Kazanlar çoktan kaynadı: Pekmez zamanı
Attilâ İlhan “Topraktan sağdığımız pekmez güneşin başını döndürür” dizesiyle açılışını yaptığı Memleket Havaları’nı Erzincan’da yazmıştı. Şiirde “Mustafa Kemal’in sofrası”na çağrı yaparak “Soframda şenlik olsun içim açılsın” demişti.
Soframızda 4 bin yıllık tat: Kimyon
Kimyon 4 bin yıl öncesinden, Anadolu’nun tarihi pazar yeri Kültepe’deki kazılardan günümüze ulaşan çiviyazılı tabletlerde “kamunu” diye anılıyor. Miken uygarlığının sarayında kullanılmış.
Lozan Antlaşması ve şeftali
İsmet İnönü, Lozan’da delegelere bir davet vermişti. Yemek listesi de şöyleydi: “Edirne şeftalisi, minik kestane şekerleri, Nice’ten meyve sepeti, moka kahvesi.”
La Fontaine ve peynir
Tarihi hayvanların evcilleşmesine dayanan peynirin anavatanı uzun yıllar tartışıldı. James Mellaart ilk kez “Çatalhöyük’te, yağ, peynir, yoğurt ve mayalı ekmek üretilebiliyordu” dediği zaman kendisine çok az kişi inanmıştı.
Yoğurdun en güzel eşlikçisi
Nâzım Hikmet, Mehmet Reşat, Mehmet Akif, Sula Bozis, Aka Gündüz, Oktay Rifat, Aydın Boysan ve Metin Eloğlu’nun eserlerinde kendine yer bulan; yaz ve bahar aylarının sevilen lezzeti cacık...
Usulca yok olan gelenek: Bayram likörü
Bayram ziyaretlerinin artık unutulmaya başlayan likör ikramlarını anımsayan var mı? İnce boyunlu bir şişe ile minik kadehler o yılların değerli eşyaları arasındaydı.
Patatesin yolu: Latin Amerika’dan çıkıp tüm dünyaya ulaştı
Vecdi Seviğ, Latin Amerika'dan çıkıp tüm dünyaya ulaşan patatesin yolculuğunu Cumhuriyet Pazar'a yazdı.
Sonbahat lezzeti: Kavun... Aşk şiirlerinde bile var
Nâzım Hikmet, “Her günüm mis gibi kokan bir kavun dilimi/senin sayende.” dizelerini yazdığında 1960 yılının Ağustos ayının son günleriydi. O, bu güzelim sonbahar lezzetinin kokusuna olan tutkusunu da “kavunda ıtrı severim” diyerek yıllar önce anlatmıştı