23 Nisan 1920’nin önemi
Alev Coşkun
Son Köşe Yazıları

23 Nisan 1920’nin önemi

23.04.2025 04:00
Güncellenme: 23.04.2025 04:00
Takip Et:

Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Anadolu’ya geçişi ile ilgili olarak Nutuk’ta şöyle diyor:

“Osmanlı Devleti’nin temelleri çökmüş, ömrü tamamlanmıştı... Bu durum karşısında tek bir karar vardı, o da milli egemenliğe dayanan kayıtsız, şartsız, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak. İşte daha İstanbul’dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya başladığımız karar, bu karar olmuştur.”

ANADOLU İÇLERİNE GEÇİŞ

Mustafa Kemal Samsun’da fazla kalmadı, Anadolu içlerine doğru yol aldı. İlk durak Havza olmuştur. Havza’dan 28 Mayıs 1919’da Anadolu’daki sivil ve askeri makamlara gönderdiği bildiride “milli gösteriler ve heyecanlı mitingler yapılmasını, Osmanlı hükümeti Babıâli’ye ve İstanbul’u işgal eden devletlerin temsilcilerine etkili telgraflar çekilmesini” istedi.

Ayrıca askeri depoyu açtı, silahları halka dağıttı. Ardından Anadolu’da toplanan ve İstanbul’a gönderilmekte olan silah mekanizmalarına el koydu. Tarihi belgelere dayanan bu hareketler gösteriyor ki Mustafa Kemal işgal kuvvetleri için kötü işler yapıyordu.

Mustafa Kemal, Anadolu topraklarına ayak basalı henüz 19 gün olmuştu. Bir anda, 8 Haziran 1919’da Harbiye Bakanlığı tarafından İstanbul’a geri çağrıldı.

İngiliz Gizli Servisi raporlarında Mustafa Kemal’in geri çağrılmasını İngiliz Karadeniz Orduları Komutanı General George Milne’nin istediği, İngilizlerin bu istemini yerine getirmek için Osmanlı Harbiye Bakanlığı’nın acele harekete geçtiği belgelere dayanmaktadır.

Mustafa Kemal, İstanbul hükümetinin bu kararına uymadı. Zaman kazanma yoluna gitti ancak Harbiye nezaretinin “talimat ve emirlerine uymayan bir asker” durumuna girmişti.

TARİHİ ÇARPITANLAR

Bu noktada Milli Mücadele’yi tersyüz etmek için yalan dolan her yola başvuran, Atatürk’ü Anadolu’ya Padişah Vahdettin gönderdi ve görevlendirdi diyenlere birkaç söz...

Bu nasıl görevlendirme? Hem görevlendiriyor. 19 gün sonra da İstanbul’a geri çağırıyor. Ayrıca, Amasya Bildirisi’nden sonra 23 Haziran 1919’da Mustafa Kemal görevlerinden azledilerek, Erzurum’a gidince 8 Temmuz 1919 gecesi askerlikten tardedilecek (çıkarılacak), tüm nişan ve madalyaları elinden alınacaktır. Daha sonra da İstanbul’da padişah tarafından görevlendirilen mahkeme Mustafa Kemal’in idam edilmesine karar verecektir.

Bu gerçekler karşısında, Mustafa Kemal’i Anadolu’ya Kuvayı Milliye’yi örgütlemesi için Padişah Vahdettin gönderdi diyen yalancılar, tarih dolandırıcıları utanmıyorlar mı?

KİŞİSEL OLMAKTAN ÇIKARMA

Tekrar kronolojik gelişmelere dönelim. 8 Haziran 1919’da İstanbul’a geri çağrılmasına karşın, İstanbul’a dönmeyen Mustafa Kemal şöyle diyor:

“...Yapılan geri çağırma emrine uymamış ve onu yerine getirmemiş olmakla birlikte, milli teşkilat ve hazırlıkların yönetimine devam etmekte olduğuma göre, şahsen asi duruma geçmiş olduğuma şüphe edilemezdi. Bundan başka ve özellikle girişmeye karar verdiğim faaliyetlerin köklü ve şiddetli olacağını tahmin etmek güç değildi. O halde yapılacak girişim ve faaliyetlerin bir an önce kişisel olmak niteliğinden çıkarılması, mutlaka bütün bir milletin birlik ve dayanışmasını sağlayacak ve temsil edecek bir kurul adına olması gerekliydi.” (Nutuk, s.21)

İşte “Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir” diye başlayan Amasya Bildirisi, ardından Erzurum ve Sivas kongreleri bu stratejik kararın uygulamalarıdır.

Sivas Kongresi’nde “Milli Mücadele”yi yürütecek “Temsil Heyeti” seçildi. Mustafa Kemal bildirileri artık Temsil Heyeti adına imzalıyordu. Anadolu ve Rumeli’de çoban ateşleri gibi dağınık bir biçimde yayılmış olan Kuvayı Milliye, “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adını almıştı. Kurumlaşmada çok önemli bir adım atılmıştı.

4 Eylül 1919’da toplanan Sivas Kongresi, bu zor koşullarda bir an önce seçimler yapılmalıdır, kararını verdi. İstanbul hükümeti bu kararı mecburen kabul etti. Sonunda 1919 sonbaharında tüm Anadolu’da seçimler yapıldı.

MECLİS’İN BASILMASI

Mustafa Kemal, Erzurum milletvekili seçildiği halde 12 Ocak 1920’de açılan son “Osmanlı Mebusan Meclisi” toplantısına gitmedi. İşgal altında bulunan İstanbul’da bağımsız bir Meclis’in özgür çalışamayacağını ve işgal kuvvetlerinin er geç Meclis’i basıp dağıtacaklarını belirtiyor, bu nedenle İstanbul’da toplanacak olan Meclis’e katılmayacağını açıklıyordu.

İstanbul’da 12 Ocak 1920’de toplanan son “Osmanlı Mebusan Meclisi” ancak iki ay dayanabildi ve 16 Mart 1920’de Meclis, İngiliz işgal askerleri tarafından basıldı. Kimi milletvekilleri Anadolu’ya kaçtılar, kimileri de İngilizler tarafından tutuklanarak Malta’ya sürgüne gönderildiler.

YENİ OLANAK

Her zaman olduğu gibi Mustafa Kemal haklı çıkmıştı. Sömürgeci işgal güçleri Meclis’i basıp dağıtmışlardı. Ancak İstanbul’da Meclis’in basılması Mustafa Kemal’e kurumsallaşma açısından yepyeni bir olanak yarattı.

İstanbul Meclisi’nin işgal askerleri tarafından basılmasından üç gün sonra 19 Mart 1920’de, Anadolu’ya gönderdiği bildiride Mustafa Kemal; “Ankara’da olağanüstü yetkilere sahip bir Meclis, millet işlerini yönetmek ve denetlemek üzere toplanacaktır, bunu gerçekleştirmek için seçimler yapılacaktır” diyordu.

Seçimler yapıldı ve Meclis 23 Nisan 1920’de Ankara’da açıldı. Meclis’te “Olağanüstü Meclis’in, yeniden seçilen milletvekilleri ile İstanbul’da saldırıya uğrayıp canını kurtararak Ankara’ya gelen milletvekillerinden oluşması” kabul edildi. Milli Mücadele, halk iradesine dayalı Meclis’ine kavuşmuştu.

İLK KEZ TÜRK İSMİ

Ankara’da 23 Nisan 1920’de açılan Meclis iki önemli nitelik taşıyordu. Meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi adını taşıyordu. Türk tarihinde ilk kez Meclis “Türkiye” ismini taşıyordu. İkincisi Atatürk’ün Havza’da aldığı karar gerçekleşiyor ve Milli Mücadele kişisel olmaktan çıkıp en üst düzeyde kurumsallaşıyordu.

Olağanüstü Meclis, Nisan 1923 tarihine kadar 3 yıl görevini sürdürdü. Türlü zorluklara karşın Türk milletinin bağımsızlık savaşını yönetti.

Bir ihtilal Meclis’i olan Gazi Meclis, zaferden sonra kendi iradesiyle seçimlerin yenilenmesine karar verdi.

TBMM dünya tarihinde benzeri olmayan bir Meclis’tir.