Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Hedefteki ‘devlet büyüğü’ kim?
Bir değil, iki değil, üç değil.
Yeni Şafak gazetesi, manşetine günlerdir aynı ismi taşıyor:
Trakya Üniversitesi Rektörü Erhan Tabakoğlu.
Rektöre özetle şu suçlamayı yapıyorlar:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edene üniversitede kadro veriliyor, övgüler düzen ise tasfiye ediliyor.”
Yeni Şafak’ın spota çıkardığı kritik cümlelerden biri de şöyleydi:
“Rektörün firari FETÖ’cüler ve Erdoğan düşmanlarıyla yakın ilişkisi de dikkat çekiyor.”
Rektör Tabakoğlu da Trakya Üniversitesi’nin resmi web sitesinden gazeteye uzun bir yanıt verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisini iki defa rektörlüğe atadığını hatırlattı, suçlamaların doğru olmadığını belirtti.
Rektörün o yanıtında dikkat çeken cümle ise şuydu:
“Bu asılsız ve hangi amaca hizmet ettiği anlaşılmayan karalama kampanyası ile üniversitemiz, şahsım ve en önemlisi bizleri her daim destekleyen devlet büyüklerimiz, sistematik bir şekilde hedef alınmaktadır.”
Şimdi...
Acaba bu söz ne anlama geliyordu? Yani rektör kendisini destekleyen hangi devlet büyüğünün asıl hedef olduğunu ima ediyordu?
Öyle ya, Yeni Şafak da bu mesajı anlamış olacak ki “Rektör başkalarının arkasına sığınıyor” diye yanıt verdi.
Gelelim iddialara...
İktidara göbekten bağlı Yeni Şafak’ın, Erdoğan’ın iki kez atadığı rektörü hedef alarak üst üste manşet yapmasını “gazetecilik motivasyonuyla” açıklamak safdillik olur.
Tam da burada, o “devlet büyüğünün” ismi kulislerde zikrediliyor: Mustafa Şentop.
Doğru, TBMM Başkanı Şentop’un kendisi gibi Trakyalı olan Rektör Tabakoğlu ile ilişkisi sır değildi. Şentop’un “dostum” diye nitelendirdiği, birlikte birçok etkinliğe katıldığı kişiydi Tabakoğlu.
Haliyle, Yeni Şafak’ın ülke yanarken bir rektörü sürekli manşete taşıması “iktidar içindeki güç kavgası” iddialarını güçlendiriyor.
Duydum ki Yeni Şafak cephesi “Rektörü Meclis Başkanı Şentop koruyor” diye düşünüyor.
Mustafa Şentop’a yakın isimlerle konuştuğumda ise bu iddiaları yalanlıyorlar. Yani, Yeni Şafak’ın perde arkasında kendilerini hedef almayacağını düşünüyorlar.
Net olan şu ki gazetenin o haberlerinde bir “sır” var.
BAKANLIĞIN ‘ANARŞİST’ KAMPANYASI
Bugünlerde en çok duyacağınız slogan “Bi Hareketine Bakar Hayat” olacak. Sokaklarda, alışveriş merkezlerinde, televizyonlarda sık sık karşılaşacaksınız.
Ne mi o?
İçişleri Bakanlığı’nın trafik güvenliğine dikkat çekmek amacıyla başlattığı kampanyanın mottosu.
Duydum ki bakanlık tüm Türkiye’yi bu kampanya için seferber etmiş. Kamuoyunun trafik kurallarına uymaktaki farkındalığının en üst noktaya taşınması hedeflenmiş.
Hepsi çok güzel, daha fazlası yapılsın.
Güzel de...
Kampanya için hazırlanan görseli görünce “Ben bunu nereden hatırlıyorum” dedim. Sanki...
Evet, doğru hatırlamışım.
Efendim...
İspanya tarihinde anarşist sendika CNT’nin (Ulusal Emek Konfederasyonu) yeri önemlidir. Bir asrı deviren kurum, İspanyol işçi hareketinde etkili rol oynar.
İşte o anarşist örgütün bir bayrağı var. Bayrak köşelerinden çapraz şekilde ikiye ayrılmış; bir parçası kızıl, diğeri kara olarak tasarlanmış.
Ve evet, İçişleri Bakanlığı’nın yeni kampanyasının ana görseli, anarşistlerin işte bu bayrağını andırıyor. Bakanlık kampanya için kimlerle çalıştı, bilmiyorum ama benzerlik şaşırtıcı!
GÖKÇEK’İN ERDOĞAN ŞİFRESİ
Neymiş, Osman Gökçek’in G20 Zirvesi’ne giden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında ne işi varmış?
Neymiş, sahibi olduğu Beyaz TV’de başka gazeteci yok muymuş ki oğul Gökçek gitmiş Roma’ya?
Neymiş, Erdoğan’ın uçağına onu kim almış?
Tamam, şaşırma duygumuzu kaybetmeyelim lakin hafızamızı da diri tutalım.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Melih Gökçek hakkında FETÖ soruşturması başlattı mı?
Gökçek, oğlu Osman’ın FETÖ okullarında okuduğunu savcıya söyledi mi?
Beyaz TV binasının FETÖ’nün kasası Alaattin Kaya ile ilişkisi ortaya çıktı mı?
Ankara Ticaret Odası seçimlerini Osman Gökçek’in kazanması için FETÖ ile yapılan işbirliği gündeme geldi mi?
Tüm bu soruların yanıtı “Evet!”
İşte bu nedenle Osman Gökçek’in babasını da temsilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’la fotoğraf vermesi kritikti. Savcılara “Bakın, Erdoğan var benim yanımda” demekti o uçak karesi.
Tıpkı Melih Gökçek’in savcıya verdiği ifade sonrası “Türkiye’de özellikle FETÖ’cülükle suçlanacak olan son iki kişiden biriyim. Birincisi Sayın Cumhurbaşkanım ikincisi de ben” demesi gibiydi.
Nasıl ki o cümlede Erdoğan’a tehdit varsa, uçak karesinde ise savcılara tehdit vardı.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu