Kurtuluş Savaşı yılları... Avrupa’da ticaret yapan genç bir Türk işadamı Macaristan’da genç bir hanımla tanışıyor. Ona evlenme teklif edip evleniyorlar ve bir kızı oluyor (1921). Adını Nermin koyuyorlar. Küçük Nermin 5 yaşına gelinceye dek İzmirli genç adam ailesine konuyu bir türlü açamıyor. Baba bir gün cesaretini toplayıp yaşlı babasına, minik kızının resmini gösteriyor: “Baba bak, bu senin Avrupa’daki torunun!”
***
Sonrası mı?
Sonrası Türkçeyi 14 yaşından sonra öğrenen bir Cumhuriyet kızının olağanüstü yaşamöyküsü. İzmirli babanın en büyük dileği Macaristan’da büyüyen kızının Türkçe öğrenmesi. Ama Macaristan’a bir daha dönemez, kızını göremeden hastalanır ve ölür. Anne ve aile geçim sıkıntısına düşer. 14 yaşına basan Nermin de Macaristan’daki öğrenimini sürdüremez.
Gazetelerden okuduğuna göre Mustafa Kemal’in ülkesinde eğitim parasızdır.
Nermin biraz da baba özleminden baba yurduna gitmeye karar verir. Annesine haber vermeden Türk Büyükelçiliği’ne başvurur. Kimlğini gösterir çıkarılan ay yıldızlı pasaportla birlikte eline durumunu açıklayan bir de Türkçe mektup verirler. Derdini anlatamadığında bu mektubu gösterecektir.
Annesi olayı öğrendiğinde kızına hak verir ve üçüncü mevki bir tren kompartımanında tahta sıralar üzerinde uzun bir yolculuk başlar. Tren Türkiye topraklarına girdiğinde gümrük memurları Türk pasaportlu ama Türkçe bilmeyen kızın durumunu anlamakta güçlük çekerler ama büyükelçiliğin mektubu imdada yetişir.
***
Tüm bir Cumhuriyet tarihini içeren Nermin’in öyküsü uzun.
Bir yandan Almanca dersler verirken bir yandan da Türkçe öğrenir.
Cumhuriyetin parasız sağladığı ücretsiz eğitim olanaklarından yararlanır.
İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirir.
Gazetecilik yapar. Türkçenin arkasından İngilizce ve Fransızca da öğrenir. Siyasal bilgiler fakültesinde asistan olur.
Çağdaş siyasetin Türkiye’ye girmesine makaleleleri ve konferasnları ile büyük katkılar yapar. Gün olur Türkçesi bozuk denerek öğretim üyeliğinden atılmasını isteyenler çıkar. Ama o bitmez bir enerji ile gençlere bir şeyler verme isteğini yitirmez.
Sonunda Profesör Nermin Abadan Unat olur.
Kimi profesör, kimi büyükelçi, kimi bakan, başbakan ve gazeteci olan binlerce öğrenci yetiştirir. Kahpece öldürülen Cumhuriyet yazarı Ahmet Taner Kışlalı, Mülkiye’deki hocasının şu sözlerini aktarır:
“Ben yurdumu ve ulusumu kendi irademle seçtim! Mustafa Kemal olmasaydı, belki ben de olmazdım. Niçin Kemalist ve milliyetçi olduğum artık anlaşılacaktır!”
Öğrencisi İlber Ortaylı da özellikle Türkiye’den yaka silken tiplere, Nermin Hoca’nın “Kum Saatini İzlerken” adlı hayat hikâyesini okumalarını ve onun “Hepiniz Türklüğün içine doğdunuz, ben ise Türklüğü seçtim” sözlerini hatırlatıyor. Nermin Hoca yaşı 90’a gelinceye dek aktif mi aktif. 80’inde bile Boğaziçi Üniversitei’nde yarı zamanlı derslere giriyor. Bir gün sınıfa elinde “Kum Saatini İzlerken” adlı yaşamını anlattığı kitabı ile sınıfa giriyor: “Artık 80 yaşını geçtim. Kum saatinde izleyecek fazla tane kalmadı. O yüzden zamanımı sizlerle geçiriyorum.”
***
Nermin Hoca eylül ayında inşallah 104. yaşını 104 öğrencisi ile kutlayacak.
Cumhuriyet ve Atatürk.
“Başka bir aşk istemez!”
Eğer yaşı 70’i, 80’i, 90’ı geçmiş öğrencileri katılırsa onlarla birlikte elbette Mülkiye Marşı bile söyleyecek.
***
Yaş Notu: “Tek tabanca bir Kürt’ü arzımdır” başlıklı yazıya eski Batman milletvekili, eski Bayındırlık Bakanı Abdülkerim Zilan, 1943 olan doğum tarihinin ailevi nedenler, bölge gerçekleri nedeniyle 1948 olarak kaydedildiğini belirten bir not gönderdi.
“Doğu’da yaşıtlarımın büyük çoğunluğunun doğum tarihleri ailelerinin meşguliyetleri veya küçük yaşta askerliğe gitmemeleri için nüfusa doğru yazılmamıştır. 1943 yılında doğmuşum. Babamın vefatından dolayı yıllar sonra da bir akrabam gidip doğumumu 1948 olarak kaydetmiştir. Ben de askerlik dönüşüne müteakip doğum tarihimi düzelttirdim. O yıllarda amcamın uğradığı bir iftira sebebiyle politikaya atılmak zorunda kalmıştım. Milletvekili seçildiğimde 26 yaşında olmam mümkün değil. Şimdi de bazı siyasi çevreler şantajla istemediğim bir tarafa oy vermemi sağlamak için 53 yıldır kesinleşmiş olan mahkeme kararını tartışmaya açmak isteyebilirler. Son dönemde bazı hâkimlerin tutumunu zaten biliyorsunuz. Bu hususu bu konuda bir düzeltirseniz minnettar olurum. En derin sevgi ve saygılarımla. Av. Abdülkerim Zilan.”