Tek adama dur demek!
Enver Aysever
Son Köşe Yazıları

Tek adama dur demek!

11.04.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Sandıktan AKP çıktıkça sorun yok­tu, “maskeli balo” sürüyordu. Bu günleri çok önceden görenlerin karşısında, şimdinin muhalifleri (!) FETÖ ekibi, liberaller, patronlar, AB tayfası birlik olmuş: “Vesayetle mücadele ediyoruz” diye bağırıyordu. İlk sınavı 2014 halkoylamasında verdiler, bugünü hazırlayan oylamada ya “evet” dedi­ler “babalar gibi” ya da “yetmez ama evet” diyerek utangaç destek verdiler AKP’ye. Oysa demokrasilerde halkoy­laması (plebisit) türü uygulamalara yer olmadığını hepsi gayet iyi biliyordu. “Kandırıldık” diyerek sorumluluktan kurtulmaya çalışıyorlar ama bizde bel­lek sağlam. Unutmadık, unutturmayız...

Meşruiyet ve yasallık
Darbeci generaller varlıklarını “yasal” güvenceye almak istiyordu. Halkoyla­masına giden 12 Eylülcüler, yüzde 92 üstünde oyla yeni anayasayı yaptılar. Daha doğrusu dayattılar. İnsan hakları­nı ortadan kaldıran, ifade özgürlüğünü, örgütlü toplumu hedefe alan uygula­malar böylece “meşruiyet” kazanmış oldu. Oldu mu sahiden? Yasal olan, her zaman meşru mudur?
Halkoylaması meşruiyetin kaynağı değildir. Dönemsel algı seçmenin/yurttaşın davranışını etkileyebilir. Bu yüzden temel hak ve özgürlükler oyla­maya sunulamaz. Meşruiyetin kaynağı insanlığın toplam kültürel, siyasal biri­kiminden edinilir. Bundandır ki “idam” tartışması sadece seçmenin kafasını karıştırmak için yapılır. Her iktidar bilir ki, bu uygulamaya geri dönülmesi uy­gar dünyadan kopuş anlamına gelir. Biri çıkıp “ama ABD uyguluyor idamı” derse, ona “İyi de ABD’nin uygar ol­duğunu nereden çıkardın” diye sora­rım. Sandığa indirgenmiş demokrasi baskı düzeni oluşturur, besler. Dikkatli olmak gerekir.

Tek adam yasal ama...
Erdoğan adım adım “karşıdevrim” sürecini planlarken, muhtemelen tüm küresel aktörlerin de desteğiyle, halkın hoşlanacağı söylemlere bir de sadaka anlayışını ekleyerek egemenliğini sağ­ladı. “Türk Tipi Başkanlık” halkoylaması bu karşıdevrimi tamamlamak adına yasal zemini sağlamak için yapıldı. Artık yasaldır bu tuhaf sistem, ama meşru mudur?
Halk iradesiyle oluşan Meclis’in ne denetleme yetkisi var hükümetleri ne de bakanlara yüz yüze soru sorma olanağı! Üstelik halk adına görev ya­pan bakanlar, onlar tarafından seçilmiş değil! Parlak sözlerle, abartılı basın desteğiyle sandığa gidip, ne olduğunu bilmediği düzene oy veren yurttaşa sorumluluk yüklemek yanlıştır. Demok­rasinin temel ilkesine uygun olmayan bir düzen oylanamaz. Ama oylandı ve sandıktan, şimdi çok daha iyi anlıyoruz ki, hayli kuşkulu sonuçla “tek adam” düzeni çıktı.
Ancak “yasal” olan, kısa sürede “meşruiyetini” yitirdi. Doğrusu sağlaya­madı! Yerel seçimlerin güven oylaması­na dönmesinin, sonucunun sanılandan öte anlam taşımasının nedeni budur. Türkiye gibi bir ülkeye, yüz yılı aşan de­mokrasi birikimi olan topluma bu düzen dar gelmiştir.

Zor ve riskli dönemeç
Erdoğan siyaset sahnesine yüzde yirmi beş civarında oyla çıktı. Ona bu koşulu sağlayan, tüm olumsuz ko­şullara karşın, toplumun demokratik bilinci ve siyasette yer alanların erdemli tutumlarıydı. Hep söyledim, “Bizim gibi ülkelerde doğru olan koalisyon yöneti­midir, uzlaşıyı ve denetimi sağlar” diye. Oysa “çoğunlukçu demokrasi” tersini öngörür, Özal’ın bas bas bağırarak, “ABD tipi başkanlık” aramasının altında piyasacılığın önündeki tüm engelleri kaldırma arzusu vardı. Erdoğan daha sert İslamcı gelenekten geldiği için, hepten saray düzenine geçti.
Damatla, akrabayla, hanedan üyele­rinin çevresinden eş dostla yönetileme­yecek kadar büyük bir ülkedir Türkiye. Herkesin sorumluluğunu bilmesi gere­kir, takkeyi önüne alıp düşünme zama­nı, yazık olur bunca yıllık “demokrasi” emeğine!

Sakın gaza gelmeyin!
Görünen o ki AKP (Yoksa Erdoğan mı demeliyim) yenilgiyi kabul etme­yecek. Elinde tek kozu var; “Buyurun yeniden sandığa gidelim” demek. Bu çağrıya kabadayı ağzıyla karşılık vermek yanlıştır. Kazanılmış seçimin, üstelik defalarca sayılarak, sağlamasını yapmanın anlamı yoktur. Şu ana dek başarıyla yaptığı gibi CHP halkın irade­sini korumalı ve “demokrasi” vurgusun­da ısrar etmelidir.
Dilediği zaman sandığı koymak, so­nucu beğenmeyince yeniden koymak keyfiyetine bir kez boyun eğildi mi, bir daha önüne geçilemez!

                                  
Not: 14 Nisan Pazar İzmir Kitap Fuarı’nda olacağım. Saat 14.15’te söy­leşi, ardından Doğan Kitap standında imza olacak, dostlarımı beklerim.

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet okuruna veda

Ustam Feridun Benden aradı “Altmış yıldır Cumhuriyet okuruyum, gazetenin sahibi sayılırım.

Devamını Oku
05.04.2021
İflas

İflas

Devamını Oku
25.03.2021
İstanbul Sözleşmesi erkekleri de yaşatır!

İstanbul Sözleşmesi erkekleri de yaşatır!

Devamını Oku
22.03.2021
Vicdan terazisine güvenmek

Ahmet Oktay gazeteciliği bırakıp zamanının tamamını edebiyata vermişti; söyleşirken “Günlük meseleler hep yazmaktan çaldı” dedi.

Devamını Oku
18.03.2021
12 Mart’ı doğru okumak

12 Mart’ı doğru okumak

Devamını Oku
15.03.2021
Yeni Türkiye’de makbul vatandaş kimdir?

Yeni Türkiye’de makbul vatandaş kimdir?

Devamını Oku
08.03.2021
‘Ne yapmalı’ sorusuna yanıt!

‘Ne yapmalı’ sorusuna yanıt!

Devamını Oku
04.03.2021
Grev

Grev

Devamını Oku
01.03.2021
İçindeki faşisti sustur!

İçindeki faşisti sustur!

Devamını Oku
18.02.2021
Sürü gururuna kapılmak!

Sürü gururuna kapılmak!

Devamını Oku
15.02.2021
Uzaya gitmek mi zor, anayasa yapmak mı?

Uzaya gitmek mi zor, anayasa yapmak mı?

Devamını Oku
11.02.2021
İstifa istemek demokratik haktır!

12 Eylül faşizminin güler yüzlü kahramanı Özal, ülkenin okuryazarlarını içeri tıkan darbenin ardından meydanı boş bulmuştu.

Devamını Oku
08.02.2021
İnsan olan boyun eğer mi?

İnsan olan boyun eğer mi?

Devamını Oku
04.02.2021
Kılıçdaroğlu haklı mı, haksız mı (!)

Kılıçdaroğlu haklı mı, haksız mı (!)

Devamını Oku
01.02.2021
Yeni Türkiye’nin elçisi!

Yeni Türkiye’nin elçisi!

Devamını Oku
28.01.2021
Hayat damarları kesilmiş ülke

Hayat damarları kesilmiş ülke

Devamını Oku
25.01.2021
Tek kale demokrasi oyunu

Tek kale demokrasi oyunu

Devamını Oku
21.01.2021
Kar, pisliğin üstünü örter mi?

Kar, pisliğin üstünü örter mi?

Devamını Oku
18.01.2021
Her yönüyle düşkünler toplumu!

Her yönüyle düşkünler toplumu!

Devamını Oku
14.01.2021
Kurtarıcılardan kurtulmak lazım!

Kurtarıcılardan kurtulmak lazım!

Devamını Oku
11.01.2021
Boğaziçi rektörsüz de olur!

Boğaziçi rektörsüz de olur!

Devamını Oku
07.01.2021
Neye şaşırdınız ki?

Neye şaşırdınız ki?

Devamını Oku
04.01.2021
Tuz koktuktan sonra!

Tuz koktuktan sonra!

Devamını Oku
31.12.2020
Yobazın duası kabul olur mu?

Yobazın duası kabul olur mu?

Devamını Oku
28.12.2020
Değişim hamaseti!

Değişim hamaseti!

Devamını Oku
24.12.2020
Kullar ve yurttaşlar!

Kullar ve yurttaşlar!

Devamını Oku
21.12.2020
Sınıf bilinci yoksa kuru ekmek bile yok!

Sınıf bilinci yoksa kuru ekmek bile yok!

Devamını Oku
17.12.2020
Modern gericilik!

Modern gericilik!

Devamını Oku
14.12.2020
Paranın dini imanı

Paranın dini imanı

Devamını Oku
03.12.2020
Katar’a devredilen ülke!

Katar’a devredilen ülke!

Devamını Oku
30.11.2020
Cin, cemaat, cehalet!

Cin, cemaat, cehalet!

Devamını Oku
26.11.2020
Ve Arınç yeniden sahnede!

Ve Arınç yeniden sahnede!

Devamını Oku
23.11.2020
Ağzının tadı ne zaman kaçacak kardeşim?

Ağzının tadı ne zaman kaçacak kardeşim?

Devamını Oku
19.11.2020
Saray dalkavuksuz, entrikasız olur mu?

Saray dalkavuksuz, entrikasız olur mu?

Devamını Oku
16.11.2020
Bir kira, bir yuva

Bir kira, bir yuva

Devamını Oku
12.11.2020
Bir ‘ABD’ Doları kaç ‘Türk’ Lirası!

Bir ‘ABD’ Doları kaç ‘Türk’ Lirası!

Devamını Oku
09.11.2020
Kapitalizmin tanrısı!

Kapitalizmin tanrısı!

Devamını Oku
05.11.2020
Enkaz!

İzmir deprem haberi önüme düşünce, pek çok kişi gibi hemen kendi deneyimlerimi anımsadım. İstanbul’da iki kez sallanmıştık, günlerce parkta yatıp, dehşet içinde haberleri gözlemiştik; ilk saatlerin ne denli zor olduğu gün gibi aklımda hâlâ!

Devamını Oku
02.11.2020
Devrimci Cumhuriyet için!

Devrimci Cumhuriyet için!

Devamını Oku
29.10.2020
Popstar dinciler ve Cumhuriyet

Popstar dinciler ve Cumhuriyet

Devamını Oku
26.10.2020