Başkalarının hayatını izlemeyi neden seviyoruz?
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Başkalarının hayatını izlemeyi neden seviyoruz?

24.09.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Başkasının ekmeğinin ne denli tuzlu, başkasının merdiveninden çıkmanın ne denli zor olduğunu göreceksin” diye anlatıyordu Dante. Ölmemek için 20 yıllık sürgün hayatı yaşamanın tadını, kendi doğduğu topraklarda ölenlere hissettirmeye çalışıyordu.

Müge Anlı’nın gündeminde dün yine Aleyna Çakır’ın ölümü vardı. Anlı, Çakır’ın hatta Çakır’ın ölümü nedeniyle suçlanan Ümitcan Uygun’un annesinin ölümünün yeterince soruşturulamadığını anlatıyordu. Çakır ve Uygun’un ölümlerinde cinayeti düşündüren delilleri sıralayan Anlı, iki elini açıp “daha ne yapayım” dedi. Uygun ailesinin konuştuğum avukatı ise ölümlerde bir şüphe olmadığını, iki kadının da intihar ettiğini anlatıyordu. “Medya terörü” ile suçladığı Anlı’yı RTÜK’e şikâyet ederken, hakkında dava açacağını da söylüyordu.

Cumhurbaşkanı’nın damadının medyasının takip ettiği, Süleyman Soylu’ya “sizi destekledik” diyen ailenin suçlandığı, Adalet Bakanı’nın ise “televizyon programcısı savcı değildir” diye defalarca uyardığı, şüpheli ölümlerin birbirini takip ettiği bu hikâyede ortada iki tez var. Ya kadınlar, kirine dayanamadıkları dünyadan birer birer intihar ederek çekiliyor. Ya da kadınları kirli bir dünyaya sürükleyen çeteler, intihar süsünü kurbanlarını susturmak için giydiriyor. Her iki halde de yargının kendi alanına giren konulardaki kayıtsızlığı göze batıyor.

‘Güçlü adamlar’a sunulan anne

Türkiye’de iktidar savaşları bu kadar kızışmış olmasaydı, yine aynı şiddetle konuşacak mıydık? İnanın bilmiyorum. Bildiğim, tartıştığımızın yıllardır halının altına süpürdüklerimiz olduğu.

Neden mi?

Dün, herkes bir hukukçunun sosyal medya mesajlarını paylaşıyordu. “Belki görmemişsindir” diyerek birçok kişi de telefonuma göndermişti. Oysa, ben onunla Cumhuriyet muhabiri Leyla Kılıç aracılığıyla birkaç ay önce tanışmış, hayatını dinlemiştim. Bir yazı değil, bir roman olmayı hak eden koca bir öyküsü vardı.

Dilek Ekmekçi’den söz ediyorum...

Yaşamı 11 yaşında değişmişti. O gün, yıllardır anne dediği kişinin gerçek annesi olmadığını “kızım seninle konuşmamız lazım” diye başlayan sözler sayesinde öğrenmişti. Anne dediği kişi, onu yetiştirme yurdundan almış, sevgiyle büyütmüştü. Ekmekçi, üniversite yıllarının ardından bir merakla gerçek ailesinin kimliğini sürmeye karar verdi. Bilmediği hayatını öğreneceğini düşünüyordu.

Kısmen başarmıştı da...

Bulgularına göre, annesi bir hayat kadınıydı. Türkiye’nin güçlü adamlarına, bir eşya gibi sunuluyordu. Bir de kendisinden 3 yaş büyük ablası vardı. Dilek Ekmekçi doğar doğmaz, ablası da onunla birlikte terk edilmişti. Bunun için paravan bir ailenin kimlik bilgileri kullanılmıştı. Elbette herkes suça ortak olmanın karşılığını almıştı.

Ekmekçi, önce paravan aileye, ardından gerçek annesine ulaştı. Kars’ta bir mezardan alınan örnekle, annesinin 2009 yılında ölen Pamuk Deniz olduğu kesinleşti.

