Barbaros Çetin

Denizi doldurmak mı? İnsanlık suçu

27 Ocak 2016 Çarşamba

Karadeniz Sahil Yolu’nun dolgu olan kısımları zaman zaman doğa tarafından geri alınıyor.

2015 yılı Aralık ayında Paris’te yapılan “21 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Toplantısı’nın (COP21) üçüncü gününde Türkiye, dördüncü kez Günün Fosili ödülüne layık görüldü.

2015 yılı Aralık ayında Paris’te yapılan “21 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Toplantısı’nın (COP21) üçüncü gününde Türkiye, dördüncü kez Günün Fosili ödülüne layık görüldü.

Türkiye 1999 yılından bugüne kadar sera gazı emisyonlarını yüzde 98 oranında arttırdı. Türkiye’de şu anda 22 santral kömür ile elektrik üretirken havaya milyonlarca ton insan ve doğa sağlığına zararlı salınım yapıyor. Bu yetmezmiş gibi, 80’in üzerinde yeni kömürlü termik santral planlanıyor. Bu santrallar iklim değişimine yol açan karbon emisyonlarının en büyük kaynağı.

Nitekim geçen günlerde NASA’dan yapılan açıklamada, insana ve doğamıza verdiğimiz zararları teyit eder nitelikte. Son 10 yılda İstanbul’daki kontrolsüz büyüme ile hava kalitesini bozan azot dioksit oranı yüzde 50 oranında artmış. Kirlilik artışı Ankara’da yüzde 30 ve İzmir’de ise yüzde 10.

Deniz kıyılarını doldurmak…

Yenilenemez enerji kaynağı olan kömür yakıtlı enerji santrallarından çıkarmış olduğumuz sera gazı emisyonları yetmezmiş gibi, son birkaç yıldır deniz kıyılarımızı da doldurmaya başladık.

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) yapmış olduğu son araştırmalara göre, buzul erimesi ve deniz suyu sıcaklıklarındaki artış nedeniyle, deniz seviyesi 1992 yılından beri dünya genelinde ortalama 8cm yükseldi. Yapay dolgular nedeniyle de deniz seviyesi yükselmesini hızlandırıyoruz.

Denize dolgu yapmak, kıyı erozyonunu tetikliyor, kıyıya özgü canlıların yaşama ortamını altüst ediyor, deniz suyunun kimyasal/ fiziksel özelliklerini bozuyor. Deniz suyunun kendi kendini yenileme, devşirme mekanizmalarını harap ediyor.

Dolgu malzemesi olarak kullanılan toprak ve patlama ile parçalanmış kayaların elde edilmesi ve taşınması sırasında büyük oranlarda CO2 emisyonu da ortaya çıkmakta.

Ayrıca, bu işlemler sırasında yapılan patlamalarla yeraltı sularının yatakları değişiyor, o bölgede toprak kaybı ortaya çıkıyor.

Rant kazanma bölgeleri…

Ordu-Giresun Havalimanı inşası için ocaklardan 22.5 milyon metreküp taş alındığı ve bölgede büyük tahribatlara yol açtığı iddia ediliyor. Bu alanın yakınında yine deniz dolgu üzerine 60.000 m2’lik “Ordu Fındık ve Çikolata Park Projesi” devam ediyor.

Yenikapı ve Maltepe sahillerine hafriyat dökülerek denize dolgu yapılması, ciddi deprem riski taşıyan İstanbul için büyük handikap. Lodos zaman zaman şiddetli eserek dolgu sahil yollarını çökertebiliyor.

Kocaeli’ndeki Derince Limanı’nı kiralayan şirketin, Gölcük istikametinde 450 bin M2 dolgu yapmayı planladığı söyleniyor. Körfez sahilinde 43 liman bulunuyor.

Örnekleri çoğalmak mümkün. Ancak en dikkati çekeni; Mersin’deki “Deniz park” alanının “denizden dolgu” nedeniyle “Kıyı Kanunu’na” aykırı olması gerekçesi ile Danıştay’ın projeyi yok sayıp yıkım kararı alması.

Doğa’nın tokadı...

Milyonlarca yıl içerisinde oluşmuş denizkara dengeli ekosistem yapısı, kendisine yapılan ekolojik olmayan yapay ekleme ve dolgu alanlarını asla kabullenmez. Nitekim Hopa-Sarp yolunun deniz doldurularak yapılan bölümü 15 yıl arayla 2 kez 10 metreyi bulan dalgalar nedeniyle çökmüştür. Dünya haritası görünümü verilen ve 300 yapay adadan oluşan “World Islands” 2010 yılından itibaren yavaş yavaş Basra Körfezi’nin sularına gömüldü. Ekolojik görgüsüzlüğün dünyadaki en çarpıcı örneği olarak önümüzde duruyor.

Acaba insanoğlu sürekli kendi bacağına kurşun sıkmaktan ne zaman vazgeçecek? Dünyayı yaşanamaz bir gezegene dönüştürdüğünde mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları