Yunanistan ve AB gemisi

01 Temmuz 2015 Çarşamba

Yunanistan meselesini ancak “kırk katır kırk satır” tabiriyle özetleyebiliriz. Hem Atina hem de AB açısından...
Yunan halkının büyük umutlarla iktidara getirdiği SYRİZA geçen hafta “Kurumlarla” (ABIMF) müzakere masasından rest çekerek kalktı. Yunanistan’ı yolsuzluklar ve yapısal ekonomik sorunlarıyla devralmışlardı. Borçların bir kısmının silinmesi, büyümeye endeksli borç ödemesi, sosyal harcamalarla ekonominin canlandırılması hedefiyle başladılar. Aslında tıpkı Fransa’da iktidardaki Sosyalistler gibi kemer sıkma politikalarıyla yapısal sorunların çözülemeyeceğine vurgu yaptılar. Aylarca geri adım atıp ülkedeki insani felaketi katlayan kesinti paketlerine karşı aldıkları tedbirleri ve seçim vaatlerini tersine çevirmek noktasına getirildiler.
Nihai aşamada ABIMF’nin ‘acı şurubunu’ ahaliye kendi eliyle içirtmek istemediler. Şimdi 5 Temmuz’daki referandumda Yunanlılar acı şurubu içip içmemeye kendileri karar verecekler. Her iki durumda da uzun yıllar bünyeleri zorlanacak, orası kesin.

***

Yunanistan krizine; insani kriz, genç nüfusta yüzde 60’ı aşmış işsizlik, yüzde 30 erimiş ücretler, yoksullar ve evsizlerden değil; rakamlardan bakarsınız işiniz kolay. Doğru, Yunan halkı AB projesiyle adeta “havadan zenginleşti”, üretmeden har vurup harman savurdu. Sağcı hükümetler Avro bölgesine girebilmek için hesapları katakulliye getirdi.
AB şimdi “Yediler, içtiler, battılar ses etmedik, borçları müzakere ettik, bir kısmını sildik, yine memnun edemedik. Koca AB’ye rest çektiler. Öyleyse varsın Grexit(Yunanlıların çıkışı)” deyip geçebilir. Avrupa’nın muktedirleri ve büyük sermayesinin bir kısmı zaten diyor. Bir kısmı da Yunan halkından ricacı. Zira aslında kurdukları neoliberal çatıyı sallayan bu kriz, projelerine de büyük hasar veriyor. Referandumu “Avrupa’ya ‘evet’ yahut ‘hayır’a” çevirmeleri bu yüzden.

***

Diğer yandan biliyoruz ki AB büyük sermayesi çoktan işini sağlama aldı. 2011’den beri bir sürü tedbir alındı. Kurtarma fonu ve bir nevi bankacılık birliği sayesinde Yunanistan’ın maliyeti azaltıldı. Yunanistan’a sunulan borçların çoğu ile özel sektör borçları çözüldü. Artık borcun yüzde 70’i kamuya ait. Yani tehdit minimalize edildi. “Grexit” restini rahatlıkla çekebiliyorlar. Aslında Yunanlıların tüm borçlarının üstüne su da içebilirler. Ama aynı taleplerde bulunacak İspanya, Portekiz ve İrlanda’nın içemezler. Bu yüzden elbette “Grexit” Yunan halkı için büyük bir risk.

***

Peki bu olup bitenlerin AB projesine siyasi ve psikolojik maliyetleri? Diyelim Grexit oldu, birliğin diğer ‘hastaları’ İspanya, Portekiz ve İrlanda güllük gülistanlık mı olacak? İspanya’da güç kazanan kurumsallık karşıtı sol taban hareketi Podemos ile sağcı muadili Ciudadanos’dan tutun da İtalya’dan Fransa ve Almanya’ya AB kuşkucusu ve aşırı sağ hareketlere ne demeli?
AB’nin büyük güçleri ve Avrupa sermayesi özetle kendilerine tehdit gördükleri SYRİZA’ya “Ya taleplerimizi kabul et ve iktidardan düş ya da kabul etme krizle iktidardan düş...” resti çektiler. Bu sol tehdidi savuşturabilirler de... Ama aşırılıklardan arındırılmış ve sosyal adalete dayalı bir Avrupa fikri üzerinden finans kapitali ehlileştirme mücadelesini kolay kolay bitiremezler.

***

SYRİZA, Grexit’le tümüyle radikal kararlar alıp Rusya ve Çin’e yakınlaşarak alternatif bir sistem arayışına gidebilir yahut bir süre daha AB içinde AB’ye direnerek yola devam eder... Peki ya neoliberal çatı altında AB projesinde asayişin berkemal olacağının garantisi? Her halükârda Avro bölgesinin krizlerle karşılaşılan ekonomiler için çok büyük bir handikap olduğu Yunanistan krizinde görüldü.
Kıssadan hisse Yunanistan batarsa AB gemisi de yan yatar…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları