Orman da ferman da halkın olmalı
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

Orman da ferman da halkın olmalı

03.08.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Altına hücum için ormanın kalbine hançer saplanması; tarım arazilerine termik santral dayatılması; dünyanın en güzel göllerinden birinin betona açılması; deniz kıyısının mafyaya, deniz içinin midye, balık çiftliklerine teslim edilmesi… Liste uzayıp gider. Kaz Dağları’ndan başlar, Salda Gölü’ne uzanır. Özelliği nedir? Halkın ortak alanlarının zorla talana, paraya, özel çıkara açılmasıdır.
Niye bu haberler yeniden çoğaldı? Ve ikincisi, nasıl mücadele etmek gerek? Konumuz bu.
Kojin Karatani bir Japon düşünür; Dünya Tarihinin Yapısı adıyla dilimize kazandırılan kitabında, insanlık tarihi boyunca öne çıkan üç farklı ekonomik mübadele şeklinden söz ediyor. A tipi mübadeleyi karşılıklı dayanışma, yardımlaşma ve armağan kültürünün hâkim olmasıyla; B tipini, devletin ekonomi üstünde haraç/talan yöntemiyle giderek zorlayıcı güç haline gelmesiyle ve C tipini de kapitalist meta mübadelesi süreciyle ilişkilendiriyor. A tipine dayanışma ekonomisi, B tipine yağma/ haraç ekonomisi, C tipine de “liberal” piyasa ekonomisi diyelim kısaca.
Karatani’ye göre şartlar doğrultusunda biri mutlaka diğerlerinin önüne geçer. Deneyimlere bakıp akıl yürütelim biz de: Örneğin C tipi krize girince, aynı anda hem A tipini andıran/aşan, yani halkın kendi dayanışma ekonomisi inşasına dönük modeller; hem de B tipi, yani sermayenin otoriter devleti daha fazla göreve çağırdığı talancı ve haraççı ekonomi modeli öne çıkabilir. Mücadele giderek ikisi arasında, yani halkçı/dayanışmacı ekonomik deneyimlerle yağmacı ekonomi programı arasında gelişmeye yönelebilir. Bu sürecin sonunda ya halkçı modeller devletleşir (devletin genel programına taşınır) ya da devlet, talan ekonomisi ve haraç yoluyla sermaye adına zorlama vasfını pekiştirir.
Bizde şu anda yeni kâr alanları arayan sermaye kesimi yine B tipi ile ilişkide. Çünkü kriz var. Devleti hem sermayenin krizdeki zararlarını üstlenmesi ve emekçinin hak arayışını bastırması; hem de hepimizin ortak varlığı olan alanları, hizmetleri zorla özel çıkara, piyasa ilişkilerine açması için yeniden göreve çağırıyor. Bunu yapanların tercihine “sermaye devletçiliği” diyelim.
Bu arada, evet doğrudur, AKP devrinde B tipi hep etkendi; ama şimdiki krizde yeni sistemin otoriter destek ve olanaklarıyla giderek daha fazla yerleşiyor. Ve tek kişiye her şeyi fermanla tahsis etme yetkisi veren yeni sisteme kim ses çıkarmıyorsa, bilin ki bu modele, bu otoriterliğe mecburdur.

Kaz Dağları’ndan Salda’ya
İktidar niye bu programa yöneliyor? Yanıtı basit: Eldeki fabrikaları, tesisleri özelleştire özelleştire denizi bitirdiler; yerüstünde imar/inşaat rantı da durdu; şimdi bir de en büyük belediyelerin kaynaklarını yitirdiler. Öyleyse krizde ormana, kıyıya, tarlaya, bahçeye; eğitime, sağlığa, hepimizin ortaklıklarına daha çok yüklenmek zorundalar. Birlikte büyüdükleri sermaye gruplarının desteğini korumak için de buna mecburlar. Doğanın talanı da işte bu modelin içinde anlam kazanıyor.

Saptama böyle; mücadele de buna uygun olmalı
Krizde haraç ekonomisinin yükü zam ve vergilerle halkın sırtına iyice bindirilirken, yerli- yabancı fark etmez, sermayenin ve iktidar sahiplerinin B tipinin yağma kısmına itiraz edenlere karşı halkı kazanmak için bir stratejileri var. Özellikle çevre mücadelelerini halkın gözünden düşürmek için, “yatırım yapıyoruz, Türkiye’nin gelişmesini istemiyorlar. İş getireceğiz, bölgenin gençlerine istihdam sağlayacağız. Okulları, camileri yenileyeceğiz; buna karşı çıkıyorlar” diyorlar hemen. Hiç değişmez. Öyleyse çevreci mücadelelerin de bir stratejisi olmalı. B tipi haraç/talan ekonomisinin karşısına, A tipini güncelleyerek aşan yerel dayanışma modelleri, kooperatif deneyimleri; özel çıkara hizmet etmeyen, ortak varlıklarımızı koruyup geliştiren ekonomik başarı hikâyeleri de koymak zorundayız. Sadece “çevreyi koruma” programı, B tipini aşmaya yetmez.

Bugüne dek başarılı olan çevre mücadelelerine bir bakın; kazanan mücadelelerin çoğu çevre/doğa mücadelesi ile halkın ekmek mücadelesini birleştiren, bu ikisini ortak zeminde ilişkilendirebilen hareketlerin ürünü. Yerel bir çevre mücadelesini halkın ekmek mücadelesinin zararınaymış gibi gösterebildiğinde vahşi sermaye ve iktidar (özel çıkarcılar); çevre mücadelesinin halkın ekmek, yani geçim mücadelesinin parçası olduğunu kanıtladığında halkçı direnişler kazanıyor.
Kaz Dağları’ndan Salda Gölü’ne; Şirince ya da Munzur’dan Ünye-Fatsa maden sahasına uzanan geniş coğrafyada mücadeleleri birleştirecek zemin ve program ancak bu çerçeveden kurulur.

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021