Fethullah’ı öldürdüler cenazesinde ağladılar!
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Fethullah’ı öldürdüler cenazesinde ağladılar!

17.01.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ölüm sonsuz eşitlik mi? Omuzlar üzerinde aynı akıbete uğurlanıyorsun. Yaşamın bütün zikzakları toprak altında kayboluyor. 

Masaya oturduğumda Aykut Edibali’yi yazacaktım. Derken bir başka ölüm haberi geldi. “Hekimoğlu İsmail” takma adıyla bilinen Ömer Okçu vefat etmişti. Merakla bekledim. Hükümet medyası “acı haber” olarak verdi. Meclis Başkanı Mustafa Şentop, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, AKP İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi, Melih Gökçek taziye mesajlarında birbirini izledi. “Ağabey” diyor, “yıllardır düşünce dünyalarını etkilediğinden bahsediyorlardı”.

Merakla kafamı öbür tarafa çevirdim. Pensilvanya da taziye mesajı yayımladı. Gülen, Hekimoğlu için “berrak bir su gibiydi” diyor, “askerlik mesleğinin kazandırdığı hususiyetleri hizmet hayatına tatbik ederdi” diyerek devam ediyordu. Gülen’i öteki FETÖ’cüler takip etti. 

FETÖ’cüler ile AKP-devletin zirvesi aynı acıda buluşmuştu.

Elbette yersiz değil...

Hekimoğlu İsmail, 15 Temmuz’a kadar Fethullah Gülen’e sadık bir isimdi. Derken darbe girişimi yaşandı. Safını Erdoğan’dan yana seçmiş göründü. Bu “çift dinli yaşam”, ölümünün ardındaki karmaşanın da kaynağıydı.

NURCU BİR ASKER

1932 doğumluydu. Askeri okula girişini şöyle anlatmıştı:

“Babam kasaptı ama kasap olmamı istemedi. Kısa yoldan para kazandıracak bir şey düşünmem gerekiyordu. Yırtık bir gazete küpüründe ‘Tank okuluna öğrenci alınacak’ yazıyordu. Ben de dilekçe verdim.”

Sanmayın ki ordudan KHK ile atıldı. 22 sene askerlik yapıp emekli oldu.

Üstelik...

Genç yaşında bir asker olarak Said Nursi’nin sıkı müridi olmuştu:

“Ben Bediüzzaman’a bağlı olduğum için onun söylediğine aykırı bir şey yapmadım. Kahvelere gitmezdim. Hatta arkadaşlar çağırıp kahvede bir çay içirseler arkasından tövbe istiğfar ederdim.”

Bakıyorum, AKP-FETÖ’cüler, İslamcı “Minyeli Abdullah” romanı yüzünden neler çektiğinden söz ediyor. Hekimoğlu, kendisi yanıt versin:

“Askeri mahkemelere de verildim. O zaman ‘Minyeli Abdullah’ı ben yazmadım’ dedim. Onlar da aksini ispat edemediler. Mahkûm olmadım.”

Askerken Nursi’yi ziyaret edebilmesinin, İslamcı roman yazıp görevine devam edebilmesinin, Nur Risalelerini üniformasıyla dağıtabilmesinin sırrı Soğuk Savaş’ın kavgalarındaydı. Nurcular ve tabii Hekimoğlu, safını ABD-NATO ittifakından yana seçmişti. Hekimoğlu, 1960’da Hava Kuvvetleri’ne geçmiş, ondan fazla kez ABD’ye giderek orada eğitim almıştı. Füzeciydi ve elbette füzelerin yönü Sovyetler’e doğruydu. 

Hekimoğlu, İslamı bile orduda öğrendiğini de eklemişti:

“Askerlik çok iyi bir meslek. Ben kültürümü orada artırdım, orada tahsil yaptım. Orada dinimi, imanımı öğrendim. Dünyaya tekrar gelsem, herhalde yine asker olurdum.”

ABD’YE RİSALE TAŞIDI

Kendisini “Risale-i Nur dağıtıcısı” olarak tanıtan Hekimoğlu, ABD’ye risaleleri taşıyan isimdi:

“Amerika’ya gittim. Ondan sonra üstadı hiç göremedim. Şöyle dediğini hatırlıyorum: ‘Amerika ve Almanya’dan Risale-i Nurlar isteniyor oraya giden kardeşlerimiz Risale-i Nurları götürsün.’ (…) Amerika’ya da Risale-i Nurları götürmüştüm.”

FETÖ’nün dinler arası diyaloğunun habercisi gibi...

