Altmış yıl önce altmış yıl sonra
Ayşe Emel Mesci
Son Köşe Yazıları

Altmış yıl önce altmış yıl sonra

04.08.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

İzmir’de tam anlamıyla “ağır, koyu bir sıcak” vardı. “Kerbela” oyunu 2 Ağustos tarihinde bir zamanların fuar alanı, günümüzün Kültürpark’ı içindeki açık hava tiyatrosunda oynanacağı için İzmir’deydim. Bu turne benim açımdan değişik ve anlamlı bir olaya da sahne oldu. İnter Kültürel Tiyatrolar Platformu’ndan Orçun Masatçı ve Özgün Aytar oyun sonrasında 60. sanat yılımı verdikleri bir ödülle kutladılar. Hayatınızdaki böyle dönüm noktalarının hatırlanması, kutlanması insanı hem mutlu ediyor, emeklerinin boşa gitmediği duygusunu uyandırıyor hem de sizi dönüp kişisel tarihinize bakmaya zorluyor.

FUAR ZAMANI

Bugünden bakan gözlerimle 18 yaşıma dönüyorum bir anda. Fuar zamanıydı. Dormen Tiyatrosu’nda “Eski Çamlar Bardak Oldu” oyunuyla İzmir Fuarı içindeki açık hava tiyatrosunda turneye gelmiştik. Altan Erbulak’ın sahneye koyduğu oyunda Cahit Irgat, Göksel Kortay, Tülin Oral, Ali Poyrazoğlu, Hadi Çaman, Kerem Yılmazer gibi sanatçılarla birlikte oynuyordum. Gerçi o yaz Ali Poyrazoğlu turneye gelemediği için onun rolünü de Altan Erbulak üstlenmişti. İşte o yıl 18. yaş günümü İzmir Fuarı’nda kutlamıştık.

Bu anıyı sıcak bir İzmir gecesinde paylaştığım arkadaşlarımdan yazar, yönetmen, oyuncu Cengiz Toraman, “Böylece çember kapanıyor, bir döngü tamamlanıyor” dedi.

HAYATIN DÖNGÜLERİ

Çok doğru. İnsan, hayatını biraz da bu döngülerle anlamlandırıyor, daha doğrusu hayatın döngüleri anlam arayışımızda bize yardımcı oluyor.

Altmış yıl önceye gittiğimde tiyatro yaşamımdaki ilk adımlarımı görüyorum. O zamandan geleceğe doğru nasıl baktığımı tam hatırlamam olanaksız. Ama tiyatroyu o gencecik yaşımda bile bir aşk olarak yaşadığımı biliyorum. Yıldız Kenter, Melih Cevdet Anday, Sabahattin Kudret Aksal gibi çok seçkin hocalardan eğitim alma şansı bulmanın yanı sıra, mesleğin ustalarının yanında yetişmenin, onlarla aynı sahneyi paylaşmanın kıymetini bildiğimi de anımsıyorum. Okul eğitiminin usta-çırak ilişkisiyle bütünleşmesinin, daha ileri noktalara taşınmasının bir tiyatro sanatçısı için ne ifade ettiğini, nasıl ufuklar açtığını hem 1966’da ilk kez sahneye çıktığım İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda (İBŞT) hem de yine altmışlı yıllarda çalıştığım özel tiyatrolarda, Dormen Tiyatrosu’nda, Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu’nda bizzat yaşayarak öğrendim.

HATIRLAYARAK DİRENMEK

Bugün birlikte prova yaparken deneyimlerimi de olabildiğince aktarmaya çalıştığım genç meslektaşlarımla sohbetlerimizde tiyatroda usta-çırak ilişkisinin önemi üzerinde ısrarla duruyorum. Çok yönlü, çeşitli disiplinleri de bünyesine katmış modern bir eğitimin yanında, kuşaklar arasındaki bağlantıyı kuracak, mesleki belleği oluşturacak usta-çırak ilişkisinin, gelenek zincirinin korunup aktarılması çabasının tiyatronun olmazsa olmazı olduğuna inanıyorum. Çünkü tiyatro hatırlayarak ileri giden, yaratıcılığını sürekli kendi geleneklerine, kendi köklerine dönerek yenileyen bir sanat dalı. Jean Jaurès’nin iyi bilinen, “Bir nehir denize doğru akarak kaynağına sadık kalır” cümlesini küçük bir değişiklikle tiyatroya da uygulamak mümkün: “Bir nehir kaynağına sadık kaldıkça denize doğru akmaya devam eder.”

Bizi istedikleri kadar unutkan, belleksiz, kuşaklar arası ilişkileri kopmuş bir toplum yapmaya, hem toplumsal hem kişisel tarihimizi istedikleri kadar budamaya, bu kapsamda tiyatronun da o paha biçilmez zincirini istedikleri kadar koparmaya çalışsınlar, usta-çırak ilişkisine hak ettiği değeri vererek, hatırlamaktan asla vazgeçmeyerek direnmek zorundayız.

Altmış yıl önce, altmış yıl sonra. Benim çıkardığım ders bu.

Yazarın Son Yazıları

İnsan idrak ettiği ruha benzer

Aleksandr Puşkin, “dramatik büyünün titreştirdiği düş gücümüzün üç telinden” söz eder. Bunlar; gülme, acıma ve dehşettir. Vsevolod Meyerhold ise Charlie Chaplin ve Sergey Ayzenştayn’ı karşılaştırırken, her iki sinemacıda bu “üç tel”in ne denli ustalıkla kullanıldığına değindikten sonra, bir ayrım yapar: “Chaplin’de gülmece ve acımanın ön planda olduğunu, dehşetin gölgede kaldığını söyleyebiliriz oysa Ayzenştayn’da gülmece geri plana kayarken acıma ve dehşet öne çıkar.”

Devamını Oku
24.11.2025
Goethe: İkilem ve Deha

Büyük yazarın kendi yaşam sürecinin de derinlemesine nüfuz ettiği “Faust”un ilk bölümü ise, kendisinden önce Christopher Marlowe’un 16. yüzyıl sonunda oyunlaştırdığı (“Dr. Faustus”) ruhunu şeytana satan Faust efsanesinden yola çıkmakta ama bu bölümde Faust’un Mefistofeles ile macerası kadar, “ayarttığı” Gretchen’in trajedisi de göze çarpmaktadır. Goethe dahi sanatçı duyarlılığıyla içinde yaşadığı toplumun “mahalle baskısı”nı, ikiyüzlü ahlak kurallarını kendi siyasi ve toplumsal kimliğinin çok ilerisinde bir noktadan eleştirir. Viktor Glass’ın “Goethe’nin İnfazı” romanında (çev. Regaip Minareci, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) anlattığı olayda, evlilik dışı hamile kaldığı çocuğu öldürmekle suçlanan genç kadın hakkındaki idam cezasını siyasi kimliğiyle onaylayan Goethe, “Faust”ta konuya bambaşka bir duyarlılıkla yaklaşır. Büyük sanatçı ve düşünürün, “Almanların en büyüğü”nün tüm hayatına yayılan ve “Faust”a da yansıyan bu ikilemi aslında çağının, yükselen modernitenin etkisi günümüz

Devamını Oku
10.11.2025
Mucize 102 yaşında

Böyle zamanlarda geçmişe dönüp bugünkünden çok daha ağır koşullar içinden düze çıkmayı bilmiş, hem memleketin ufkunu kaplayan sisi hem ileriye doğru koşmak isteyenleri engelleyen karanlığı yarıp geçmiş kurucu kuşağın mücadelesini, Kocatepe’den Afyon Ovası’na doğru bakarken sadece biraz sonra cereyan edecek o büyük muharebeyi değil, oradan geleceğe açılan yolu da gören çelik iradeli bir çift mavi gözü, o mucizeyi hatırlamak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
27.10.2025
Bir ödül töreninin ardından

Cumhuriyetin kurucu felsefesinin kültür alanındaki en önemli adımlarından biri tiyatro, opera, bale ve müzik alanlarında modern, kalıcı sanat kurumları yaratarak sanat sevgisini tüm yurt sathına yaymaktı.

Devamını Oku
13.10.2025
Işık, biraz daha ışık

O yıl Doğan Hoca’dan bir gün önce, 21 Eylül 2021’de tiyatro alanından çok değerli bir hocamızı, sevgili Prof. Dr. Hülya Nutku’yu hem de çok vakitsiz yitirmiştik.

Devamını Oku
22.09.2025
Hayatımdaki iki Güney

Gerçekçilik, içtenlik, hayatın sihrini, gizini yakalayıp onu kendi kişisel büyüsünü katarak yeniden yaratmak... Yılmaz Güney’in sinemasının da edebiyatının da en önemli özellikleridir bunlar.

Devamını Oku
08.09.2025
Eğitim ve sanat

Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin üzerinde yükselmesi gereken dört sütunu, “mektep, iktisat, sanat, imar” diye sıralamıştı. Bu dört sütundan ikisini oluşturan “mektep” ve “sanat” maddelerine yakın tarih içinde bir arada bakıldığında, yani sanatta eğitim ve eğitimde sanat alanlarında nereden nereye geldiğimize bakıldığında umut verici bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz söylenemez.

Devamını Oku
18.08.2025
Altmış yıl önce altmış yıl sonra

İzmir’de tam anlamıyla “ağır, koyu bir sıcak” vardı. “Kerbela” oyunu 2 Ağustos tarihinde bir zamanların fuar alanı, günümüzün Kültürpark’ı içindeki açık hava tiyatrosunda oynanacağı için İzmir’deydim.

Devamını Oku
04.08.2025
Hatırlamak bir eylemdir

Ergin Yıldızoğlu, 7 Temmuz tarihli Cumhuriyet gazetesinde “Faşizm ve kültür” başlıklı önemli bir yazı kaleme aldı.

Devamını Oku
21.07.2025
‘Umutsuz çağın sesi’

'Medea-Material' Romanya'da köklü Sibiu Tiyatro festivalindeydi...

Devamını Oku
30.06.2025
Vahşi bir dünya

Vazgeçilmez dört elementten biri olan havayı yine paramparça ediyor bombalar, füzeler... Doğal yerinden koparılıp insanın elinde oyuncak olmuş ateş, gecenin karanlığını kızıla boyuyor.

Devamını Oku
16.06.2025
Beyaz gecelerde Medea-Material

23-27 Mayıs tarihleri arasında, Dostoyevski’nin unutulmaz novellasının fonunu oluşturan St. Petersburg “beyaz geceler”indeydik.

Devamını Oku
02.06.2025
İyimserlik önyargısı

İyimserlik önyargısı

Devamını Oku
12.05.2025
Bir kez daha Kerbela

Bir kez daha Kerbela

Devamını Oku
28.04.2025
Bursa ve tiyatro Bursa...

Bursa ve tiyatro Bursa...

Devamını Oku
14.04.2025
Dünyayı sevgi kurtaracak

Dünyayı sevgi kurtaracak

Devamını Oku
31.03.2025
Sonrası gündüz

Sonrası gündüz

Devamını Oku
17.03.2025
Tiyatroantropolojisi ve Metin And

Tiyatroantropolojisi ve Metin And

Devamını Oku
03.03.2025
Tiyatroda eğitimin önemi

Tiyatroda eğitimin önemi

Devamını Oku
10.02.2025
Toplumsal çürüme ve sanat

Toplumsal çürüme ve sanat

Devamını Oku
27.01.2025
Ben bir veri bankasıyım!

Ben bir veri bankasıyım!

Devamını Oku
13.01.2025
Umarım gelen gideni aratmaz

Umarım gelen gideni aratmaz

Devamını Oku
23.12.2024
Bir ödülün düşündürdükleri

Bir ödülün düşündürdükleri

Devamını Oku
09.12.2024
Heiner Müller ile bir kez daha

Heiner Müller ile bir kez daha

Devamını Oku
25.11.2024
Buzdağının altı

Buzdağının altı

Devamını Oku
04.11.2024
Toplumsal çürüme

Toplumsal çürüme

Devamını Oku
21.10.2024
Ali Cem Köroğlu’nu yaşatmak

Ali Cem Köroğlu’nu yaşatmak

Devamını Oku
30.09.2024
'Keşke bir parti olsaydı...'

Yılmaz Güney’in bakışı

Devamını Oku
16.09.2024
Franz Kafka: Yüzyılın kâhini

Franz Kafka: Yüzyılın kâhini

Devamını Oku
02.09.2024
Issızlaşıyoruz

Issızlaşıyoruz

Devamını Oku
12.08.2024
Ahmet Cemal’i hatırlamak...

Ahmet Cemal’i hatırlamak...

Devamını Oku
29.07.2024
Belediyeler ve kültür-sanat politikası

Belediyeler ve kültür-sanat politikası

Devamını Oku
15.07.2024
Güvenilir olmanın sırrı

Güvenilir olmanın sırrı

Devamını Oku
24.06.2024
Bir döngü daha tamamlandı

Bir döngü daha tamamlandı

Devamını Oku
10.06.2024
Taşın ve tarihin büyüsü

Taşın ve tarihin büyüsü

Devamını Oku
27.05.2024
Cumhuriyet 100 yaşında

Cumhuriyet 100 yaşında

Devamını Oku
13.05.2024
‘Devlet Ana’ Macaristan’daydı

‘Devlet Ana’ Macaristan’daydı

Devamını Oku
29.04.2024
Tahsin İncirci: Bu toprağın kokusu

Tahsin İncirci: Bu toprağın kokusu

Devamını Oku
15.04.2024
Dünya bir sahnedir

Dünya bir sahnedir

Devamını Oku
01.04.2024
On yıl sonra...

On yıl sonra...

Devamını Oku
18.03.2024