Ayşenil Şamlıoğlu ‘Kocamın Ailesi’ adlı TV dizisinde Mukadder’i incecik işliyor
Ayşenil Şamlıoğlu’yla Küçük Tiyatro’nun fuayesinde tanışmıştık. Yıl 1997 olmalı. Güzel kızıl saçlı, sade giyimini zarif takılarla şık kılmış, kibar bir hanımefendi. Sonradan belgelere başvurduğumda anlayacağım ki oynadığı bütün oyunları izlemişim. Bir bölümünün eleştirisini yazmışım. Sanatçının adını da anarak sahnedeki yorumunu değerlendirmişim. Dahası, rol aldığı bir oyun nedeniyle verilen yardımcı kadın oyuncu ödülünü de saptayan jürideymişim.
Görüntü ile ismi eşleştirmek kolay değildir. Hele çeşitli sahnelerde görev yapan bir Devlet Tiyatrosu sanatçısı için, ülke düzeyinde tanınmak olanaksız bile sayılabilir. Ayşenil’in yükselişinin de bir çırpıda gerçekleşmediği anlaşılıyor.
1995’te Selçuk Yöntem’in Ankara DT’de tek başına oynadığı -ne yazık ki izleyememiş olduğum- “Ben Feuerbach” ilk yönetmenlik başarısıymış. Tanıştığımız günlerde de Oda Tiyatrosu’nda oynamakta olan “Benimkinin Adı Regine”i (1997) sahnelemiş.
Şamlıoğlu’nun ne tür bir sanatçı olduğunu bu oyunu izledikten sonra kavradım. Oyuncudan görsel-işitsel anlatım düzeyinde kusursuz bir disiplin bekleyen, sahnedeki her anın bir başka aşamaya hızlı bir geçişle bağlandığı, tartımın (tempo) hep yüksek kalması için tiyatro olayını bir arada tutan enerjinin tüm yorumcular tarafından paylaşıldığı, rejisörün, sahneyle salon arasında kusursuz bir elektrik akımının oluşmasında güçlü bir jeneratör işlevi taşıdığı türden bir gösteri anlayışı benimsemişti. Çok daha sonraki konuşmalarımızdan, “grotesk” bir yaklaşımı da içeren bu yönetmenlik biçeminde, hayranı olduğu Cirque de Soleil’in (Kanada merkezli sanat-gösteri topluluğu) etkisi olduğunu öğrenecektim.
1990’lı yıllardan 2010’lu yıllara geçildiği dönemde yönetmen Ayşenil Şamlıoğlu imzalı ve çoğu ödüllü pek çok oyun geldi gündeme: “Kozalar” ve “Ölüler Konuşmak İster” (İstanbul DT, 1997), “5. Frank” (Adana DT, 1998), “Pazartesi Perşembe” (Adana DT, 1999), “Eşek Arıları” (Ankara DT, 2000), “Bina” (Sivas DT 2001), “Aslan Asker Şvayk”(Antalya DT, 2001), “Külhanbeyi Operası” (Antalya DT, 2002), “Gayri Resmi Hürrem” (İBBŞT, 2004) “Süleyman ve Öbürsüler”(Semaver Kumpanya, 2005), “Altona Mahkûmları” (Ankara DT, 2006), “Dünyanın Ortasında Bir Yer” (İstanbul DT, 2007) ve “Bana Mastikayı Çalsana” (Aysa Prodüksiyon Tiy. 2007).
Oyunculuğu ise tiyatroda “Geyikler Lanetler” (Ankara DT, 1999), “Evaristo” ve “Öldün, Duydun mu?” (Altıdan Sonra Tiyatro, 2013), sinemada ve dizilerde neredeyse kesiksiz olarak sürüyordu. 2009’da İBBŞT Genel Sanat Yönetmenliği görevini üstlenen Şamlıoğlu, kurumun işleyişine ilişkin -birkaç yıl öncekiyönetmelik değişimiyle oluşan kriz aşamasında istifasını verdi.
Dizi deneyimi “Ferhunde Hanımlar”la başlayan sanatçı, “Bizim Evin Halleri”nden sonra çevirdiği “Yol Arkadaşım”la televizyon izleyicilerinin gündemine girmişti. Birkaç yıl önceki “Bizim Yenge” dizisinde 9 oğlunu yöneten akıllıkurnaz kaynanayı jest-mimik-hareket düzenindeki ince geçişlerle duyarlı bir komedi oyunculuğu çizgisine yerleştiren Şamlıoğlu, geçen yazdan bu yana sürmekte olan “Kocamın Ailesi”nde tam anlamıyla döktürüyor.
Kaynanasına bağlı, sevgi dolu, saygılı gelin, hamarat ev hanımı, çocukları ile pasta fırınında yardımcılığını yaptığı sevgili kocası arasında paravana görevi yapan özverili anne, yumuşak başlı ve terbiyeli, ama çocuklarına zarar verildiği zaman yırtıcı kaplana dönen, en çok da henüz 5 yaşındayken pazaryerinde kaybolan tek oğlunu boşuna aramakla, bu yolda aldatılmakla, dolandırılmakla geçen yaşamı boyunca, aklıyla duygularını dengelemeye uğraşan, gerçek oğlunu tanıma yolunda özel sezgiler geliştirmiş Mukadder’i, gülüşü ve öfkelenişiyle, özel jest ve hareketleriyle, giysileri ve başından çıkarmadığı saç bandıyla, öyle bir ustalıkla kana-cana büründürüyor ki, bu oyunculuğun bir saniyesini bile kaçırmak istemiyorsunuz.
Ne yaparsa yapsın, işine canını veren bir usta var karşınızda...
Tam anlamıyla döktürüyor
Yazarın Son Yazıları
Dünya tiyatrosu, son 60 yılın -tartışmasız- en büyük oyun yazarı Tom Stoppard’ı 29 Kasım’da yitirdi. 1937’de Çekya’nın Zlin kentinde doğan Tomas Straussler, Nazi işgalinden kaçan ailesiyle çocukluğunda bir süre Singapur ve Hindistan’da yaşamıştı. Annesi, babasının ölümünün ardından bir İngilizle evlenince 1946’da üvey babasının soyadını alarak yedi yaşındayken İngiliz vatandaşı oldu.
Festival çoğunlukla Çankaya Belediyesi’nin sahnelerinde yer aldı. Toplamda 12 farklı oyun salonu kullanıldı.
Takviminize not edin. 27 Kasım-31 Ocak tarihleri arasında İstanbul Depo’da tiyatro mirasımızın arşivleri sergileniyor. Tophane’deki bu sanat uzamının tam adresi: Depo/Tütün Deposu, Lüleci Hendek Caddesi No. 12 (E-posta adresi: depo@depoistanbul.net Telefon: 90 (212) 2923956)
Kitapların her bir bölümünün sonunda yer alan “ölçme ve değerlendirme”ye yönelik alıştırmalar, öğrencinin, eğitim sürecinde etkin bir katılımcı olmasını sağlıyor.
Ozan Ertuğrul Özüaydın’ı şiir meraklıları tanır. Çoğunlukla şiirlerini içeren 11 kitabı var. Yapıtlarını 4 ve 5 Ekim’de 22. Ankara Kitap Fuarı’nda imzaladı.
Ben bu öyküye ne zaman katıldım? İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı’nda lisansüstü öğrencisiyken tüm bölümlere sınavsız tiyatro dersleri veren Haldun Taner’in gözüne -yaptığım bir ödev nedeniyle- girmiştim. 1964’te, DTCF’de açılacak tiyatro bölümüne başvurmam için bana haber yolladı. Yurtdışında burslu olarak yüksek lisans yapmaya hazırlanıyordum; yolumu değiştiremedim. Ama sonunda da sevgili Taner’in sözüne geldim: 1978’de, çoluğa çocuğa karışmışken DTCF Tiyatro Bölümü’nün doktora öğrencisi oldum. Akademik kadrom ODTÜ ya da (sonra) DTCF İngiliz Dili ve Edebiyatı’nda olsa da tiyatro bölümünün altın çağını yaşadım. 1981’de başlayan derslerim göz açıp kapayıncaya dek 32 yıla ulaştı
70 yıllık tiyatro seyircisi ve 50 yılı aşkın süredir aralıksız yazan bir eleştirmen olarak tiyatrolarla iletişim kurma üstüne düşündüğümde geçmiş yılları özlüyorum.
