Beyaz gecelerde Medea-Material
Ayşe Emel Mesci
Son Köşe Yazıları

Beyaz gecelerde Medea-Material

02.06.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

23-27 Mayıs tarihleri arasında, Dostoyevski’nin unutulmaz novellasının fonunu oluşturan St. Petersburg “beyaz geceler”indeydik. Ankara ve İstanbul devlet tiyatrolarının ortak yapımı “Medea-Material”, 25. Aleksandr Bryantsev Uluslararası Genç Seyirci Tiyatro Festivali kapsamında 26 Mayıs tarihinde Liteyny Tiyatrosu’nda oynandı. 

TARİH VE SANATLA YOĞRULMUŞ BİR KENT

Bir zamanların Petrograd’ı, Sovyet döneminin ise Leningrad’ı olan St. Petersburg, tarih ve sanatla yoğrulmuş bir kent. Mimari yapılar, hemen her binanın cephesinden size bakan heykeller, Neva Nehri’nin üzerindeki köprüler, bunların hepsinden yayılan kültür atmosferi kısacık bir zaman diliminde bile insanı sarıp sarmalayabiliyor. Temizlik ve düzen tüm gözeneklerime sinmiş kaos duygusunu siliyor, rahatlıyorum. Işık, görüntü ve gürültü kirliliği yok. Ne devasa AVM’ler çıkıyor karşımıza ne de bin bir dilde tabelalar. Her şey Rusça ve öyle her yeri istila eden reklam tabelaları yok. Tüketim çılgınlığı bu kente fazla nüfuz edememiş, diye geçiriyorum içimden. 

Dostoyevski’nin “hayalci”si gibi kendi yarattığım bir ütopyanın içinde mi dolaşıyorum bilmiyorum ama estetiğin, sanatın, tarihin dokularına sindiği bu kentin çok iyi korunduğu ortada. Oyunun sahnelendiği Liteyny Tiyatrosu için de aynı şeyi söylemek mümkün. 150 yıllık bu tarihi bina korunmuş ama sahne donanımı güncel teknolojik olanaklarla yenilenmiş. En hoşuma giden de tiyatronun içinde bir de müze kurulmuş olması. Uzun bir koridor boyunca eski oyunların dekorlarından kalma parçalar, bir çalışma masası, bir büfe veya iki koltuk vb. farklı köşelere yerleştirilmiş. Oyunların isimleri üzerlerine konmuş. Duvarlarda eski afişler, kostüm parçaları ve o tiyatrodan gelmiş geçmiş sanatçıların fotoğrafları... Haldun Taner’in “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” oyununda Tomas Fasulyeciyan’ın unutulmaz tiradı Münir Özkul’un sesinden geliyor aklıma: “Zaten aktör dediğin nedir ki? Oynarken varızdır, yok olunca da sesimiz bu boş kubbede bir hoş seda olarak kalır.” 

Sanata ve sanatçının emeğine verilen değer hem kentte hem insanlarında görülen, sezilen kültür birikiminin temelini oluşturuyor sanırım. O birikim insana kendini iyi hissettiriyor. Sahne düzeninin kurulmasında bize yardım eden Rus teknik ekibin mütevazı, dayanışmacı ve bir o kadar yetkin tavrı da bunun bir göstergesi. Oyun başlarken seyirciye oyunun ve yazarın adından sonra “yönetmen Ayşe Emel Mesci diye anons edilince kopan alkış ise hâlâ kulaklarımda. 

OYUN VE TEKNE GEZİSİ

Oyuna, Heiner Müller’in yer yer sarsıcı, yer yer alaycı diline, buna uygun sahne anlatımına gelen seyirci reaksiyonları da çarpıcıydı. Bittiğinde dakikalarca ayakta alkışlanan oyundan sonra hocalarıyla beraber gelmiş Türkoloji bölümünün kız öğrencileriyle sohbet ettik. İçlerinden biri, “Savaşın çağlar içinden geçip bugüne kadar gelen karanlığı, kötü yüzü ancak bu kadar iyi anlatılabilirdi” deyince, “Oyun insanlığın yöneldiği felaketlere işaret ediyor. Tiyatro bunların engellenmesine ancak onları sahneye taşıyarak katkı sağlayabilir” diyen Heiner Müller’i hatırladım bir kez daha. 

Oyundan sonra Devlet Tiyatroları genel müdür yardımcısı ve başrejisör vekili, oyunun da başrol oyuncusu Sükûn Işıtan, Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürü Esat Tanrıverdi, İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürü Fatih Dokgöz, İKSV Tiyatro Festivali Küratörü Mehmet Birkiye, Devlet Tiyatroları sanatçısı Birkan Görgün, Devlet Tiyatroları dış ilişkiler bölümünden Kayhan Namal ve tüm sanatçı ekibiyle birlikte Neva Nehri üzerinde bir tekne gezisine davet edildik. “Medea-Material”e çok ilgi gösteren festivalin yöneticileri, diğer tiyatroların yönetmenleri ve eleştirmenlerin de katıldığı gezide, “beyaz geceler”in ayndınlatılmış St. Petersburg’u bir rüya, bir hayal gibi belirdi iki yanımızda. Köprüler, müzeler, çok güzel aydınlatılmış tarihi binalar ve heykellerle tarihin içinden geçtik sanki. Hele bir meydanda devrimin artık uzakta kalmış anıları olarak duran yürüyüş halindeki işçiler ve ortalarında Lenin ile birlikte devrimin diğer önderlerini de tasvir eden heykel grubu çarpıcıydı. 

Bu yazıyı noktalamadan önce bizi çok güzel ağırlayan St. Petersburg başkonsolosumuz sayın Özgün Talu’ya ve zarif eşi sayın Elif Talu’ya özel olarak teşekkür etmek, festivalin yöneticisi, Genç İzleyiciler Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Swetlana Lavretsova’yı da bu başarılı organizasyondan ötürü tebrik etmek isterim. Spasiba!

İlgili Konular: #Tiyatro

Yazarın Son Yazıları

İnsan idrak ettiği ruha benzer

Aleksandr Puşkin, “dramatik büyünün titreştirdiği düş gücümüzün üç telinden” söz eder. Bunlar; gülme, acıma ve dehşettir. Vsevolod Meyerhold ise Charlie Chaplin ve Sergey Ayzenştayn’ı karşılaştırırken, her iki sinemacıda bu “üç tel”in ne denli ustalıkla kullanıldığına değindikten sonra, bir ayrım yapar: “Chaplin’de gülmece ve acımanın ön planda olduğunu, dehşetin gölgede kaldığını söyleyebiliriz oysa Ayzenştayn’da gülmece geri plana kayarken acıma ve dehşet öne çıkar.”

Devamını Oku
24.11.2025
Goethe: İkilem ve Deha

Büyük yazarın kendi yaşam sürecinin de derinlemesine nüfuz ettiği “Faust”un ilk bölümü ise, kendisinden önce Christopher Marlowe’un 16. yüzyıl sonunda oyunlaştırdığı (“Dr. Faustus”) ruhunu şeytana satan Faust efsanesinden yola çıkmakta ama bu bölümde Faust’un Mefistofeles ile macerası kadar, “ayarttığı” Gretchen’in trajedisi de göze çarpmaktadır. Goethe dahi sanatçı duyarlılığıyla içinde yaşadığı toplumun “mahalle baskısı”nı, ikiyüzlü ahlak kurallarını kendi siyasi ve toplumsal kimliğinin çok ilerisinde bir noktadan eleştirir. Viktor Glass’ın “Goethe’nin İnfazı” romanında (çev. Regaip Minareci, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) anlattığı olayda, evlilik dışı hamile kaldığı çocuğu öldürmekle suçlanan genç kadın hakkındaki idam cezasını siyasi kimliğiyle onaylayan Goethe, “Faust”ta konuya bambaşka bir duyarlılıkla yaklaşır. Büyük sanatçı ve düşünürün, “Almanların en büyüğü”nün tüm hayatına yayılan ve “Faust”a da yansıyan bu ikilemi aslında çağının, yükselen modernitenin etkisi günümüz

Devamını Oku
10.11.2025
Mucize 102 yaşında

Böyle zamanlarda geçmişe dönüp bugünkünden çok daha ağır koşullar içinden düze çıkmayı bilmiş, hem memleketin ufkunu kaplayan sisi hem ileriye doğru koşmak isteyenleri engelleyen karanlığı yarıp geçmiş kurucu kuşağın mücadelesini, Kocatepe’den Afyon Ovası’na doğru bakarken sadece biraz sonra cereyan edecek o büyük muharebeyi değil, oradan geleceğe açılan yolu da gören çelik iradeli bir çift mavi gözü, o mucizeyi hatırlamak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
27.10.2025
Bir ödül töreninin ardından

Cumhuriyetin kurucu felsefesinin kültür alanındaki en önemli adımlarından biri tiyatro, opera, bale ve müzik alanlarında modern, kalıcı sanat kurumları yaratarak sanat sevgisini tüm yurt sathına yaymaktı.

Devamını Oku
13.10.2025
Işık, biraz daha ışık

O yıl Doğan Hoca’dan bir gün önce, 21 Eylül 2021’de tiyatro alanından çok değerli bir hocamızı, sevgili Prof. Dr. Hülya Nutku’yu hem de çok vakitsiz yitirmiştik.

Devamını Oku
22.09.2025
Hayatımdaki iki Güney

Gerçekçilik, içtenlik, hayatın sihrini, gizini yakalayıp onu kendi kişisel büyüsünü katarak yeniden yaratmak... Yılmaz Güney’in sinemasının da edebiyatının da en önemli özellikleridir bunlar.

Devamını Oku
08.09.2025
Eğitim ve sanat

Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin üzerinde yükselmesi gereken dört sütunu, “mektep, iktisat, sanat, imar” diye sıralamıştı. Bu dört sütundan ikisini oluşturan “mektep” ve “sanat” maddelerine yakın tarih içinde bir arada bakıldığında, yani sanatta eğitim ve eğitimde sanat alanlarında nereden nereye geldiğimize bakıldığında umut verici bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz söylenemez.

Devamını Oku
18.08.2025
Altmış yıl önce altmış yıl sonra

İzmir’de tam anlamıyla “ağır, koyu bir sıcak” vardı. “Kerbela” oyunu 2 Ağustos tarihinde bir zamanların fuar alanı, günümüzün Kültürpark’ı içindeki açık hava tiyatrosunda oynanacağı için İzmir’deydim.

Devamını Oku
04.08.2025
Hatırlamak bir eylemdir

Ergin Yıldızoğlu, 7 Temmuz tarihli Cumhuriyet gazetesinde “Faşizm ve kültür” başlıklı önemli bir yazı kaleme aldı.

Devamını Oku
21.07.2025
‘Umutsuz çağın sesi’

'Medea-Material' Romanya'da köklü Sibiu Tiyatro festivalindeydi...

Devamını Oku
30.06.2025
Vahşi bir dünya

Vazgeçilmez dört elementten biri olan havayı yine paramparça ediyor bombalar, füzeler... Doğal yerinden koparılıp insanın elinde oyuncak olmuş ateş, gecenin karanlığını kızıla boyuyor.

Devamını Oku
16.06.2025
Beyaz gecelerde Medea-Material

23-27 Mayıs tarihleri arasında, Dostoyevski’nin unutulmaz novellasının fonunu oluşturan St. Petersburg “beyaz geceler”indeydik.

Devamını Oku
02.06.2025
İyimserlik önyargısı

İyimserlik önyargısı

Devamını Oku
12.05.2025
Bir kez daha Kerbela

Bir kez daha Kerbela

Devamını Oku
28.04.2025
Bursa ve tiyatro Bursa...

Bursa ve tiyatro Bursa...

Devamını Oku
14.04.2025
Dünyayı sevgi kurtaracak

Dünyayı sevgi kurtaracak

Devamını Oku
31.03.2025
Sonrası gündüz

Sonrası gündüz

Devamını Oku
17.03.2025
Tiyatroantropolojisi ve Metin And

Tiyatroantropolojisi ve Metin And

Devamını Oku
03.03.2025
Tiyatroda eğitimin önemi

Tiyatroda eğitimin önemi

Devamını Oku
10.02.2025
Toplumsal çürüme ve sanat

Toplumsal çürüme ve sanat

Devamını Oku
27.01.2025
Ben bir veri bankasıyım!

Ben bir veri bankasıyım!

Devamını Oku
13.01.2025
Umarım gelen gideni aratmaz

Umarım gelen gideni aratmaz

Devamını Oku
23.12.2024
Bir ödülün düşündürdükleri

Bir ödülün düşündürdükleri

Devamını Oku
09.12.2024
Heiner Müller ile bir kez daha

Heiner Müller ile bir kez daha

Devamını Oku
25.11.2024
Buzdağının altı

Buzdağının altı

Devamını Oku
04.11.2024
Toplumsal çürüme

Toplumsal çürüme

Devamını Oku
21.10.2024
Ali Cem Köroğlu’nu yaşatmak

Ali Cem Köroğlu’nu yaşatmak

Devamını Oku
30.09.2024
'Keşke bir parti olsaydı...'

Yılmaz Güney’in bakışı

Devamını Oku
16.09.2024
Franz Kafka: Yüzyılın kâhini

Franz Kafka: Yüzyılın kâhini

Devamını Oku
02.09.2024
Issızlaşıyoruz

Issızlaşıyoruz

Devamını Oku
12.08.2024
Ahmet Cemal’i hatırlamak...

Ahmet Cemal’i hatırlamak...

Devamını Oku
29.07.2024
Belediyeler ve kültür-sanat politikası

Belediyeler ve kültür-sanat politikası

Devamını Oku
15.07.2024
Güvenilir olmanın sırrı

Güvenilir olmanın sırrı

Devamını Oku
24.06.2024
Bir döngü daha tamamlandı

Bir döngü daha tamamlandı

Devamını Oku
10.06.2024
Taşın ve tarihin büyüsü

Taşın ve tarihin büyüsü

Devamını Oku
27.05.2024
Cumhuriyet 100 yaşında

Cumhuriyet 100 yaşında

Devamını Oku
13.05.2024
‘Devlet Ana’ Macaristan’daydı

‘Devlet Ana’ Macaristan’daydı

Devamını Oku
29.04.2024
Tahsin İncirci: Bu toprağın kokusu

Tahsin İncirci: Bu toprağın kokusu

Devamını Oku
15.04.2024
Dünya bir sahnedir

Dünya bir sahnedir

Devamını Oku
01.04.2024
On yıl sonra...

On yıl sonra...

Devamını Oku
18.03.2024