Özdemir İnce

‘Bugünkü zorluklarımızın tarihimizdeki kaynakları’

06 Ocak 2019 Pazar

4 Ocak 2019 tarihli yazımda, Kemal Tahir’i “çelişmen = mütenâkız” olarak tanımlamıştım. Çünkü Osmanlı hayranı Devlet Ana ile Notlar/Osmanlılık/ Bizans’da (*) yer alan Osmanlı karşıtı yazıları yazan aynı yazar olmaz. Çelişki (tenakuz) işte burada. Notlar’dan okuyalım:

***

[“Anadolu Türklüğü Tarihi, şimdiye kadar, içerde olsun, dışarda olsun, ekonomi, sosyoloji, tarih bilimleri bakımından gereğince incelenememiştir. Oysa bugünkü zorluklarımızın nedenleri gibi çıkış yolları da temel gerçeklerimizin bilimsel metotlarla incelenmesi sonucunda aydınlanacaktır.
Osmanlı İmparatorluğu, çok yanlış olarak bir ‘Anadolu Türk İmparatorluğu’ sayılmakta böylece de, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, yanlış olarak Anadolu Türklüğü Tarihi’yle karıştırılmaktadır. Oysa, Anadolunun Türkleşmesi, Osmanlıların tarih yüzüne çıkmaları olan Onbirinci Asır’dır. İmparatorluğun Anadolu Türklüğü’ne maledilmesi çabalaması da ancak 18’inci yüzyılda, diğer milletler ayrılma isteği gösterdikleri zaman, Anadolu Türklüğü’nü aldatmak, oyalamak, kendi zararına kullanmak için başvurulmuş bir kalpazanlıktır.
Anadolu’da kurulmuş yeni Türk Cumhuriyeti olarak bugün en önce, Osmanlılıktan devraldığımız şu zorluklarla boğuşacağız:
1-Osmanlılık, neyi, nerde, nasıl bulmuşsa onu, orada, öylece bırakmayı, çıkarını buna göre kurmayı becermiştir.
2-Değişmemeye çabalar, değişmek zorunda kalırsa temel değişmelerden şiddetle kaçar, sonra biryerde, istemese bile kabukta birşeyler yaparak işi idare etmekten başka şey elinden gelmez. Böylece insanı değil, onun kullandığı eşyaları, yarım yırtık, azar azar değiştirir, böylece, bütün değişmeleri kısa zamanda, kabuktayken çürütür.
3-Bildiği biricik iktisat sistemi, hırsızlıktır. Bu sebeple hukuk devletini istese de kuramaz. Büyük hırsızlıkları zamanla meşru şekle çeviremez. Ondaki hırsızlık bunun için süreklidir.
4-Hırsızlığa başlarken cesur, atılgan, doğru sözlü gibidir. Hırsızlıktan sonra ödlek, yalancı, pısırık olur. Anadolu Türkünün Osmanlı kelimesini hem yiğityırtıcı- silâhşör, hem kaltaban, yalancı, uyuşuk anlamına kullanması bundandır.”] (s.139-141)

***

[“Anadolu Türk Toplumu’nun ekonomik temelindeki mülkiyet anlayışı özelliği onu her bakımdan sosyalizme zorlar. Bu zorlayışta karşısına çıkacak gerici kuvvetler hiçbir sınıf özelliği taşımazlar. Bu sebeple bugünkü ekonomik-sosyal boğuşmayı, batı anlamıyle bir sınıflar boğuşması gibi düşünmek yanlıştır. Türkiye’deki boğuşma, hırsızlıkları meydanda olan hırsız güruhu ile, gündüz gözüyle açıktan soyulanlar boğuşmasıdır. Bu boğuşmayı, pazarlıklar, plânlar sonuçlandıramaz. Bu bir kanun kuvvetlerinin işe karışması meselesidir. Bunu başka türlü düşünmek, çaldıkları ceplerinde, aşırdıkları ellerinde, suçüstü tutulan hırsızlıkları batılı anlamda meşru saymak olur.”] (s.139-141)

***

“Anadolu Türk Toplumu’nun ekonomik temelindeki mülkiyet anlayışı özelliği onu her bakımdan sosyalizme zorlar”ın Kemal Tahir’e göre anlamı şu: “Doğuda devletçilik, devletin varolma şartıdır. Batıdaki gibi sınıf çatışmaları sonucu meydana gelen ve hâkim sınıfların istemeden katlandıkları dengeden ibaret değildir. Çünkü Doğu’da devletçi devlet olmasa toplum olmaz.”
Çok tuhaf!
Bunu da açmamız gerekirse: Batı’da toprak özel mülkiyete ait, oysa Osmanlı’da toprağın tamamı Padişah’a (devlete) ait. Üretim aracı olan toprakta özel mülkiyet yok. Demek ki sosyalizm bir adım ötede. Oysa Feodalite kaynaklı özel toprak mülkiyetinin egemen olduğu Avrupa’da sosyalizm hâlâ ütopya ve Türk solunun tamamı, TİP’in 1965’te aldığı oy oranına (% 3) hâlâ ulaşamadı. Çelişki bu!

(*) Kemal Tahir, Notlar/Osmanlılık/ Bizans, Bağlam Yayıncılık, 1992.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk 16 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları