Faşizan müdahalenin dik âlâsı!
Zülal Kalkandelen
Son Köşe Yazıları

Faşizan müdahalenin dik âlâsı!

04.05.2025 04:00
Güncellenme: 04.05.2025 04:00
Takip Et:

Papa Francis vefat edince tüm dünya gibi bizde de yankıları oldu. HÜDA PAR’a yakın Peygamber Sevdalıları Vakfı’nın İstanbul Bağcılar’da düzenlediği mitingde Vakıf Onursal Başkanı Mehmet Göktaş, derhal halife seçilmesi isteğini dile getirmiş. HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun da aralarında olduğu kitleyi bulunca coşmuş belli ki ulema olarak gördüğü Diyanet’e ve iktidara şu çağrıyı yapmış:

“Buradan bütün ulemaya sesleniyorum, yöneticilere sesleniyorum. Bu ülkenin İslam adına söz söyleme hakkı olan bütün seydalarına, âlimlerine sesleniyorum. Eğer Allah’ı razı etmek istiyorsak, eğer Resul’ünün ruhunu şad etmek istiyorsak, eğer Gazze’nin kurtuluşu adına gerçekten ciddi bir adım atmak istiyorsak derhal halife seçmelidir. Müslümanlar halifesini seçmelidir artık. Yetmez mi yüz yıldır yetim kaldığımız, halifesiz kaldığımız, öksüz kaldığımız, süründüğümüz, parçalandığımız, bölündüğümüz yetmez mi? Onun için derhal en kısa zamanda Müslümanlar başına halifelerini seçmelidir. Hilafet çalışmaları başlamalıdır.”

3 Mart 1924’te TBMM’nin kabul ettiği Üç Devrim Yasası’ndan biri olan 431 sayılı yasa ile hilafet bu ülkede kaldırılmıştır. Anayasasında laik bir devlet olduğu yazan Türkiye’de hilafet geri getirilemez. Bunu bir miting yaparak kurumsal olarak istemek anayasal düzene karşı olmaktır.

Ama AKP iktidarında anayasaya uyulması için çağrı yapanlar, elinde Atatürklü bayrak taşıyanlar şiddet uygulanarak tutuklanırken, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen teğmenler ordudan atılırken hilafet isteyene dokunulmayacaktır. Birileri de bu “anayasasızlık” ortamı nedeniyle cesaret bulmuş, yasalara karşı geliyor!

DİYANET HEDEF GÖSTERİYOR

Anayasaya aykırı açıklamalar yapmaya devam eden bir diğer kurum ise Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB). Cuma hutbesinde bu kez flörtü hedefine koymuş; aralarında dinen evlenme engeli olmayan bir erkek ve bir kadının baş başa kalması ya da ev arkadaşlığı adı altında bir arada bulunması harammış!

Bu sözler, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasasına ve Medeni Yasa’ya aykırıdır. Diyanet, Cumhuriyet yönetimi tarafından toplumun din hizmetleri alanındaki ihtiyaçlarını karşılamak üzere 3 Mart 1924 tarih ve 429 sayılı yasayla oluşturulmuş bir kurumdur.

Bu kurumun görevi, anayasanın 136. maddesinde belirlenmiştir. Buna göre “Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşüncelerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir.”

FETVALARLA DEĞİL, HUKUK KURALLARIYLA YÖNETİN!

Ne var ki AKP döneminde tamamen siyasi iktidarın etkisine giren ve siyasal İslamın aparatına dönüşen DİB, laiklik ilkesine aykırı fetvalarıyla anayasal yükümlülüğünü çiğniyor ve toplumda huzursuzluk kaynağı oluyor. 21. yüzyılda gençlerin flört etmesini “haram” diye nitelemek, Taliban yobazlığıdır ve bunu kimse dayatamaz! Diyanet’in aynı hutbesinde eşcinselliği “sapkınlık ve büyük bir günah” olarak nitelemesi ise toplumun bir kesimini tehlikeye atmaktır.

Hukuk devletlerinde toplumsal hayat fetvalarla değil, hukuk kuralları ile düzenlenir. Ama Türkiye’de yaşanan “anayasasızlık” döneminden bu kurum da fazlasıyla cesaret almış durumda! Aynı gün Erdoğan’ın yaptığı bir konuşmada, “LGBT gibi sapkın akımlar” diyerek bu kesimi hedefe koyması da rastlantı değildir.

Bunları yapıp hâlâ “Kimsenin hayat tarzına müdahale etmiyoruz” iddialarını sürdürmeleri ise pes dedirtecek bir pişkinlik. Küpe taktığı için bıçaklanan, LGBT birey olduğu için şiddete maruz kalan, flört ettiği için aile bireyleri tarafından öldüresiye dövülen gençlerin olduğu bir ülkede, insanları yobazlara hedef göstermek faşizan müdahalenin dik âlâsıdır!