Umarım gelen gideni aratmaz
Ayşe Emel Mesci
Son Köşe Yazıları

Umarım gelen gideni aratmaz

23.12.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

2024 yılının sonuna, gezegenin her yanından felaket senaryolarının yükseldiği bir dünyada giriyoruz. Hiç adil olmayan ama bildiğimiz bir dünyanın yavaş yavaş tamamen çöktüğüne ve onun yerini belirsizliğin, öngörülemezliğin büyük bir süratle doldurduğuna tanık oluyoruz. 

Ortadoğu bir yangın yeri, her yanda çatışma, savaş. Dünyanın görece daha istikrarlı olarak bilinen coğrafyaları da giderek çoğalan tehlike ve kaos sinyalleri veriyorlar. Son çeyrek yüzyılda inanılmaz bir güç ve kaynak ele geçiren özellikle iletişim teknolojisinin büyük şirketlerinin dünya siyasetindeki ağırlığı hızla artarken dünyada da eşitsizlik uçurumu hiç olmadığı kadar hızla büyüyor. 

BEYİN ÇÜRÜMESİ

Buna bir de dijital çağın etkisini eklemek gerek. Oxford Sözlüğü 2024 için yılın sözcüğü olarak “brain rot”u (beyin çürümesi) seçmiş. Bu terimin “özellikle sosyal medyada düşük kaliteli içeriklerin aşırı tüketiminin etkileriyle ilgili endişeleri ifade etmek için 2024 yılında yeni bir önem kazandığı” belirtilmiş. Distopik bir manzara ve genel bir çürüme içinde gidiyoruz 2025’e doğru. 

Bu kaotik toplumsal manzarada öne çıkan üç temel sözcük var: Büyüme, verimlilik ve hız. Büyüme verimliliğe, verimlilik ise hız ve yüksek performansa dayandırılmış durumda. Herkese Bilim Teknoloji dergisinin 12 Aralık 2024 tarihli sayısında Bilgehan Gürlek, bu verimlilik anlayışının sakıncalarına dikkat çekiyor: “Dikkat dağınıklığına yol açarak odaklanmanın olmadığı yüzeysel ve sıradan işlerle yetinilmesi sonucunu doğuruyor. Aşırı yüklenmenin çalışanlar üzerinde yarattığı gerilim ve tükenmişlik duygusu, yaratıcılık için zaman bırakmıyor.” 

YAVAŞLAMAK ÇARE OLABİLİR Mİ?

Bu noktada ne yapılabileceği sorusunu ise Gürlek, “Yavaşlamak bu sakıncaları ortadan kaldıracak bir çare olarak ileri sürülmekte” diye yanıtlayarak ekliyor: “Yavaş verimlilik yavaş yaşam akımının ekonomideki yansımalarından biri. Yavaş verimlilikte işin kalitesi, çıktı miktarının ve hızın önüne geçiyor. Yavaşlayarak uzun erimde verimliliğin ve çalışan mutluluğunun artırılması hedefleniyor. ‘Yavaş’ sözcüğü kalite, toplumsal yarar ve katılımcılık gibi değerlere dikkat çekmek için kullanılmakta. Yavaş verimlilikte temel olan üç özellik, kalitenin niceliğe göre önceliği, aynı anda olabildiğince az işe odaklanmak ve yüzeysel çalışma yerine derin çalışmaya ağırlık verilmesi şeklinde özetlenmekte.” 

Dünyamızın bugün içinde olduğu durumun arka planında, yüksek hız ve verimlilik ile artan rekabet gücüyle gelen büyümenin gezegende yarattığı tahribatın; hıza endekslenmiş performansın dev teknoloji şirketlerine sağladığı gücün ve açtığı alanın; yeni iletişim teknolojilerinin çeşitli yararlarının yanı sıra entelektüel kaliteyi tahtından indirip “beyin çürümesi”yle birlikte vasatın egemenliğini kurmasının nasıl bir rol oynadığını hesaba kattığımızda “yavaş hareketi” (slow movement) diye bilinen akımın söylediklerini hafife almamak gerekiyor. 

“Yavaş hareketi” 1986’da İtalya’da, bir “fast food” (hızlı beslenme) restoranının açılışının protesto edilmesiyle başlaması ve “fast”ın alternatifi olarak “slow”u önermesi de sanayi toplumlarının dünyayı sürüklediği noktayla ilgili kaygıların bir ifadesi olduğunu da gösteriyor. 

BELİRSİZLİK SİSİ

Fakat kötülük ve kaos öylesine hızlı ilerlemeye, eski dünyanın yapbozunun parçaları sanki bir kasırganın önüne katılmışlar gibi öyle süratle dağılmaya başladılar ki “yavaş hareketi”nin giderek çıldıran böyle bir dünya içinde ne kadar şansı olabilir diye de düşünmeden edemiyor insan. 

Eski yıl giderken gelen yeni yılın kaostan kosmosa geçişi müjdelediği geleneksel anlayışı korumak, işini hızlı değil doğru yapmak, yüzeysel geçiştirmeler yerine derinlikli ve titiz çalışmak gibi değerlerin hâlâ bir anlam taşıdığına inanmakla birlikte, yoğun belirsizlik sisi ufku sararken içim ürperiyor. 

Yıl sona ererken umutlu bir yazı yazmak istiyordum aslında ama olmuyor. Umarım gelen gideni aratmaz.

Yazarın Son Yazıları

İnsan idrak ettiği ruha benzer

Aleksandr Puşkin, “dramatik büyünün titreştirdiği düş gücümüzün üç telinden” söz eder. Bunlar; gülme, acıma ve dehşettir. Vsevolod Meyerhold ise Charlie Chaplin ve Sergey Ayzenştayn’ı karşılaştırırken, her iki sinemacıda bu “üç tel”in ne denli ustalıkla kullanıldığına değindikten sonra, bir ayrım yapar: “Chaplin’de gülmece ve acımanın ön planda olduğunu, dehşetin gölgede kaldığını söyleyebiliriz oysa Ayzenştayn’da gülmece geri plana kayarken acıma ve dehşet öne çıkar.”

Devamını Oku
24.11.2025
Goethe: İkilem ve Deha

Büyük yazarın kendi yaşam sürecinin de derinlemesine nüfuz ettiği “Faust”un ilk bölümü ise, kendisinden önce Christopher Marlowe’un 16. yüzyıl sonunda oyunlaştırdığı (“Dr. Faustus”) ruhunu şeytana satan Faust efsanesinden yola çıkmakta ama bu bölümde Faust’un Mefistofeles ile macerası kadar, “ayarttığı” Gretchen’in trajedisi de göze çarpmaktadır. Goethe dahi sanatçı duyarlılığıyla içinde yaşadığı toplumun “mahalle baskısı”nı, ikiyüzlü ahlak kurallarını kendi siyasi ve toplumsal kimliğinin çok ilerisinde bir noktadan eleştirir. Viktor Glass’ın “Goethe’nin İnfazı” romanında (çev. Regaip Minareci, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) anlattığı olayda, evlilik dışı hamile kaldığı çocuğu öldürmekle suçlanan genç kadın hakkındaki idam cezasını siyasi kimliğiyle onaylayan Goethe, “Faust”ta konuya bambaşka bir duyarlılıkla yaklaşır. Büyük sanatçı ve düşünürün, “Almanların en büyüğü”nün tüm hayatına yayılan ve “Faust”a da yansıyan bu ikilemi aslında çağının, yükselen modernitenin etkisi günümüz

Devamını Oku
10.11.2025
Mucize 102 yaşında

Böyle zamanlarda geçmişe dönüp bugünkünden çok daha ağır koşullar içinden düze çıkmayı bilmiş, hem memleketin ufkunu kaplayan sisi hem ileriye doğru koşmak isteyenleri engelleyen karanlığı yarıp geçmiş kurucu kuşağın mücadelesini, Kocatepe’den Afyon Ovası’na doğru bakarken sadece biraz sonra cereyan edecek o büyük muharebeyi değil, oradan geleceğe açılan yolu da gören çelik iradeli bir çift mavi gözü, o mucizeyi hatırlamak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
27.10.2025
Bir ödül töreninin ardından

Cumhuriyetin kurucu felsefesinin kültür alanındaki en önemli adımlarından biri tiyatro, opera, bale ve müzik alanlarında modern, kalıcı sanat kurumları yaratarak sanat sevgisini tüm yurt sathına yaymaktı.

Devamını Oku
13.10.2025
Işık, biraz daha ışık

O yıl Doğan Hoca’dan bir gün önce, 21 Eylül 2021’de tiyatro alanından çok değerli bir hocamızı, sevgili Prof. Dr. Hülya Nutku’yu hem de çok vakitsiz yitirmiştik.

Devamını Oku
22.09.2025
Hayatımdaki iki Güney

Gerçekçilik, içtenlik, hayatın sihrini, gizini yakalayıp onu kendi kişisel büyüsünü katarak yeniden yaratmak... Yılmaz Güney’in sinemasının da edebiyatının da en önemli özellikleridir bunlar.

Devamını Oku
08.09.2025
Eğitim ve sanat

Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin üzerinde yükselmesi gereken dört sütunu, “mektep, iktisat, sanat, imar” diye sıralamıştı. Bu dört sütundan ikisini oluşturan “mektep” ve “sanat” maddelerine yakın tarih içinde bir arada bakıldığında, yani sanatta eğitim ve eğitimde sanat alanlarında nereden nereye geldiğimize bakıldığında umut verici bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz söylenemez.

Devamını Oku
18.08.2025
Altmış yıl önce altmış yıl sonra

İzmir’de tam anlamıyla “ağır, koyu bir sıcak” vardı. “Kerbela” oyunu 2 Ağustos tarihinde bir zamanların fuar alanı, günümüzün Kültürpark’ı içindeki açık hava tiyatrosunda oynanacağı için İzmir’deydim.

Devamını Oku
04.08.2025
Hatırlamak bir eylemdir

Ergin Yıldızoğlu, 7 Temmuz tarihli Cumhuriyet gazetesinde “Faşizm ve kültür” başlıklı önemli bir yazı kaleme aldı.

Devamını Oku
21.07.2025
‘Umutsuz çağın sesi’

'Medea-Material' Romanya'da köklü Sibiu Tiyatro festivalindeydi...

Devamını Oku
30.06.2025
Vahşi bir dünya

Vazgeçilmez dört elementten biri olan havayı yine paramparça ediyor bombalar, füzeler... Doğal yerinden koparılıp insanın elinde oyuncak olmuş ateş, gecenin karanlığını kızıla boyuyor.

Devamını Oku
16.06.2025
Beyaz gecelerde Medea-Material

23-27 Mayıs tarihleri arasında, Dostoyevski’nin unutulmaz novellasının fonunu oluşturan St. Petersburg “beyaz geceler”indeydik.

Devamını Oku
02.06.2025
İyimserlik önyargısı

İyimserlik önyargısı

Devamını Oku
12.05.2025
Bir kez daha Kerbela

Bir kez daha Kerbela

Devamını Oku
28.04.2025
Bursa ve tiyatro Bursa...

Bursa ve tiyatro Bursa...

Devamını Oku
14.04.2025
Dünyayı sevgi kurtaracak

Dünyayı sevgi kurtaracak

Devamını Oku
31.03.2025
Sonrası gündüz

Sonrası gündüz

Devamını Oku
17.03.2025
Tiyatroantropolojisi ve Metin And

Tiyatroantropolojisi ve Metin And

Devamını Oku
03.03.2025
Tiyatroda eğitimin önemi

Tiyatroda eğitimin önemi

Devamını Oku
10.02.2025
Toplumsal çürüme ve sanat

Toplumsal çürüme ve sanat

Devamını Oku
27.01.2025
Ben bir veri bankasıyım!

Ben bir veri bankasıyım!

Devamını Oku
13.01.2025
Umarım gelen gideni aratmaz

Umarım gelen gideni aratmaz

Devamını Oku
23.12.2024
Bir ödülün düşündürdükleri

Bir ödülün düşündürdükleri

Devamını Oku
09.12.2024
Heiner Müller ile bir kez daha

Heiner Müller ile bir kez daha

Devamını Oku
25.11.2024
Buzdağının altı

Buzdağının altı

Devamını Oku
04.11.2024
Toplumsal çürüme

Toplumsal çürüme

Devamını Oku
21.10.2024
Ali Cem Köroğlu’nu yaşatmak

Ali Cem Köroğlu’nu yaşatmak

Devamını Oku
30.09.2024
'Keşke bir parti olsaydı...'

Yılmaz Güney’in bakışı

Devamını Oku
16.09.2024
Franz Kafka: Yüzyılın kâhini

Franz Kafka: Yüzyılın kâhini

Devamını Oku
02.09.2024
Issızlaşıyoruz

Issızlaşıyoruz

Devamını Oku
12.08.2024
Ahmet Cemal’i hatırlamak...

Ahmet Cemal’i hatırlamak...

Devamını Oku
29.07.2024
Belediyeler ve kültür-sanat politikası

Belediyeler ve kültür-sanat politikası

Devamını Oku
15.07.2024
Güvenilir olmanın sırrı

Güvenilir olmanın sırrı

Devamını Oku
24.06.2024
Bir döngü daha tamamlandı

Bir döngü daha tamamlandı

Devamını Oku
10.06.2024
Taşın ve tarihin büyüsü

Taşın ve tarihin büyüsü

Devamını Oku
27.05.2024
Cumhuriyet 100 yaşında

Cumhuriyet 100 yaşında

Devamını Oku
13.05.2024
‘Devlet Ana’ Macaristan’daydı

‘Devlet Ana’ Macaristan’daydı

Devamını Oku
29.04.2024
Tahsin İncirci: Bu toprağın kokusu

Tahsin İncirci: Bu toprağın kokusu

Devamını Oku
15.04.2024
Dünya bir sahnedir

Dünya bir sahnedir

Devamını Oku
01.04.2024
On yıl sonra...

On yıl sonra...

Devamını Oku
18.03.2024