İki adam rejimi
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

İki adam rejimi

17.08.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Her devlette ağırlık merkezleri ve bu ağırlık merkezlerinin işleyişini belirleyen ilkeler vardır. Gücün yoğunlaştığı yerlere ve gücün kullanılma şekline bakmak, rejimin yönünü anlamak açısından da faydalıdır.
Artık tartışılacak yanı yok: Bizde yeni sistemle birlikte devletin ağırlık merkezi Saray’a, yani cumhurbaşkanına kaydı. Yürütme tekliği adı altında, yasamanın ve yargının büyük oranda Saray’a bağımlı hale getirilişini 16 Nisan Anayasa Referandumu belirledi.
Uygulaması ise 24 Haziran 2018 seçimlerinden sonra başladı.
Diğer yandan 24 Haziran’dan beri Erdoğan, devleti Saray etrafında yeniden örgütler ve etki alanını anayasa değişikliklerindeki muğlak ifadelere ve denetimsizlik keyfiyetine dayanarak genişletirken, kendisi dışında tek bir yürütme organının etki alanını daha pekiştirdi.
Bildiniz: Başında damadı Berat Albayrak’ın bulunduğu Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın. Nasıl mı?
Erdoğan, göreve gelir gelmez bir kararnameyle ekonomi alanındaki bakanlıkların sayısını azalttı; yetkilerini ise büyük oranda tek çatıda topladı. Üstüne de Hazine Müsteşarlığı’nı kapattı. Böylece ekonomi bakanlıklarının birçok yetkisiyle birlikte Hazine’nin yetkilerini de yeni bakanlıkta, yani Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda birleştirdi. Özetle yeni sistemde öncelikle ekonomiyi doğrudan Saray’a bağlayan bir “süper bakanlık” yaratıldı. Başında da elbette Damat Albayrak vardı.

Ekonomiden güvenliğe
Ekonomideki bu güç yoğunlaşmasını Albayrak’ın güvenlik alanında da belirleyici hale gelmesini sağlayacak kararnameler izledi. Erdoğan, Temmuz 2018’de yayımladığı bir kararnameyle Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ı Yüksek Askeri Şûra üyesi yaptı. Böylece ülkenin borçlarından ve gelirlerinden sorumlu isim, askeri alanda komuta kademesini, terfi ve emeklilikleri belirleyebilecek bir etki gücünün de parçası yapıldı. Ekonomide elde ettiği olağanüstü belirleyicilik, güvenlik alanına da taşındı.
Aynı dönemde, Milli Güvenlik Kurulu’na üye olmasa bile davet üzerine bazı bakanların çağrılması da kararlaştırıldı. Kararlaştıran belli; sizce çağrılması düşünülen bakanlar arasında öne çıkan kim oldu? Bildiniz, yazmayayım.
Eylül ayına geldik. Elde kalan, borçlanmada teminat olsun diye tek havuzda toplanan varlıklarımızla bir Varlık Fonu oluşturulmuştu önceden. Erdoğan yayımladığı bir kararla kendisini Varlık Fonu başkanı, Albayrak’ı da başkan vekili olarak atadı. Yani fiili başkan olarak ve olağanüstü yetkilerle donatarak.
Aylardan ekim oldu; yine bir Cumhurbaşkanı kararnamesi yayımlandı. Savunma Sanayii Başkanlığı’nın yapısı değiştirildi; Savunma Sanayii İcra Komitesi üyeliğine bilin bakalım hangi bakanlık, yani hangi bakanın ismi eklendi? Bildiniz, yine yazmıyorum.
Son örneği, 7 Ağustos tarihli yeni CB kararnamesi. Hazine’nin yerli ya da yabancı şirketlere ortak yapılabilmesi için yetkilendirilmesini düzenliyor ilgili kararname. Hazine ve Maliye Bakanlığı iç örgütlenmesinde de önemli değişiklikler yapıyor. Birçok açıdan Albayrak’ın yetkileri bir adım daha genişletiliyor. Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması süreciyle de birleşiyor bu yeni güç merkezileşmesi olgusu.
Özetle yeni sistem Erdoğan’ı, Erdoğan ise Albayrak’ı güçlendiriyor. Güç merkezileşmesi, asil ve vekil olarak, hiyerarşik açıdan iki kişide yoğunlaşıyor. Bu tekelleşmiş etki kapasitesi, askeri terfilerden savunma endüstrisinin yönüne, halkın kamusal kaynaklarının nasıl kullanılacağından salınacak yeni vergilere kadar uzanan alanda, geride kalan tüm bakanlık ve kurumları silikleştirerek yayılıyor, bir aile etrafında devletleşiyor.
Erdoğan, Albayrak’ın devletteki etki sahasını kararnamelerle genişletiyor. Kararnameler kanun yerine geçiyor; ama kanunların her maddesinin gerekçesi yayımlanırken, kararnamelerin gerekçeli açıklamaları yok. Bu nedenle Damat Berat Bey’in hangi gerekçelerle devlette bu kadar farklı alanda bu kadar geniş etki ve yetki alanına sahip kılındığını öğrenmemiz de mümkün olmuyor.
Öyleyse bu aşamadaki en anlamlı soru şu: Bu bakanlığa başka bir isim atanmış olsa, aynı yetki genişletme kararnameleri yine bu şekilde arka arkaya çıkar mıydı? Vereceğiniz yanıt, Türkiye’de devletin tüzel, hukuksal bir kişilik olmaktan daha da uzaklaşıp uzaklaşmadığı yönündeki sorunun da yanıtı olacaktır.
Ekmeğimizi, aşımızı, işimizi ilgilendiren kararlar milletin mi yoksa bir ailenin mi tekelinde olmalı? Bir asır sonra geleceğimizi ise yine bu soruya vereceğimiz yanıt belirleyecektir.

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021