‘Devlet Dersinde Öldürülen Çocuklar İçin’ Ağıt...

23 Aralık 2014 Salı

Yeni bir yıla girmemize az kaldı. Koca bir yıl içinde çocukları devlet dersinde öldürülen analar yüreklerinde inanılmaz acılarla o mahkemeden bu mahkemeye koştular. O meydandan o meydana yürüdüler, ama ne yazık ki adalet utanç içinde onların bu yürüyüşlerini izledi. Sustu. Ben onların önünde saygıyla eğiliyorum ve sadece ağlayan yüreğimi onlara sunuyorum:
Anacığım, bilirim yüreğin yanar, tarlada mısın, kardeşlerime yemek mi hazırlıyorsun ya da fotoğrafıma bakıp başımı okşadığın günlerin haylaz oğlunu mu düşünüyorsun, o zaman acını dindirmek için bir su kenarına git ve bana seslen, ben su olup gelirim yanına, ellerin suyu okşar ve birlikte en güzel günlerin hayalini kurarız. Anacığım su, acını dindirir ve beni sana getirir... Bir su başına git anacığım.
Kız kardeşlerim, nasıl da güzelsiniz, sakın ola ki hayata küsmeyin onu öyle doyasıya yaşayın ki, çevreniz şenlik sesleriyle dolsun, şenlik bulaşıcıdır ve bir yeryüzü çocuğudur, onu çoğaltın. Boynunuzda sade bir madalyonda benim gülümseyen bir fotoğrafım olsun, bir gün âşık olduğunuzda, sevdiğinize bir sır verir gibi madalyondaki fotoğrafı gösterin ve birlikte benim için bir kadeh şarap için. Aşk ve hayat için.
Babacığım, hep gizli gizli ağladın, seni gördüm, adımı binlerce kez yineledin ve gözyaşların bir ipek sessizliğinde yol oldu. Ağabeylerim, arkadaşlarım, dostlarım sana emanet. Onlar nasihatı sevmezler, bilirsin ama senin bilgeliğin onların yolunu açar, acıya dayanmalarını sağlar ve yeniden hayatı, sevmelerini kolaylaştırır. Onlardan bilgeliğini esirgeme, yüreklerine kin bulaşmasın, yeniden türkülerini söyleyebilsinler.
Ben her yerdeyim. Bunu bilmenizi isterim. Geçenlerde, uçsuz bucaksız bir vadide
koyunlarını otlatan 13 yaşında bir çobana rastladım. Koyunları köpeğine emanet etmiş ders çalışıyordu, sonra defterinin bir sayfası açıldı, bir de baktım, benim fotoğrafım, sayfaya yapıştırmış, altında el yazısıyla yazılmış bir slogan: “Her yer Gezi!” Ona bir selam vermek isterdim, ama ölüler selam veremezler, ben de yel olup usulca sırtını okşadım, gülümsedi.
Yolum bu kez bir triko atölyesine düştü. Triko atölyesinde gencecik on kadın işçi çalışıyordu, birden ezan sesi atölyeyi doldurdu, o zaman kadınlardan biri kalktı, çantasından çerçevelenmiş bir fotoğraf çıkardı; fotoğraf Ali’nin cenazesinde çekilmiş ağlayan analarımızın fotoğrafıydı, hepsi fotoğrafın başında toplandı ve sessizce dua etmeye başladılar. Ben usulca oradan ayrıldım. Onları dualarıyla baş başa bıraktım.
Birden canım öylesine bir türkü çağırıp semah yapmak istedi ki, anlatamam. Dualarınız için sağ olun.
Dostlarım, denizi ne kadar çok sevdiğimi bilirsiniz. Bu kez denizlere doğru yürüdüm. Bir sahil kasabasında, bir motorlu teknenin yanında durdum. Teknenin arka yüzünde kocaman bir bez asılıydı, bezin üstündeki yazıları okumaya başladım ve kahkahalarla güldüm. Bezin üstünde şunlar yazılıydı: “Gezi eyleminde bulunanlara yüzde 50 indirim. Cop yiyenlere bedava. Çarşı Grubu’na bedava. Direnişte insanlara yardım eden doktorlara bedava.”
Gidin çoluk çocuk teknelere binin ve her denize atlayışınızda adlarımızı haykırın, deniz onları çok uzaklara, hiç bilmediğimiz coğrafyalara götürür ve bir gün o çok uzaklardan sesler gelir ve hepsi de aynı sihirli sözcüğü haykırır: “Özgürlük!”
Bir ofisteyim, şaşkınlık içinde etrafıma bakıyorum, ofisin duvarları Gezi sloganlarıyla dolu. Tek boş yer yok ve tam ortada Abdullah’ın, Ethem’in, Zeynep’in, Mehmet’in ve benim fotoğraflarım, altında bir yazı: “Gezi ölümlerini unutma!” Yurdumun bütün ofisleri Gezi olmuş, bilenler bilmeyenlere anlatsın!
Anacığım gördün mü bak, ne kadar çok oğlun, ne kadar çok kızın olmuş. Dağlardan, ovalardan, denizlerden, dört bir tarafı kapalı ofislerden her gün sana selam söylüyorlar. Anacığım bir oğul yitirdin, bin oğlun, bin kızın oldu... Anacığım bereket tanrıçası Kibele seni selamlıyor. Bereketin oğulları ve kızları adına.
Not: Bu ağıdı ilk kez 14 Temmuz 2013 yılında yazdım. “Devlet dersinde öldürülen çocukları” bir kez daha anıp, bu muhteşem dizeleri bizim muhalif edebiyatımıza armağan eden Ece Ayhan’ı da saygıyla selamlamak isterim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları