Türkiye’nin koronavirüs mücadelesi
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Türkiye’nin koronavirüs mücadelesi

21.03.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Op. Dr. Fikret ŞAHİN

CHP Balıkesir Milletvekili

ESKİ Balıkesir Tabip Odası Başkanı

31 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Wuhan şehrinde etiyolojisi (sebebi) bilinmeyen pnömoni (zatürree) olarak başlayan koronavirüs enfeksiyonu hızla yayılarak son 100 yılda görülen en büyük bulaşıcı hastalık salgını haline geldi. 

Bu derece yaygın, pandemi (tüm dünyada görülen) halindeki salgınını en son 1918-1920 yıllarında Birinci Dünya Savaşı sonrası başlayan “İspanyol gribinde” görmüştük. Adı her ne kadar “İspanyol gribi” olsa da bu salgında Çin’den başlamış ve tüm dünyaya yayılarak en az 40 milyon insanın ölümüne neden olmuştu. Dünya Sağlık Örgütü, koronavirüs salgınını 30 Mart 2020 tarihinde “Küresel Acil Durum”, 11 Mart 2020 tarihinde “Pandemi” olarak ilan etti.

Vaka sayısı tüm dünyada 200 bini aştı. 2020 yılının ilk 2 ayında (ocak-şubat) salgının odak noktası Çin iken, mart ayında salgının odak noktası Avrupa kıtasına kaydı. Mart ayında, Çin’deki vaka sayıları her geçen gün azalırken Avrupa’da özellikle İtalya başta olmak üzere İspanya, Fransa ve Almanya’da hasta sayısı giderek arttı. Hatta İtalya’da koronavirüs salgını nedeniyle yaşamını kaybedenlerin sayısı Çin’i geçti.

Çin’de azalıyor

20 Mart 2020 tarihinde Çin’de toplam koronavirüs vaka sayısı 81 bin 235’di. Bu vakaların 70 bin 547’i (yüzde 87) hastalığı geçirmiş ve iyileşmişken 3 bin 250 kişi (yüzde 3.9) hastalık nedeniyle yaşamını yitirdi, kalan yüzde 9’luk hasta da halen tedavi olmakta. 

Öyle görülüyor ki Çin, salgını atlatmak üzere ama İtalya ve Avrupa genelinde durum daha da ağırlaşarak devam etmekte. İtalya’da 20 Mart 2020 tarihinde tespit edilen vaka 35 bin 713, iyileşenlerin sayısı 2 bin 941 iken hayatını kaybedenlerin sayısı 2 bin 978’i buldu. Pek çok hastanın da tedavisi halen devam etmekte ve salgının İtalya’da nasıl seyir izleyeceğini tam olarak bugünden kestirmek mümkün değil. 

Salgın Çin’de iki ayda sonlanmaya yaklaştı, ilk bir ayda yükselme eğiliminde olan salgın, ikinci ay düz bir seyir izlemiş ve ikinci ay sonrası giderek azalma eğilimine girmiştir. Eldeki veriler bize İtalya’nın salgını daha ağır geçireceğini gösteriyor. Çin ve İtalya arasındaki farklılığı bilim insanları şöyle açıklamakta: İtalya nüfusunun Çin’e göre daha yaşlı olması ve ileri yaşla birlikte predispozan faktörlerin (diabet, KOAH, kalp hastalıkları...) fazla olması ve İtalya’nın salgının ciddiyetini geç anlaması, tablonun bu kadar ağır seyretmesine neden olmuştur.

Türkiye’de ilk koronavirüs vakası 11 Mart 2020 tarihinde tespit edildi ve duyuruldu. Böylece koronavirüs salgını Çin’de ilk tespit edildiği tarihten 70 gün sonra ülkemize gelmiş oldu.

Acil eylem planı

Türkiye’de salgının yönetim aşamalarını 3 basamakta değerlendirmemiz mümkündür:

1. basamak, salgının Türkiye’ye gelmesini engellemekti. Bunu dünyanın pek çok ülkesi gibi başaramadık ve gecikmeli olsa da koronavirüs ülkemize ulaştı.

2. basamak, salgının ülkemizde mümkün olduğunca yayılımını engellemek ve yavaşlatmaktı. Umreden gelen risk grubundaki kişilerin izolasyona alınmadan toplum içine yaşamalarına izin verilmesiyle bu basamakta da hastalığın yayılımına engel olunamadı ve hastalık sayısı artmaya başladı. Umreden gelen vatandaşlarında tıpkı Çin’den tahliye edilenler gibi 14 günlük izolasyon ve takip sonrası evlerine gitmelerine izin verilmeliydi. Umreden gelen yaklaşık 20 bin kişinin sadece 5 bin civarı yurtlarda gözetime alınmış, 15 bin kişi izolasyona tabi tutulmamıştır.

Her ne kadar yapılan test sayısı oldukça kısıtlı kalsa da Türkiye’de vaka sayısı her geçen gün katlanarak artmaktadır. 20 Mart 2020 tarihi itibarıyla tanı konulan kişi sayısı 359, kaybettiğimiz kişi sayısı 4’e ulaşmıştır. Ülkemizde salgının seyrinin son günlerde hızlı artmasıyla, Çin’den ziyade İtalya örneğine benzeme yolunda ilerlemektedir.

3. basamak, tanı konmuş hastaların toplumdan izolasyonu ve tedavilerinin yapılmasıdır. Ülkemizde şu ana kadar yapılan test sayısın az olması nedeniyle tanı konmamış fakat virüsü taşıyan ve bulaştıran hastaların daha da fazla olduğu gerçeğini kabul etmek durumundayız.

Bu nedenle test sayısının en kısa sürede artırılarak koronavirüs yönünden toplum taraması yapılması hayati önem taşımaktadır. Koronavirüs taşıyan hastaların en kısa sürede tespit edilerek sağlıklı kişilerden izole edilmesi sağlandığı takdirde, hastalığın yayılımının yavaşlatılması ve yok edilmesi mümkündür.

Güney Kore’nin salgını en az hasarla atlatmasının altında yatan neden, yaptığı test sayısının fazlalığı ve hastalıklı bireyleri kısa sürede tespit ederek izolasyona tabi tutmasıdır. Türkiye olarak artık salgının 3. basamağına geçmiş durumdayız yani salgının yayılımını yeterince kontrol edemedik ve hastaların tedavi aşamasına geçtik.

Bu aşamada bir taraftan hastalığın daha fazla yayılmaması için sosyal uzaklaşma, mümkün olduğunca evde kalma, el ve solunum hijyeni sağlanırken diğer taraftan ileride sağlık kuruluşlarına başvuracak hasta sayılarının artacağı düşünülerek acil eylem planı hazırlanmalıdır.

İlk 1 aylık süreç 

Bu salgın aynı zamanda ülkelerin sağlık altyapı kapasitelerini de test etmektedir. Sağlık hizmetleri kapasitesinin üzerinde vaka olduğu takdirde telafisi mümkün olmayan mağduriyetler yaşanması kaçınılmazdır. O nedenle, salgının ilk 1 aylık sürecinde kontrol altına alınma çabalarına toplumun tüm kesimlerinin tavizsiz şekilde katkı vermesi hayati önemdedir. Bu başarılamadığı takdirde İtalya’da olduğu gibi sağlık sisteminin kapasitesinin üstünde vaka patlamasıyla karşılaşılabilir.

Bu pencereden baktığımızda, hastanelerimiz zaman kaybedilmeden aşırı hasta başvurusu öngörüsüne göre hazırlanmalıdır. Öncelikle aciliyet gerektirmeyen elektif operasyonlar ve poliklinik muayeneleri ertelenme, gerekli durumlarda hastaların ilk olarak aile hekimlerine başvurmaları tavsiye edilmelidir. Ayrıca Koronavirüs hastası olduğundan şüphelenilen hastalarla, kronik hastalığı nedeniyle acil sağlık hizmetine ihtiyacı olan hastaların bulundukları illerde başvuracakları hastaneler ayrılmalı ve bir an önce duyurulmalıdır. Bu sayede toplumdaki riskli gruplarla koronavirüs enfeksiyonu olan grupların aynı hastanede karşılaşmaları engellenmiş ve salgına yakalanma olasılıkları minimalize edilmiş olur. 

İtalya’da sağlık hizmetleri sunumundaki aksaklıkları yaşamamak için bir an önce hastanelerin yoğun bakım kapasiteleri artırılmalı ve burada hizmet verecek personele şimdiden eğitim verilmelidir. Belki yeri gelecek tüm hekimler branşı ne olursa olsun yoğun bakım hekimi gibi görev yapmak zorunda kalabileceklerdir. 

Halen ülkemizde 25 bin 466 erişkin yoğun bakım yatağı bulunmakta, bunun 13 bin 211’i ileri düzeydedir yani ventilasyon (solunum destek cihazına) sahiptir. Bu yoğun bakım kapasitesinin bir bölümü, yoğun bakım servislerinde tedavileri devam eden hastalar tarafından kullanıldığını düşünürsek salgın için kullanabileceğimiz yoğun bakım kapasitemiz daha da azalmaktadır. O nedenle zaman kaybedilmeden hastanelerin uygun bölümleri yoğun bakım ünitelerine çevrilmeli ve solunum destek cihazı sayımız arttırılmalıdır. Yoğun bakımda kullanılacak muhtemel ilaçlar ve tıbbi malzemelerde bugünden stoklanmalıdır.

Türk hekimlerine emanetiz

Diğer önemli bir husus sağlık personelinin ihtiyacı olan maske, tulum, önlük, eldiven, gözlük, yüz siperliği ve el dezenfektanları gibi koruyucu malzemelerin temin edilmesi ve stoklanmasıdır. Ayrıca ileri günlerde çok uzun süre, ağır şartlarda çalışmak zorunda kalacak sağlık personellerinin dinlendirilmesi ve acil çalışma koşullarının planlanması gerekmektedir.

Topyekûn mücadele verilmesi gereken bu zorlu süreçte her kesim bu mücadeleye dahil edilmeli herkesin desteği alınmalıdır. Bu bağlamda bakanlığın dediği gibi “sorun küresel mücadele ulusal” ise ki öyle, o zaman başta Türk Tabipleri Birliği olmak üzere tüm sağlık meslek örgütleri bu mücadeleye dahil edilmeli onların da desteği istenmelidir.

Hekimler başta olmak üzere tüm sağlık çalışanları, ülkemizin yaşadığı bu zor günlerde özveriyle çalışmaya her zamanki gibi hazırdır.

Ülkemizin kurucusu bu günleri görerek “Beni Türk hekimlerine emanet edin” demiştir. Bizler de şimdi, kendimizi Türk hekimlerine emanet ediyoruz.

Sağlıklı günlerde görüşmek dileğiyle... 

Yazarın Son Yazıları

İBB davasında yargılama süresi - Hikmet Sami Türk

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki yolsuzluk iddianamesiyle İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12.12.2025’te başlayan ve ilk duruşmasının 9 Mart 2026 günü yapılmasına karar verilen davada hedeflenen yargılama süresi, mahkeme tarafından en çok 12 yıl 6 ay olarak belirlendi.

Devamını Oku
24.12.2025
Menemen Devrim Şehitleri Anıtı ve Cumhuriyet -

Yunus Nadi: “Kubilay timsalini taziz için ne yapsak yerinde olacağına şüphe yoktur.

Devamını Oku
23.12.2025
Kubilay olayının anlattıkları - Osman Selim Kocahanoğlu

23 Aralık 1930 salı günü, Menemen’de insanlık tarihi- nin en hunhar cinayetlerinden bi- ri işlendi.

Devamını Oku
23.12.2025
Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025