Yıldırım Türker

Ahmet’e mektup niyetine

08 Şubat 2017 Çarşamba

Canım Kardeşim Ahmet,

Yine sana, yine bir mapushane mektubu yazmak için oturdum. İlkinin üstünden tam 6 yıl geçmiş.

Bu kez gözaltına alınmanın arife akşamı görmüştüm seni. Hapisteki gazeteci dostlarımız için topluca çektirdiğimiz o fotoğrafta yan yana durmuştuk. Bakıyorum, yanımda aydınlık gibi dikilmişsin.

Her dönemde vahşilerin eza pusulasının seni gösteriyor olması boşuna değil elbet. Kendilerini bile şaşırtan bir hızla seni Ergenekonculuktan FETÖ’cülüğe bulaştırma gayretleri, sessiz kalan onca demokrat, seni hangi dosyaya yerleştireceğini bilemeyen gazeteci camiası...

Çünkü vasata yaranmaya çalışan, gazeteciliği hakemlik sanan şan şöhret budalalarından olmadın. Aklıselim bekçilerine, mabadını sağlam yere dayamış itidal vaizlerine hiç yüz vermedin.

Gazeteciliğini hiçbir iktidar oyununa yedirmedin.

Hakemliğe yanaşmadın. Oyunun kendisini reddettin.

Yegâne borcunun Hakikat’e olduğunu hiç unutmadan.

Hakikat’e yönelik o hesapsız kitapsız, coşkulu, gözü kara aşkınla elinde fotoğraf makinen yine ses veren meydanların, sokakların bağrında koşturuyordun. İşsizken bile.

Amiral gemilerinin güvertesine uygun olmadı, gazetecilikten anladığın. İkbal kapılarına hiç meyletmedin.

Seni sevenleri bir an olsun mahcup etmedin.

İşte onun için sessiz sedasız çekiyorsun çileni. Megafonu, mikrofonu, kamerası, yayını olanlar değil, senin için ses çıkaranlar.

Ama şunu unutmamalı güzel gözlü dostum. Onurlu duruşunla, inadınla ve ancak çocuklarda rastlanabilecek hesapsızlığın ve cesaretinle yalnız Türkiyeli muhalif ve gazeteciler için değil, bütün dünyanın direnen insanları için ilham kaynağı oldun.

Evet, yine zor zamanlardan geçiyoruz. Sen yine içeridesin. Biz yine dışarıdayız. “Hep memleketin kanayan yerlerinde; fay hatlarının, bataklıkların, yangın yerlerinin ortasında durdun, ben seni bildim bileli. Kurşuna dizilen çocukların, katliamcıların, vahşilerin hikâyelerini anlattın. Kayda düştün. Bu kanlı şanlı devletin sabıka kaydını eksiksiz tutan vakanüvislerdensin. Onun için ‘özgür basın’a yaranamadın. Ama yine de bize ulaşmayı hep becerdin” yazmışım sana ilk mektubumda.

Hayat uzun. Er ya da geç, güzel günler göreceğiz. O zaman da daha güzel günler için can sıkmaya devam edeceğiz. Birlikte. Bizi biz yapan o ‘ateşli sabır’la.

Sağlığına dikkat et. Gözlerinden öperim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları