Ayın sonunu getirmek için insan üstü bir mücadeleye zorlanan sokaktaki vatandaş, canından bezmiş bir halde ayakta kalmaya çalışırken; bırakın aynı anda Ortadoğu ve dünya politikasındaki gelişmeleri izlemeyi, kendi ülkesinde emperyalizmin kaynattığı kazanları da izleyemez hale getirildi.
Bu yetmezmiş gibi iktidarın medyayı çok büyük oranda yandaş hale getirmesi ve iktidar yanlısı olmayan medyada yer alanların önemli bir kısmının da bazı konulardaki sessizliği ya da otosansürü yüzünden, doğru haber alma olanakları çok sınırlandırılmış durumda.
Bu faşizm ortamında dürüst gazeteciliğin önemi her zamankinden daha fazla. Halka bugünlerde olanları açıkça aktarmak gerek.
Örneğin DEM heyeti, 18 Mayıs’ta PKK terör örgütünün elebaşısı Öcalan’ı ziyaret etti ve ardından Öcalan’ın mesajı paylaşıldı. O mesajda iki noktaya dikkat çekmek istiyorum.
İlki şu: “Kardeşlik hukuku üzerinde bir yeni sözleşmeye ihtiyaç var. Yaptığımız şeyler büyük bir paradigma değişikliğini ifade ediyor” demiş Öcalan.
Yeni bir sözleşme dediği yeni anayasadır. Öcalan açılımının başından beri AKP ve MHP’lilerin terör örgütü ile pazarlık yapılmadığına ilişkin iddiasının doğru olmadığı, Öcalan’ın, Kandil’in ve DEM’in açıklamalarıyla ortaya çıkıyor zaten ve yeni anayasayı işaret eden son mesaj da bunun son kanıtı
ANAYASA TUZAĞI DERİNLEŞİYOR!
Daha önce Cumhur İttifakı’nın asıl hedefinin Erdoğan’ı yaşadığı sürece iktidarda tutacak anayasal düzenlemeyi yapmak olduğunu ve bunun yapılması için de DEM’in ve HÜDA PAR’ın istediği etnikçi/ dinci düzenlemelerin de anayasaya sokulmaya çalışılacağını yazmıştım. Asıl amaçlarını gizlemek için “barış”, “eşit yurttaşlık”, “kardeşlik hukuku”, “ortak vatan” gibi kavramları sık sık kullanıyorlar ki halk kandırılabilsin. Bu amaçta ortaklaşan karşıdevrimci bir atakla karşı karşıyayız!
PKK’nin kendini feshedip silah bırakmasına ve zaten anayasanın 10. maddesinde açıklıkla ifade edilmiş olan yurttaşların eşitliğine kimsenin itirazı yok. Uygulamadaki eksikliklerin giderilmesi sağlanmalı, belediyelere kayyım atanmasına son verilmeli ancak büyülü kavramların arkasına saklanıp, ülkenin yeni bir gerici operasyon için kurulan emperyalist tuzağa düşürülmesine karşı çıkılmalı!
AKP, bir zamanlar “Askeri vesayet rejimini sonlandırıyoruz” diyerek kandırdığı gibi şimdi de benzeri bir plan yürütüyor ama biz o zaman olduğu gibi şimdi de yetmez ama evetçi olmayacak kadar gerçeklere hâkimiz ve bunu halka anlatmaya devam edeceğiz.
ANTİEMPERYALİSYLER BUNU DA YUTMAZ
Öcalan mesajında, kendisine dayanışma dileklerini ileten aydınlara “Alain Badiou ve Slavoj Zizek şahsında teşekkürlerimi iletiyorum. Ortak enternasyonal ve sosyalist çalışmalarda buluşmayı diliyorum” diyerek seslenmiş. Belli ki yine ilk açıklamasından bu yana Türkiye’deki sol/sosyalist çevreleri etki altına alma çabasında.
Bu tür söylemlerle yıllardır sol mücadeleye etnikçi bir nitelik kazandırılmaya çalışıldı ve ne yazık ki büyük oranda da sonuç alındı; etnik kökeni ne olursa olsun her emekçinin temel sorunu olan sınıf mücadelesi bu yüzden zayıflatılırken Doğu ve Güneydoğu’daki sorunun asıl kaynaklarından biri olan, tarikatlarla birlik olup halkı sömüren toprak ağalığı ve şeyhlik sistemi hiç sorgulanmadı.
Ayrıca Öcalan’ın selam gönderdiği Zizek, 2019’da yazdığı bir yazıda, “Avrupalı solcular, ABD’den destek aldı diye Kürtlere sırt çeviriyor, iğrenç bir ihanet tablosu daha” diye yazan ve emperyalizmle işbirliğini meşrulaştıran biridir. Ama zaten görünen o ki Türkiye’de ve Ortadoğu’da kurulan yeni tezgâh da emperyalist tezgâhı!