Ayşegül Yüksel

Uğur Mumcu 80 yaşında

16 Ağustos 2022 Salı

24 Ocak 1993’te arabasına konulan bombanın patlaması sonucunda Ankara’daki evinin önünde yaşamını yitiren Cumhuriyet yazarı, hukukçu, araştırmacı Uğur Mumcu 22 Ağustos 1942’de doğmuştu. Yaşasaydı bu ay 80. yaşını kutluyor olacaktı. Uğradığı suikastın failleri bulunamadı. Öldüğünde 51 yaşındaydı. Ülkemizin yetiştirdiği en zeki, en yürekli, en çalışkan insanlardandı. Kısa sayılabilecek yaşamına 40 kitap iki de oyun sığdırmıştı. Bu kitapların çoğu Türk siyaset tarihinin yakın döneminin gizli kalmış/bırakılmış noktalarını aydınlatan araştırma belgeleri olarak büyük önem taşımaktadır.

Mumcu, 12 Mart’tan 12 Eylül’e doğru yol alındığı sancılı toplumsal dönemde, Ankara’da sinema salonlarında yapılan -ve izleyicilerin o salonları tıka basa doldurduğu- siyasal içerikli açıkoturumların parlak konuşmacısı olarak da ün yapmıştı. Hiçbir sözün altında kalmaz, incelikli “gülmece” duyarlığıyla izleyenleri hem güldürür hem düşündürürdü. Gülmece kotarma yetkinliği yaşamın oyunsuluğunun bilincine ve tadına varabilen insanlarda gelişir, incelir, kişinin zekâ ve düşünsel olgunluk düzeyinin aynası olur. Uğur Mumcu’nun aydın kişi olarak ulaşmış olduğu yüksek aşamayı yansıtan, onu kafamızdaki ve yüreğimizdeki ayrıcalıklı konumuna getiren özelliklerinden biri de budur. 

‘SAKINCALI PİYADE’ 12 MART İLE HESAPLAŞAN İLK OYUNUMUZDUR

Uğur Mumcu, toplumsal yaşamımızda etkin, yürekli, özverili bir başoyuncuydu. Sahnelerimize armağan ettiği “Sakıncalı Piyade” ve “Sakıncasız” oyunlarıyla tiyatro tarihimizde de iz bıraktı.

“Sakıncalı Piyade” 12 Mart askeri darbesiyle hesaplaşan ilk oyunumuzdur. 1977-78 tiyatro döneminde Ankara Sanat Tiyatrosu tarafından, Rutkay Aziz’in sahne düzeniyle sunuldu ve 700 kez oynandı. Bu çalışmanın sahne üstündeki başarısı, “gerçekten yaşanmış olmasa inanılması olanaksız gerçekler”in, tiyatronun “oyunsu” gerçekliğiyle buluşmasından kaynaklanır. Mumcu, sıkıyönetim mahkemesi sanığı, bir asker hükümlü, yedek subaylık hakkı geri alınmış bir “sakıncalı” olarak 12 Mart dönemi hukuk anlayışının çarpık mantığını tüm görünümleriyle gözlemlemişti. “Sakıncalı Piyade” mantıkdışılığın ürkütücü boyutlarıyla gülünç boyutlarının bir hukukçu gözüyle- iç içe sergilendiği sahne olayıdır. Mumcu, oyun boyunca “yargılanan” konumunda olan Sakıncalı Piyade karakterinin serüvenini izleyerek 12 Mart hukuk anlayışını “yargılar”. “Sakıncalı Piyade” farklı yapımlarla birçok kez sahnelenmiştir.

‘SAKINCASIZ’ 12 EYLÜL’DEN SONRA ‘DÖNEK’LEŞEN AYDIN TİPİNİ HEDEF ALIR

1983-84 döneminde Mehmet Keskinoğlu’nun sahne düzeni ve birçok ünlü sanatçının katılımıyla bir özel yapım olarak sunulan “Sakıncasız” ise 12 Mart’tan sonra yaşanan çeşitli politik dönemler içinde, özellikle de 12 Eylül’den sonra eski inançlarına sırt çevirerek günün koşullarına uymayı ve “köşe dönme”yi seçen “dönek” aydın tipini hedef alır. İlk oyununu “hukukçu” gözlükleriyle biçimlendiren yazar, ikinci oyununda “aydın gazeteci” gözlüklerini takmıştır. Oyun boyunca taşlanacak olan Sakıncasız tipi, bir gazeteci olarak çizilir. 

Oyunun en çarpıcı bölümleri, “sakıncasız” olmaya çalışan köşe yazarının daktilosu başında, ertesi gün yayımlanacak yazısını oluşturmaya çalıştığı tablolardır. Mumcu, bu tablolarda,12 Eylül kafasının Türkçeye de “müdahale” etmesiyle güncelleşen “dil” sorunumuzu, “dönek aydın” tipini irdeleme yolunda çarpıcı bir dramatik örgeye dönüştürür. “Sakıncasız” yazar, kafasından diline arı Türkçe sözcükler biçiminde dökülen düşünceleri, patronlarının hoşuna gidecek başka düşüncelere dönüştürmeye çalışırken bildiği ve kullandığı Türkçeye de ihanet etmekte, “sakıncasız” düşünce kırıntılarını önemli gösterme yolunda Osmanlıca sözcük ve tamlamalara sığınmaktadır. Türk tiyatrosunda böylesine etkili biçimde gülünçleştirilebilmiş bir başka yazar tipi yoktur.

Mumcu, her iki oyununda da bugüne uzanmaktadır. 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerinin ayrıntıları o dönemlere ait olsa da hukuk dışılık, aydın dönekliği, basına sansür, en önemlisi de mantıkdışılık, ülkemizde yaşanmış olanlardan hiçbir ders alınmadığını gösterir.

İyi ki doğmuşsun, sevgili Uğur Mumcu...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özdemir Nutku anlatıyor 3 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları