Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız. Millet ağız birliğiyle Bodrum’un sıcağından, pahalılığından, anormal trafiğinden, sürekli beton istilasından, yapılaşmanın, sokakların denetimsizliğinden yanıp tutuşurken yaşam alanı bırakmadığımız hayvanların akşamları yiyecek bulmak için yerleşim alanlarına inmelerinden yakınırken... Ben size Bodrum’da sanattan söz ediyorum. Ama bilin ki en çok yakınanlar, Bodrum’u bu hale getirenler, büyük kentlerdeki lüks yaşamlarını bu doğa harikası, tarih harikası yarımadada da tıpatıp yaşamak isteyenler.
O nedenle ben ısrarla ta 1970’lerden beri ilan ettiğim, “Herkes kendi Bodrum’unu seçer” ilkesine hâlâ inanıyorum ve bu ilkeyi izliyorum.

İDİL BİRET FESTİVALİ
Bodrum’a ayak bastığım gün dev bir afiş beni karşıladı: “6. İdil Biret Müzik Festivali.” Sevinçten uçtum. Çünkü İdil Biret’in adı geçtiği hiçbir şey kötü olamazdı!
Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği 6. İdil Biret Müzik Festivali, şef Münif Akalın yönetimindeki Muğla Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası eşliğinde dört piyanistin katılımıyla gerçekleştiriliyordu.
“Festival” dendiğine bakmayın, bir açılış konseri vardı Bodrum Kale’de, bir de yarın (21 Temmuz) kapanış konseri olacak Marmaris Amfi Tiyatro’da. Biraz tuhaf. Madem festival diyorsunuz Datça, Dalaman, Fethiye, Köyceğiz’in günahı ne. Biraz işbirliği ve gayretle onlar da bu festivale katılabilir, daha çok genç soliste olanak tanınabilirdi. (Bu ülkeye bir Kültür Bakanlığı lazım. Turist ve yerli milleti soyma ve yakma bakanlığı değil.)
Bodrum konseri harikaydı. 10. yaşını kutlayan Muğla Senfoni Orkestrası genç, dinamik, deneyimli şef Münif Akalın’la coştu. Konserin iki solisti Deniz Oliveira Erdinç (d.1991) ve Ferhat Can Büyük (de.1997) Bach ve Chopin konçertolarıyla taçlandırdılar geceyi.
Sahnedeki yorum, büyük usta, eşsiz İdil Biret’in adına yakışır nitelikteydi. Solistlerin seçimi İdil’e aitti. Yarın akşam Marmaris’teki solistler Lal Karaalioğlu ve Emre Elivar. Programda Mozart ve Chopin var. Marmaris’tekiler sakın kaçırmayın.
BELEŞ VE BEDAVA TUTKUSU
Şimdi gelelim organizasyondaki en büyük yanlışa. Bu konserler halka açık yani bedavaydı. Olmaz. Yanlış. Sahnedeki olayın değerini düşürür. 10 lira, 50 lira, simgesel de olsa biletli olmalı. Bedava diye millet çoluk çocuk bir bakalım diye girmiş. Neye geldiğini, niçin geldiğini bilmeyenler... Sonra nasıl çıkacağım telaşına kapılanlar, onlara kızanlar... Kapıya adam diksinler 6 yaşından küçük çocuk alınmasın. Konser bitmeden, bölüm aralarını bile beklemeden çıkanlardan para alınır deyin ama buna bir çare bulun!
Aziz Nesin der dururdu: “Bizim millet bedavacıdır. Bir adet toplu iğnenin bedava verileceğini bilse, saatlerce girer kuyrukta bekler” derdi. Aynen o durum...

GÜMÜŞLÜK FESTİVALİ
Bodrum yarımadasında festivaller doludizgin. Uluslararası Gümüşlük Müzik Festivali, benim favorilerimden biri. Yazık ki başını kaçırdım. Çünkü bu yıl harika bir açılış yaptılar “Son Çivi İlk Nota” düşüncesiyle inşaat döneminin sonunu, müzik döneminin başlangıcını müjdelediler. Atık malzemelerden, dönüşüm yoluyla enstrümanlar üreten Fungistanbul müzik grubunun konseri geride kaldı. Ama bundan sonraki program da şahane. (bkz: https://www.gumuslukfestival.org/tr/ ) 9 Eylül’de sona eriyor. Bu festivalin kuruluşunu çok iyi anımsıyorum. 2004 yılında piyanist Eren Levendoğlu ve piyanist Gülsin Onay’ın önderliğinde, küçük çapta bir piyano festivali olarak tarihi mekân Eklisia’da başlamıştı. Nitelikten hiç ödün vermeden bugünlere geldi.
Her yıl 20-30 konser ve gösteriyle bugüne dek 300 etkinlik yaptılar. Zaman içinde mekânları çoğalttılar. Ve eğitim kurumu olarak işlev kazandılar. Festivale katılan dünyaca ünlü sanatçılar “uzmanlık sınıfları”nda gençlere ders verdi. Başarı ve serüven sürüyor.
Ağustos ayı boyunca ise Bodrum Bale ve Opera Festivali... Seçimlerinizi şimdiden yapın!