12 Eylül döneminin tiyatro eleştirisi çoğunlukla sahne olaylarındaki özensizliğe karşı çıkmaktadır. Bu aşamada gazetelerdeki kültür sanat sayfalarının küçülmeye, eleştiri yazılarının azalmaya başladığı görülür.
Ferhan Şensoy’u 31 Ağustos 2021’de 70 yaşındayken yitirmiştik. Yeni yapılan “Ferhangi Bir Yaşam” belgeseli seyircisiyle buluşmayı bekliyor. Müjdat Gezen ise 82 yaşında ve bir hafta önce hakkındaki soruşturma kapsamında ifade vermeye çağrıldı.
Değerli bilimadamı Prof. Dr. Metin Sözen’i 1 Ağustos’ta yitirdik. Yaşamını ülkemizin doğal, tarihsel, kültürel değerlerine sahip çıkılmasına adamış, yüce gönüllü bir insandı.
Sevgili Genco, Sen gideli bir yıl oldu. Zaman çabuk geçiyor. İlk mektubumda (Cumhuriyet, 13.08.2024) ardında bıraktığın görsel-işitsel belgelerden söz etmiştim: Sanat yaşamın boyunca oluşturduğun sesli kitapları, fotoğraflarınla yorumladığın şiirleri, çevirilerini, plak ve kasetlerinde kayıtlı müzik çalışmalarını...
Okuduğunuz başlığı bir başka yazımda da kullanmıştım. Ölümünün üstünden 20 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına karşın, Memet Baydur’un bizlere diyecekleri sürüyor
17 Haziran’da Metrohan’da ilk gösterimi yapılan “Bir Babıali Zirvesi” başlıklı, Habitat TV yapımı Zeynep Oral belgeselini henüz izleyemedim. Neyse ki Dikmen Gürün izlenimlerini geçen haftaki yazısında bir güzel dile getirmiş. Okurken belleğimde birikmiş, belge tadında Zeynep Oral olayları gözümün önüne gelmeye başladı. Bu yazıda Zeynep’le yaşanmış anlar var.
Gazete ve dergi yazarlığım 50 yıla ulaştı. Özgür basın dergisinde başlayıp çeşitli başka dergilerde ve ayrıca 45 yıl Cumhuriyet’te süren bu uğraşa -30 yıldır gazeteme iki haftada bir “Sahneden” köşesini yazmak da eklenmiş. Kolay iş değil.
Prof. Dr. Oya Başak’ı bir hafta önce yitirdik. Cenazesindeki çelenklerden birinde “çocukların” yazıyormuş.
“Zengin Mutfağı” oyunu neredeyse 50 yıldır sahnelerimizde yer alıyor. İşin hoşu, oyunun başkişisi Lütfü Usta’yı oynayan Şener Şen Usta da 1977’de ilk kez canlandırdığı bu karakteri son üç yıldır yepyeni bir seyirci kuşağına sunmakta.
Bahar ölümsüzlük simgesidir
Ahmet Özer’in 50. kitabı çıktı
Son veda...
Tiyatro biletleri uçuşta
Shakespeare siyaset sahnesinde
Sanat Kurumu 78. yaşını sürüyor
Nevra Serezli: Profesyonel tiyatroda 60 yıl
İzmir D.T’den ‘Karıncalar / Bir Savaş Vardı’
Heiner Müller’den ‘Medea’
‘Vatan Kurtaran Şaban’ günümüzde
Broadway ya da West End biçeminde süper tiyatro
Gonca Vuslateri Shakespeare oynamalı
Özdemir Nutku anlatıyor
Ankara’da tiyatronun renkleri
Festivalde üç Shakespeare oyunu
‘Öteki’nin dramı
Ankara’da yeni bir tiyatro şenliği
Ateş Kuşu Semiha Berksoy
Tiyatromuzun belleği: Türkiye Tiyatro Vakfı beş yaşında
Müşfik Kenter’i anarken...
Genco’ya mektup
Nilüfer Kent Tiyatrosu ile Daltabanlar ayrı düştü
Hocamız Sevda Şener’i yitireli 10 yıl oldu
Tiyatromuzun modernleşme süreci İngilizcede