Gülengül Altınsay

Akıl tutulması

24 Ocak 2019 Perşembe

“Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır, bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır” demiş Yaşar Kemal. “Kötülük” ve “iyilik” tabii ki çok kapsamlı anlamlar taşıyor burada. Yine de gelin bu ifadeyi bizim futbolumuza, futbol taraftarlığımıza taşıyalım. Yani kazanmanın her şey olduğu bir ortama. Yaşar Kemal’in bu sözlerinin hiç işleyemeyeceği açık. “Kazan da nasıl kazanırsan kazan” şiarı her yeri kaplamış durumda. Adaletsizlik diz boyu ama kimse adaletin peşinde değil. O adaletsizlikten sadece kendi paylarına düşen ilgilendiriyor onları.
İşte böylesi bir ortamda Beşiktaşlı taraftarların en azından bir kısmının geçmişte sahte penaltı alma vakasını ve oyunculuk anlayışını esas alıp Burak Yılmaz’ı istememeleri anlamlı gözüküyor. Üstelik “Şeref’inle oyna, Hakkı’nla kazan” sloganını kendisine şiar edinmişlerse. Yani “Biz sahada kendi menfaatimize bile olsa sahtekârlık yapan oyuncu istemiyoruz” diyorlar. Beşiktaş tribünlerinden kendi lehlerine verilen bir penaltının ardından -TV’den kontrol ettirildikten sonra- “Penaltı penaltı değilmiş, eyyamcı hakem” tezahüratını bizzat İnönü Stadı’nda duymuş biri olarak Burak’a olan “puan hırsızlığı” tepkisi de çok normal.
Ama iyilik - kötülük, adalet - adaletsizlik, ahlaklılık - ahlaksızlık meselelerinin büyük aşkla bağlandığımız spor kulüplerindeki işleyiş gözlemlendiğinde karşı olduğumuz hedefler çok daha derin, çok daha farklı olabilir.

Hedef şaşırtma ustaları
Baksanıza her zaman olduğu gibi yine Burak vakasıyla esas sorunların üzerinin kapatılması ve taraftarların başka hedeflere yöneltilmesi durumuyla karşı karşıyayız. Bu arada Burak’a bu yaşta bu kadar büyük para bu yoklukta nasıl ödeniyor, pahalı futbolcular niye bonservissiz yok pahasına gönderiliyor? Hiçbirinin üzerinde duran var mı? Yok. İnanın kulübün sahte evrakla UEFA’dan ceza almasına yol açanlarla, kulüpte yolsuzluk dedikodularına karışanlarla bu kadar uğraşılmadı. Asıl tepki duyulması gereken meseleler tam da bunlar olması gerekirken. Futbolumuzun geldiği şu batakta bugün asıl kulüpleri bu kadar borca sokan transfer politikaları, kazanmak için yan yollara sokan anlayışlar, kişisel menfaatlerini her şeyin üstünde tutanlar sorgulanmalı. Ama yok biz hâlâ günü kurtarma politikasına devam ediyoruz. Şimdi alıcısı olan futbolcuları yok pahasına da olsa satıyoruz, çünkü acil paraya ihtiyaç var. Ama sonra biraz paralanınca yani yine pahalı transferlere döneriz. Bundan hiç kuşkunuz olmasın. Kafalar aynı çünkü. Zaten ortamı yakıp yıkanlardan, düzenin işleyişinden kazanç sağlayanlardan farklı bir anlayış beklemek de ayrı bir saflık olsa gerek.

Günah keçisi
Ama hayır sorun sadece bir tek ara transferde alınan Burak’ın daha önce başka takımların formasıyla yaptıkları, söyledikleri. Sanki Burak silah zoruyla imza atmış gibi. Şenol Güneş istemiş, yönetim onaylamış ve alınmış.
Ayrıca artık Beşiktaş forması giymiş bir futbolcuya bu düşmanca tavırlar insani boyutları da fazlasıyla aşmış durumda. Sorunları sadece sahayla sınırlı tuttuğumuzda bile anlaşılıyor ki yaşananlardan hiç mi hiç ders alınmamış.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kim çürümüş? 18 Nisan 2024
Süper kriz 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları