Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Tek adama dur demek!
Sandıktan AKP çıktıkça sorun yoktu, “maskeli balo” sürüyordu. Bu günleri çok önceden görenlerin karşısında, şimdinin muhalifleri (!) FETÖ ekibi, liberaller, patronlar, AB tayfası birlik olmuş: “Vesayetle mücadele ediyoruz” diye bağırıyordu. İlk sınavı 2014 halkoylamasında verdiler, bugünü hazırlayan oylamada ya “evet” dediler “babalar gibi” ya da “yetmez ama evet” diyerek utangaç destek verdiler AKP’ye. Oysa demokrasilerde halkoylaması (plebisit) türü uygulamalara yer olmadığını hepsi gayet iyi biliyordu. “Kandırıldık” diyerek sorumluluktan kurtulmaya çalışıyorlar ama bizde bellek sağlam. Unutmadık, unutturmayız...
Meşruiyet ve yasallık
Darbeci generaller varlıklarını “yasal” güvenceye almak istiyordu. Halkoylamasına giden 12 Eylülcüler, yüzde 92 üstünde oyla yeni anayasayı yaptılar. Daha doğrusu dayattılar. İnsan haklarını ortadan kaldıran, ifade özgürlüğünü, örgütlü toplumu hedefe alan uygulamalar böylece “meşruiyet” kazanmış oldu. Oldu mu sahiden? Yasal olan, her zaman meşru mudur?
Halkoylaması meşruiyetin kaynağı değildir. Dönemsel algı seçmenin/yurttaşın davranışını etkileyebilir. Bu yüzden temel hak ve özgürlükler oylamaya sunulamaz. Meşruiyetin kaynağı insanlığın toplam kültürel, siyasal birikiminden edinilir. Bundandır ki “idam” tartışması sadece seçmenin kafasını karıştırmak için yapılır. Her iktidar bilir ki, bu uygulamaya geri dönülmesi uygar dünyadan kopuş anlamına gelir. Biri çıkıp “ama ABD uyguluyor idamı” derse, ona “İyi de ABD’nin uygar olduğunu nereden çıkardın” diye sorarım. Sandığa indirgenmiş demokrasi baskı düzeni oluşturur, besler. Dikkatli olmak gerekir.
Tek adam yasal ama...
Erdoğan adım adım “karşıdevrim” sürecini planlarken, muhtemelen tüm küresel aktörlerin de desteğiyle, halkın hoşlanacağı söylemlere bir de sadaka anlayışını ekleyerek egemenliğini sağladı. “Türk Tipi Başkanlık” halkoylaması bu karşıdevrimi tamamlamak adına yasal zemini sağlamak için yapıldı. Artık yasaldır bu tuhaf sistem, ama meşru mudur?
Halk iradesiyle oluşan Meclis’in ne denetleme yetkisi var hükümetleri ne de bakanlara yüz yüze soru sorma olanağı! Üstelik halk adına görev yapan bakanlar, onlar tarafından seçilmiş değil! Parlak sözlerle, abartılı basın desteğiyle sandığa gidip, ne olduğunu bilmediği düzene oy veren yurttaşa sorumluluk yüklemek yanlıştır. Demokrasinin temel ilkesine uygun olmayan bir düzen oylanamaz. Ama oylandı ve sandıktan, şimdi çok daha iyi anlıyoruz ki, hayli kuşkulu sonuçla “tek adam” düzeni çıktı.
Ancak “yasal” olan, kısa sürede “meşruiyetini” yitirdi. Doğrusu sağlayamadı! Yerel seçimlerin güven oylamasına dönmesinin, sonucunun sanılandan öte anlam taşımasının nedeni budur. Türkiye gibi bir ülkeye, yüz yılı aşan demokrasi birikimi olan topluma bu düzen dar gelmiştir.
Zor ve riskli dönemeç
Erdoğan siyaset sahnesine yüzde yirmi beş civarında oyla çıktı. Ona bu koşulu sağlayan, tüm olumsuz koşullara karşın, toplumun demokratik bilinci ve siyasette yer alanların erdemli tutumlarıydı. Hep söyledim, “Bizim gibi ülkelerde doğru olan koalisyon yönetimidir, uzlaşıyı ve denetimi sağlar” diye. Oysa “çoğunlukçu demokrasi” tersini öngörür, Özal’ın bas bas bağırarak, “ABD tipi başkanlık” aramasının altında piyasacılığın önündeki tüm engelleri kaldırma arzusu vardı. Erdoğan daha sert İslamcı gelenekten geldiği için, hepten saray düzenine geçti.
Damatla, akrabayla, hanedan üyelerinin çevresinden eş dostla yönetilemeyecek kadar büyük bir ülkedir Türkiye. Herkesin sorumluluğunu bilmesi gerekir, takkeyi önüne alıp düşünme zamanı, yazık olur bunca yıllık “demokrasi” emeğine!
Sakın gaza gelmeyin!
Görünen o ki AKP (Yoksa Erdoğan mı demeliyim) yenilgiyi kabul etmeyecek. Elinde tek kozu var; “Buyurun yeniden sandığa gidelim” demek. Bu çağrıya kabadayı ağzıyla karşılık vermek yanlıştır. Kazanılmış seçimin, üstelik defalarca sayılarak, sağlamasını yapmanın anlamı yoktur. Şu ana dek başarıyla yaptığı gibi CHP halkın iradesini korumalı ve “demokrasi” vurgusunda ısrar etmelidir.
Dilediği zaman sandığı koymak, sonucu beğenmeyince yeniden koymak keyfiyetine bir kez boyun eğildi mi, bir daha önüne geçilemez!
Not: 14 Nisan Pazar İzmir Kitap Fuarı’nda olacağım. Saat 14.15’te söyleşi, ardından Doğan Kitap standında imza olacak, dostlarımı beklerim.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği