Tiyatroda eğitimin önemi
Ayşe Emel Mesci
Son Köşe Yazıları

Tiyatroda eğitimin önemi

10.02.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Tiyatro insana, doğaya, evrene dair düşünceleri, duyguları, gözlemleri insana anlatma sanatı olduğuna göre tiyatrocu adı verilen meslek ehlinin olabildiğince geniş bir bilgi ve merak yelpazesinden beslenmesi önem taşır. Tiyatro eğitiminde mitolojiden sanat ve tiyatro tarihine, antik Yunan’dan geleneksel türlere, akrobasiden eskrim ve dansa kadar geniş bir çerçeveye gereksinim duyulmasının nedeni budur. Hoş, bu eğitimin gereklerinin günümüzde ne denli yerine getirildiği, ülkemizdeki eğitimin genel durumuyla da bir arada tartışılması gereken ayrı bir konudur. Öğrencisinde ezberi ve sınıf geçmeyi değil, düşünmeyi, sorgulamayı, merak duygusunu önceleyen bir eğitim sisteminin ve anlayışının olmadığı yerde, kuşkusuz tiyatro eğitimi de bu genel atmosferden payına düşeni alır, almaktadır. 

BİLGİYE ERİŞİM 'DEMOKRATİKLEŞİNCE' 

Ama işin bir diğer boyutu da var. İletişim teknolojisinde Tiyatroda eğitimin önemi yaşanan devrimin sonucunda, bilgiye erişimin hiç olmadığı kadar “demokratikleştiği” iddiasının hüküm sürdüğü bir dünyada yaşıyoruz. Herhangi bir konu başlığındaki “bilgilere” erişim artık öğrencilerin bir “tık” uzağında. Peki bu durum bir ilerleme sağlıyor mu? 

İşim gereği çeşitli tiyatro okullarından mezun olmuş çok sayıda gençle tanışıyorum, sohbet ediyorum, denemeler yapıyorum. Örneğin tiyatronun yan disiplinlerinden hangilerine ilgi duyduklarını sorduğumda “dans” diyenlere, “Ne dansı” diye soruyorum, genellikle “Latin dansları” yanıtını almak beni şaşırtıyor, “Müzik” ile fazla ilgilenmeyen, “türkü bilmeyen” mezunları görünce üzülüyorum. Yapacağım oyun tiyatro oyunculuğu, beden kullanımı, dans ve koro gerektiren bir türdeyse, genellikle tek kaynakla, sadece tiyatro mezunlarıyla işi çözemiyorum, mutlaka dans (halk dansı veya modern dans) ve şan mezunlarına da yönelmem gerekiyor. 

Bunun istisnaları hemen her zaman kendi mesleki meraklarıyla çeşitli yan disiplinlerde ciddi eğitimler almaya çalışmış, alternatif arayışların peşinde koşmuş genç sanatçılardan çıkıyor. Son örneğini Medea- Material’deki genç oyuncularımla yaşadım. Ama istisna ne yazık ki kural olmuyor. 

Oysa bilgiye erişim bu denli “demokratikleşmiş” iken tiyatro eğitimi alanların ilgi alanları, alternatif yönelişleri nasıl oluyor da bırakın genişlemeyi, bizim dönemi bile aratacak kadar daralıyor? 

GENEL BEYİN ÇÜRÜMESİ 

Bunun tiyatroyu, tiyatro eğitimini ve bizim ülkemizi aşan çok daha genel nedenleri olduğunu düşünüyorum. Çağın ruhuna uygun genel beyin çürümesi, bilgi edinmeye çabalayan, düşünen ve sorgulayan birey yerine ezberi ve işini çabucak halletmeyi tercih eden, “Öyle de olur böyle de ne varmış” diyen ve yarı cahilliği içinde tuhaf bir özgüven sergileyen birey tipolojisini öne çıkardı. Seçkin, geniş ve derin bilgiyi aşağılamanın dayanılmaz hafifliği içindeki mediokrasinin, yani vasatın egemenliğinin zeminini de bu genel atmosfer oluşturdu. 

Bu şekilde yetişmiş, şekillenmiş bireyler en ileri teknolojik araçları bile kullansalar, bilgiye erişimde ve eriştikleri bilgiyi sindirip yorumlamakta yine aynı eksiklikleri (düşünme, sorgulama, merak eksikliği) sergiliyor ve bu özellikleriyle de bütün dünyada yeni nesil oligarkların kolay manipüle edilebilir av sahalarına dönüşme riskini barındırıyorlar. 

Madalyonun diğer yüzünü oluşturan dinamiği ise Ergin Yıldızoğlu 3 Şubat tarihli “Dijital kapitalizm demokrasiye karşı” başlıklı yazısında çarpıcı bir biçimde özetlemiş: “Bilgi üretiminin, bilgiye ulaşmanın ‘demokratikleşmesi’ (kolaylaşması) bu oligarşik kapitalizmde beklenmedik sonuçlar doğurdu. Günümüzde herkes, doğru veya yanlış bilgi yayabilir duruma geldi. (...) Facebook ve X (eski adıyla Twitter) gibi sosyal medya platformları, daha fazla ilgi çekmek için ayrıştırıcı, aşırı içerikleri öne çıkaran algoritmalar kullanıyorlar. Bu durum, otoriter liderlerin kamuoyunu manipüle etmesini kolaylaştırıyor.” 

İnsanı, doğayı, evreni insana anlatmanın sanatı olan tiyatro ayaklarını, küçük cam ekranlara hapsedilemeyecek ve asla manipüle edilemeyecek kadar geniş bir ilgi, merak ve sorgulama zeminine basmak zorundadır.

Yazarın Son Yazıları

İnsan idrak ettiği ruha benzer

Aleksandr Puşkin, “dramatik büyünün titreştirdiği düş gücümüzün üç telinden” söz eder. Bunlar; gülme, acıma ve dehşettir. Vsevolod Meyerhold ise Charlie Chaplin ve Sergey Ayzenştayn’ı karşılaştırırken, her iki sinemacıda bu “üç tel”in ne denli ustalıkla kullanıldığına değindikten sonra, bir ayrım yapar: “Chaplin’de gülmece ve acımanın ön planda olduğunu, dehşetin gölgede kaldığını söyleyebiliriz oysa Ayzenştayn’da gülmece geri plana kayarken acıma ve dehşet öne çıkar.”

Devamını Oku
24.11.2025
Goethe: İkilem ve Deha

Büyük yazarın kendi yaşam sürecinin de derinlemesine nüfuz ettiği “Faust”un ilk bölümü ise, kendisinden önce Christopher Marlowe’un 16. yüzyıl sonunda oyunlaştırdığı (“Dr. Faustus”) ruhunu şeytana satan Faust efsanesinden yola çıkmakta ama bu bölümde Faust’un Mefistofeles ile macerası kadar, “ayarttığı” Gretchen’in trajedisi de göze çarpmaktadır. Goethe dahi sanatçı duyarlılığıyla içinde yaşadığı toplumun “mahalle baskısı”nı, ikiyüzlü ahlak kurallarını kendi siyasi ve toplumsal kimliğinin çok ilerisinde bir noktadan eleştirir. Viktor Glass’ın “Goethe’nin İnfazı” romanında (çev. Regaip Minareci, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) anlattığı olayda, evlilik dışı hamile kaldığı çocuğu öldürmekle suçlanan genç kadın hakkındaki idam cezasını siyasi kimliğiyle onaylayan Goethe, “Faust”ta konuya bambaşka bir duyarlılıkla yaklaşır. Büyük sanatçı ve düşünürün, “Almanların en büyüğü”nün tüm hayatına yayılan ve “Faust”a da yansıyan bu ikilemi aslında çağının, yükselen modernitenin etkisi günümüz

Devamını Oku
10.11.2025
Mucize 102 yaşında

Böyle zamanlarda geçmişe dönüp bugünkünden çok daha ağır koşullar içinden düze çıkmayı bilmiş, hem memleketin ufkunu kaplayan sisi hem ileriye doğru koşmak isteyenleri engelleyen karanlığı yarıp geçmiş kurucu kuşağın mücadelesini, Kocatepe’den Afyon Ovası’na doğru bakarken sadece biraz sonra cereyan edecek o büyük muharebeyi değil, oradan geleceğe açılan yolu da gören çelik iradeli bir çift mavi gözü, o mucizeyi hatırlamak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
27.10.2025
Bir ödül töreninin ardından

Cumhuriyetin kurucu felsefesinin kültür alanındaki en önemli adımlarından biri tiyatro, opera, bale ve müzik alanlarında modern, kalıcı sanat kurumları yaratarak sanat sevgisini tüm yurt sathına yaymaktı.

Devamını Oku
13.10.2025
Işık, biraz daha ışık

O yıl Doğan Hoca’dan bir gün önce, 21 Eylül 2021’de tiyatro alanından çok değerli bir hocamızı, sevgili Prof. Dr. Hülya Nutku’yu hem de çok vakitsiz yitirmiştik.

Devamını Oku
22.09.2025
Hayatımdaki iki Güney

Gerçekçilik, içtenlik, hayatın sihrini, gizini yakalayıp onu kendi kişisel büyüsünü katarak yeniden yaratmak... Yılmaz Güney’in sinemasının da edebiyatının da en önemli özellikleridir bunlar.

Devamını Oku
08.09.2025
Eğitim ve sanat

Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin üzerinde yükselmesi gereken dört sütunu, “mektep, iktisat, sanat, imar” diye sıralamıştı. Bu dört sütundan ikisini oluşturan “mektep” ve “sanat” maddelerine yakın tarih içinde bir arada bakıldığında, yani sanatta eğitim ve eğitimde sanat alanlarında nereden nereye geldiğimize bakıldığında umut verici bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz söylenemez.

Devamını Oku
18.08.2025
Altmış yıl önce altmış yıl sonra

İzmir’de tam anlamıyla “ağır, koyu bir sıcak” vardı. “Kerbela” oyunu 2 Ağustos tarihinde bir zamanların fuar alanı, günümüzün Kültürpark’ı içindeki açık hava tiyatrosunda oynanacağı için İzmir’deydim.

Devamını Oku
04.08.2025
Hatırlamak bir eylemdir

Ergin Yıldızoğlu, 7 Temmuz tarihli Cumhuriyet gazetesinde “Faşizm ve kültür” başlıklı önemli bir yazı kaleme aldı.

Devamını Oku
21.07.2025
‘Umutsuz çağın sesi’

'Medea-Material' Romanya'da köklü Sibiu Tiyatro festivalindeydi...

Devamını Oku
30.06.2025
Vahşi bir dünya

Vazgeçilmez dört elementten biri olan havayı yine paramparça ediyor bombalar, füzeler... Doğal yerinden koparılıp insanın elinde oyuncak olmuş ateş, gecenin karanlığını kızıla boyuyor.

Devamını Oku
16.06.2025
Beyaz gecelerde Medea-Material

23-27 Mayıs tarihleri arasında, Dostoyevski’nin unutulmaz novellasının fonunu oluşturan St. Petersburg “beyaz geceler”indeydik.

Devamını Oku
02.06.2025
İyimserlik önyargısı

İyimserlik önyargısı

Devamını Oku
12.05.2025
Bir kez daha Kerbela

Bir kez daha Kerbela

Devamını Oku
28.04.2025
Bursa ve tiyatro Bursa...

Bursa ve tiyatro Bursa...

Devamını Oku
14.04.2025
Dünyayı sevgi kurtaracak

Dünyayı sevgi kurtaracak

Devamını Oku
31.03.2025
Sonrası gündüz

Sonrası gündüz

Devamını Oku
17.03.2025
Tiyatroantropolojisi ve Metin And

Tiyatroantropolojisi ve Metin And

Devamını Oku
03.03.2025
Tiyatroda eğitimin önemi

Tiyatroda eğitimin önemi

Devamını Oku
10.02.2025
Toplumsal çürüme ve sanat

Toplumsal çürüme ve sanat

Devamını Oku
27.01.2025
Ben bir veri bankasıyım!

Ben bir veri bankasıyım!

Devamını Oku
13.01.2025
Umarım gelen gideni aratmaz

Umarım gelen gideni aratmaz

Devamını Oku
23.12.2024
Bir ödülün düşündürdükleri

Bir ödülün düşündürdükleri

Devamını Oku
09.12.2024
Heiner Müller ile bir kez daha

Heiner Müller ile bir kez daha

Devamını Oku
25.11.2024
Buzdağının altı

Buzdağının altı

Devamını Oku
04.11.2024
Toplumsal çürüme

Toplumsal çürüme

Devamını Oku
21.10.2024
Ali Cem Köroğlu’nu yaşatmak

Ali Cem Köroğlu’nu yaşatmak

Devamını Oku
30.09.2024
'Keşke bir parti olsaydı...'

Yılmaz Güney’in bakışı

Devamını Oku
16.09.2024
Franz Kafka: Yüzyılın kâhini

Franz Kafka: Yüzyılın kâhini

Devamını Oku
02.09.2024
Issızlaşıyoruz

Issızlaşıyoruz

Devamını Oku
12.08.2024
Ahmet Cemal’i hatırlamak...

Ahmet Cemal’i hatırlamak...

Devamını Oku
29.07.2024
Belediyeler ve kültür-sanat politikası

Belediyeler ve kültür-sanat politikası

Devamını Oku
15.07.2024
Güvenilir olmanın sırrı

Güvenilir olmanın sırrı

Devamını Oku
24.06.2024
Bir döngü daha tamamlandı

Bir döngü daha tamamlandı

Devamını Oku
10.06.2024
Taşın ve tarihin büyüsü

Taşın ve tarihin büyüsü

Devamını Oku
27.05.2024
Cumhuriyet 100 yaşında

Cumhuriyet 100 yaşında

Devamını Oku
13.05.2024
‘Devlet Ana’ Macaristan’daydı

‘Devlet Ana’ Macaristan’daydı

Devamını Oku
29.04.2024
Tahsin İncirci: Bu toprağın kokusu

Tahsin İncirci: Bu toprağın kokusu

Devamını Oku
15.04.2024
Dünya bir sahnedir

Dünya bir sahnedir

Devamını Oku
01.04.2024
On yıl sonra...

On yıl sonra...

Devamını Oku
18.03.2024