ABD’de vaktinin çoğunu üye olduğu kilisede geçiriyordu:

“Arkadaşlarım beni şaşkınlıkla takip ediyorlar, ‘Ya, Türkiye’de dindardın şimdi de Hıristiyanlığa merak sardın ne oluyor sana’ diye soruyorlar. Ben de ‘Kültürümü artırıyorum’ diye cevap veriyorum.”

Tek cezası Zaman’dan

Peki Nurculuk?

Said Nursi’nin talebesiydi. Ardından Nurcu Zübeyir Gündüzalp’in öncülüğünde, 1967’de çıkan İttihad’da yazmaya başladı. 1969-1974 arasında Nurculuğun o dönemki en büyük yayını Yeni Asya’daydı. Üstelik hâlâ askerdi. Nurcu Kırkıncı Hoca’nın (Mehmet Kırkıncı) sohbetlerini, Erzurum’da görev yaptığı 1956’dan beri takip ediyordu. Kırkıncı Hoca, Fethullah Gülen’i Nurculuk halkasına ilk sokan isimdi. Hekimoğlu, 1970’lerin ikinci yarısından itibaren yolunu Fethullah Gülen’le birleştirdi. Zaman gazetesi FETÖ tarafından ele geçirildikten sonra, 1988 yılında orada yazmaya başladı. Gazetede en uzun süre görev yapan isimlerden oldu.

Erdoğan, Türkçe Olimpiyatlarında elini tutmuştu

Hani “Neler çekti” deniyor ya...

Ceza aldığı tek dosya, Zaman’da yazdığı yazıdandı. TSK, o dönemde irticayı da hedefe koymuştu. Hekimoğlu, imam hatiplileri Harbiye’ye almayan TSK’yi sert dille eleştiriyordu. Bu yazıdan sadece 72 gün hapis yattı. Bugün Zaman okumanın örgüt delili sayıldığı hatırlanırsa “Ucuz kurtulmuş” bile denebilir.

FETHULLAH’IN TALEBESİYDİ

2002 yılında sol yanı felç geçirmişti. Onu da politikleştirmişti: “Sol tarafım felçli. Zaten bu soldan hiç hayır görmedim.”

Hekimoğlu’nun konuşmalarını açıyorum. Hayatını şöyle tanımlıyor:

“Şükrolsun ki Allah beni Fethullah Gülen Hocama talebe etti. Bilmiyorum o kabul eder mi etmez mi? Ben kendimi onun talebesi biliyorum.”

Hekimoğlu, yaşlı ve hasta haliyle bile Pensilvanya’nın ziyaretçileri arasındaydı. 

17-25 Aralık’tan sonra AKP-FETÖ cephesi çatlayınca Hekimoğlu tavrını sürdürdü:

“Hizmet, İslamiyeti yaşamak ve yaşatmaktır. Hocam bu hususta örnektir. Nasıl ki altının bakırdan ayrılması için ateşe atıp eritirler, aynı şekilde Allah Müslümanlara da ateş verir, kimin bakır, kimin altın olduğu böylece anlaşılır.”

ERDOĞAN’A MEKTUP

Gelgelelim...

Savaş şiddetlendi. Hekimoğlu’nun Gülen’in oluruyla kurduğu bir yayınevi (Timaş) vardı. Graham Fuller başta olmak üzere pek çok Fethullah destekçisinin kitapları da buradan çıkmıştı. Hekimoğlu safını bir daha seçti. 15 Temmuz’un ardından “Ben artık Fethullahçı değilim” der gibi Erdoğan’a bir mektup yazdı. “Müslüman Darbeci Olamaz” kitabıyla da sanki günah çıkardı. 

Haliyle ölümünden sonra iki taraf da “bizden” mesajları yayımladı. Öyle ya, Gülen’in “Ülkeme dönebilseydim iki insanın ziyaretini çok arzu ediyordum” dediği ikiden biriydi. FETÖ’cüler tekerlekli sandalyeye mahkûm, yaşlı Hekimoğlu’nun tavrını anladıklarını söylüyordu. AKP’liler ise geçmişi unutmayı seçiyordu. Hekimoğlu İsmail’in sıkça hedef aldığı 28 Şubat kumpas davasının emekli askerleri ise bu gayri meşru evliliğin kurbanı gibi, 80’li yaşlarında hapiste kalmaya devam ediyordu. 

Taziyeye bakınca dudaklarımdan döküldü: Fethullah’ı öldürdüler, Fethullahçıların cenazesinde ağladılar.

Ölüm... Yaşayanların hiç anlamadığı kayıtsızlık. Topraktan fışkıran çiçek, bedeni kemiren böcek konuşsa insanın riyakârlığını insana anlatacak.

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025