tasarruf mevduatlarının besleyiciliği azaldı. Daha da önemlisi, yurtdışı kaynaklı döviz kredileriyle beslenmenin de sonuna gelindi!..

Kullandığım veriler Merkez Bankası ile BDDKnin son verileri olduğundan Tayyip Erdoğan Beyi bilmem ama felaket resmi kafalarca da bilinmekte ama... Sorunu yayılmadan çözmeye yönelik önlemler hâlâ gündemde değil.

Oysa, sorunun çıkış nedenleri belli:

Bankalar krize rağmen iç pazardaki yoğun rekabette var olabilmek için bolca ve düşük faizli tüketici kredisi ve kredi kartı dağıtmaya devam etti.

Kredi kartları borçlarının iki kez affedilmesi ve getirilen ödeme kolaylıkları kullanıcıda öğrenci psikolojisi gibi nasılsa af çıkarkolaycılığını yarattı.

Firmalar mallarını satabilmek için 10-12 aylık taksitlendirmelerin yanı sıra 2 hatta 3 ay sonra ödemelerin başlaması gibi kolaylıklar getirdiler...

Tabii ki, hükümetin de bankaların da işi zor. Ya piyasadaki durgunluğu azaltıp arz cephesine nefes aldırmak için kredi faizlerini düşüreceksiniz.

Ya da: Belli bir limit belirleyerek, bu limitin üstünde kredi borcu olan ve ödemesini yapmayanların kredi kartları iptal edilecek!.. Kart yenilemesine gitmeyeceksiniz.

Ne yazık ki, gün artık radikal önlemlerin alınması; arz-talep cephesinde yer alan herkesin mevcut durumunu korumak için planlı davranmanın günü. Tüm bu katı önlemlere hazırlıklı olma zamanı geldi. Bunun yolu da borçla yaşamak yerine... Eskilerin deyimiyle evdeki yağla kavrulmaktan geçiyor.

turkmini@superonline.com

www.turkelminibas.net



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları