Müdafaa-i Vatan, Müdafaa-i Hukuk
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

Müdafaa-i Vatan, Müdafaa-i Hukuk

04.09.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Alman hukuk teorisyeni Carl Schmitt’in eserlerinden biridir “The Nomos of the Earth”, yani Yeryüzünün Kanunu. Dilimize çevrilmedi; tez zamanda çevrilmesini dileyelim.
Oradaki anahtar kavramı nomos’tur; bizdeki namus kelimesiyle de akraba. Antik anlamı yasadır; ama Schmitt daha çok bir “kurucu yasa eylemi”nden söz eder. Schmitt’e göre her sosyal, hukuksal ya da siyasal düzen, önce bir toprak parçasını ele geçirir ve kendisini, kurallarını, istisnalarını orada inşa eder. Bu yüzden de toprağa el koyuş, kurucu yasal sürecin en önemli aşamasıdır.
Agamben daha sonra bu kavramı alır ve toplama kamplarının kazandığı anlama uygular. Kamplar, etrafı çevrili, hukuku ele geçirilmiş bir toprak parçasıdır. Asıl mesele, bu istisnai gibi görülen, göz yumulan, “bize değil ya” diye umursanmayan kamp alanındaki kuralların giderek yeni rejimin kurucu yasal eylemine, yani nomos’una dönüşmesidir. Agamben, Kutsal İnsan adlı yapıtında bunu, “Burada öncelikle hukuksal düzenin içine çekilen şey, tam da istisna durumunun kendisidir” sözleriyle açıklar. Özetle, oluşum halindeki her düzen önce bir toprak parçasını ele geçirip orada istisnai nomos’unu, kurucu hukukunu uygular; ardından da bunu adım adım istisnadan kurala, o sınırlı toprak parçasından bütün ülkeye yayar.
Gelelim bize. Bizde eski rejimin tasfiyesi sürecinde AKP-Gülenciler ittifakının kurucu kamp alanı, “nomos”u Silivri Kampusu’ydu. Cezaevi kampusu içine yerleştirilen “özel yetkili” mahkemelerle yeni bir istisna alanı yaratıldı, her türlü hukuksuzluk ve kumpas “derin devletle mücadele ediliyor, o kadar olacak” mantığıyla aklandı önce. Yeni rejimin inşası sürecindeki “kurucu yasal eylem”i, yani nomos’u açık eden en önemli alan ise, Atatürk’ün hepimize mirası olan Orman Çiftliği’nin arazisine adım adım el konulmasıyla, yargı kararlarının hiçe sayılmasıyla inşa edilen Saray oldu. Saray’ın inşa süreci, bir toprak parçasının ele geçirilmesi ve orada hukukun istisna kılınması ile el ele yürüdü. İstisna gibi görülen bu alanın inşası sürecindeki hukuksuzluklar, daha sonra 16 Nisan referandumuyla ve ardından ilan edilen Olağanüstü Hal ile ve OHAL tedbirlerinin, yetkilerinin Saray’da tekelleşmesiyle yeni rejime dönüştü. Mimarlar Odası Ankara Şubesi yöneticileri, başta Tezcan Karakuş Candan olmak üzere, sürecin başından itibaren bu risklere dikkat çekti; mücadelelerini Kaçak Saray başlıktı kitapta topladı. Okunmalı.
Mesela İdare Mahkemesi 2014’te durdurma kararı verdiğinde, Erdoğan’ın yanıtı şöyle olmuştu: “Güçleri yetiyorsa yıksınlar. Yürütmeyi durdular, bu binayı durduramayacaklar.” Öyle de oldu. İmar planları sürekli değiştirildi, Atatürk Orman Çiftliği arazisi adım adım Saray’a katıldı, yargı kararları ya tanınmadı ya da sonradan kitabına uyduruldu. Yeni rejim mekânda böyle örgütlendi; bir istisnai alan yaratarak. Ve sonra bu istisnayı ülkeye yaydı, kurala çevirdi.

Saray’da açılış
Niye anlattım bunları? Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, arkasındaki büyük savunma desteğini yitirmiş halde Saray’a gitti, yargı yılı açılışında konuştu. Çok da eleştirildi; açılışın Saray’da yapılmasındaki tek sorun, kuvvetler ayrılığına aykırılık olarak sunuldu. Doğrudur; ancak eksik: Saray, hepimize ait olan Ata mirası bir çiftlik alanını ele geçirip adım adım genişleyerek bir “istisna hukuku” ile inşa edildi; bu istisna hukuku daha sonra ülkeye yayıldı. Yani yeni rejimin hukuk karşısında kendi istisnalarını, hukuksuzluklarını yaratarak oluşturulmuş kurucu mekânı, “nomos”u Saray oldu. Asıl garabet, hukuksuzluklara çözüm için bu kurucu mekânda ve bu kurucu mekândan çare beklemektir.
Bu işin bir yanı. Diğer yanıysa Feyzioğlu’nun konuşmasında geçen bir cümle: “Bizim için vatan söz konusuysa gerisi teferruattır. İşte biz bugün bunun için buradayız.” Teferruat olarak görülebilecek şeyler arasında hukuk da var mı? Saray’a gelmeyi reddeden binlerce avukatın temsilcisi barolar için vatan önemsiz mi yani? Vatanı önemsemenin ölçüsü Saray’a gitmek midir bu durumda?
Bakınız, bugün 4 Eylül. Milli Mücadele’nin Sivas Kongresi atılımı tam 100 yıl önce bugün başladı. Ülkenin dört bir yanından gelen ve kurtuluşu Saray yerine milletin kendi azim ve kararına dayalı kongre örgütlenmelerinde bulan öncüler bu kongrede önemli bir karar aldı: Anadolu’da ve Rumeli’de “vatan savunması” için örgütlenmiş cemiyetleri tek çatı altında toplama kararı. Neydi o cemiyetlerin adı: Müdafaa-i Hukuk, yani hukuku savunma cemiyetleri. 100. yılında yeniden hatırlatmak daha anlamlı. Vatan savunması hakkın, hukukun savunulmasıyla gerçekleşir. Yöntemi budur ve bu iki görev çelişmez. 100 yıllık reçetemiz böyle söylüyor.

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021