Ablası eskort çetesinin ağında

Fakat bir tuhaflık daha vardı. Ölüm kaydı yalan beyanla düşülüp, defin ruhsatı alınmadan gömülen annesinin bedeninde birçok kırık bulunuyordu. Annesinin yıllarca “yok sayılan” hayatı, ölümünde de koca bir boşluğa dönüşmüştü.

Babasının izini süren Ekmekçi, daha da ilginç bir sonuçla karşılaştı. Anlattığına göre gerçek babası Türkiye’nin bir dönemine damga vuran politikacılarından biriydi. Bugün hayatta olmayan “muhtemel babasıyla” babalık davası sürüyordu.

Ekmekçi, hayatta olan tek yakın akrabası olan ablasıyla yakınlaştıkça bir başka gerçeği fark etmişti. Ablası, küçük kardeşi kadar şanslı değildi. Yetiştirme yurdunda kalmış, bir süre sonra memur yapılmıştı. Ancak Ekmekçi’nin anlattığına göre ablası, yetiştirme yurdundayken “güçlü adamlara” eskort gönderen bir çetenin ağına yakalanmıştı. Bir hukukçu olarak bu kez de ablasından faydalanan adamların peşine düşmüş, karşısına Türk siyasetinin önemli mecralarına uzanan ilişkiler çıkmıştı.

Bizi buluşturan hikâye ise tam da bu ilişkilerin ortasındaydı. Çünkü gerçek ailesine ulaşmaya çalışırken, yasaların sınırlarını zorlamak zorunda kalmıştı. Bu sırada ise dolandırılmıştı. Para kaptırdığı kişilerden uğradığı haksızlığın hesabını sormak istiyordu. Yargı maalesef bu konuda da kendisine yardımcı olmuyordu.

‘Soy’ diyenlerin soyları

Devletin kayıtlarında, mezarlıklarda, DNA laboratuvarlarında, yetişme yurtlarının ziyaretçi defterlerinde kendisini arayan bir insana akıl verilebilir mi? Belki de haddimi aşarak “sizin yerinizde olsam geçmişe değil önüme bakardım” dedim.

O ise bir insanın kimlik öyküsünün binlerce kadının hayatını kurtarabilecek bir mücadeleye dönüşmesini daha çok önemsiyordu. Yetiştirme yurtlarından fuhuşa, fuhuştan tekrar yetiştirme yurtlarına süren “önemli adamlar”ın ardından bıraktıklarından oluşmuş soyları ortaya çıkarmaya çalışıyordu. Üstelik kendi annesi dışında şüpheli şekilde ölen başka kadınları da bu sayede bulmuştu. Ne garip, verdiği mücadelede karşısında hep “boy ve soy” siyaseti yapanları buluyordu!

Facebook hesabındaki not

Üç ayda iki kadının şüpheli şekilde öldüğü hikâyeyi yazdığım yazının ardından Dilek Ekmekçi’nin beni uyarmasıyla bir şey daha fark ettim. Müge Anlı’nın programında yurtlarda kaldığı iddia edilen bazı kızların suçlaması sonrasında ölü bulunan Gülay Uygun’un bir Facebook hesabı vardı. “Çocuk Esirgeme Kurumu’nda çalıştı” yazısının üzerinde ilgi alanları bölümü yer alıyordu. Burada şaşırtıcı şekilde “EGM (Emniyet Genel Müdürlüğü)” yazıyordu. Uygun ailesinin avukatını arayarak nedenini sordum. Ailenin ve avukatın ifade ettiklerine göre; Gülay Uygun, yurtlardan kaçarak kayıplara karışan çocuklarla ilgili olarak Emniyet’le yakın çalışma yürütüyordu. Bu nedenle ilgi alanına “EGM” yazmıştı.

Başkalarının hayatlarını izlemeyi neden bu kadar çok seviyoruz? Belki de günahlarımızı kendimizden bahsetmeden konuşmaktan hoşlanıyoruz. İnanıyorum, bizden değilmiş gibi giden tabutların kapağını açsak kendi yaşanmamışlıklarımızı göreceğiz.

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025