İlker Başbuğ’un savcısını nereden tanıyorum!
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

İlker Başbuğ’un savcısını nereden tanıyorum!

10.05.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sen tesadüf dersin. Oysa hayat insanın eylemleridir. Haliyle, karşılaşmalar poşetten çekilen numara değil, kendi seçimlerindir.

İlker Başbuğ hakkında yazılan iddianameyi okuyunca aklıma geldi. Okudum dediğime bakmayın. Esası 18 satırlık bir iddianame bu. Altı satırı, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, kitabında yazanları tekrarladığı söyleşisindeki sözlerinden oluşuyor. (Güç Odaklarının Mücadelesi 1961-1980, Kırmızı Kedi Yayınları). Diğer altı satırı ise Başbuğ’un kendisine yapılan suçlamaya karşı savunmasından. Matematiği kolay, kaldı mı size altı satır daha! Oradaki basmakalıp ifadeleri çıkarırsanız, savcı hiçbir hukuki tartışmaya girmeden, hiçbir delil göstermeden, hiçbir karşılaştırma yapmadan Başbuğ’un hapisle cezalandırılmasını istemiş. Tabiri caizse, 10 yıl önce FETÖ kumpasıyla tutuklanan ilk Genelkurmay başkanı olan Başbuğ’u, yeniden Silivri’ye göndermek için kararlı bir adım atmış.

“Artık alıştık” diyeceksiniz belki. Ancak zamanla aynı yönde, ileriye doğru yaşayan insanın hafızası, geriye doğru düşünerek alışkanlıklarından kurtulabiliyor. Zaman direndikçe, alışkanlık bir ayıp, bir kusurlu hareket oluyor.

İDDİANAMEYİ YAZAN TANIDIK

Ne demek mi istiyorum?

Başımı biraz eğip iddianameyi yazan isme baktım. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Güngör K. idi. “Ben bu ismi bir yerlerden hatırlıyorum” dedim. Nereden mi? 10 yıl önce İlker Başbuğ, Silivri Cezaevi’nde tutukluyken, Güngör K., Silivri Cumhuriyet Savcısıydı da oradan.

Üstelik…

Silivri Cezaevi’ni konu alan kritik soruşturmalara Güngör K. bakıyordu. Hatırlayın, MİT’in Orta Asya Masası Şefi Kaşif Kozinoğlu, OdaTV kumpas davasında Afganistan’dan çağrılmış, binlerce kilometre yol tepip kendi ayağıyla geldiği adliyede, “kaçma şüphesi” denilerek tutuklanmıştı. Uğradığı kumpası hapishaneden deşifre eden Kozinoğlu, davanın başlamasına sayılı günler kala şüpheli bir şekilde hayatını kaybetmişti. Kozinoğlu’nun vefatına ilişkin soruşturmayı yürüten ve doğal ölüm diye tamamlanan dosyanın savcısı Güngör K. idi.

Sadece cezaevi değil. Başbuğ’un da sanık olduğu Ergenekon davasında, duruşmalarda yaşanan hukuksuzluklara isyan edenler hakkında soruşturma yürüten savcı yine Güngör K. idi.

Örnek vereyim mi? 

FETÖ’nün hâkimleri Silivri Cezaevi’nde öyle felaket bir yargılama yapıyordu ki… Binlerce sayfalık iddianameye, uydur kaydır konuşturulan gizli tanıklara karşı savunma süresi 15 dakikayla sınırlandırıldı. Duruşma salonunda, tavandan üzerlerine mikrofonlar sarkıtılarak dinletilen avukatlar susturuluyor, salondan atılıyor, hatta dövülüyordu. Oyun değil, FETÖ’cü hâkimlere itiraz ettiği için “atın dışarı” denilen avukatlardan Celal Ülgen ve Murat Ergün, jandarmadan yediği dayağın ardından hastanelik olmuştu. Duruşmalarda yaşanan olayların ardından, FETÖ’cü hâkimlerin şikâyetlerine bakan savcılar Güngör K. ve Fazıl Balta’ydı. Her iki savcı da direnen avukatlar hakkında akıl almaz soruşturmalar açıyor, dosyalarına Ergenekon savcılarını aratmayacak şekilde ilgisiz evrak koyuyordu. Bu nedenle, Ergenekon kumpasının avukatları tarafından, FETÖ’cü hâkimlerle birlikte HSK’ye şikâyet edilmişlerdi.

Yolu Silivri’den geçen, Güngör K’nin de konu olduğu birçok olay var. Ben sadede geleyim. Ergenekon hâkim ve savcıları ya tutuklandı ya firar etti. Fazıl Balta bile FETÖ nedeniyle meslekten ihraç edildi. Çalışma arkadaşları Güngör K. ise yoluna devam ederek İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili oldu. 10 yıl önce Silivri’deki roller bu sayede devam etti. İlker Başbuğ yine sanık, avukatı İlkay Sezer yine savunmada, suçlama ve iddianame yine tartışmalı, Fethullahçıların çalışma arkadaşı Güngör K. ise yine savcı…

ANADOLU AJANSI, BAŞBUĞ’DAN ÖNCE YAZMIŞ

Öyle zorlama ki…

İlker Başbuğ hakkındaki “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçundan ceza istenen 4 Ocak 2021 tarihli sözler şöyle:

Adnan Menderes 25 Mayıs 1960 günü Eskişehir’de erken seçim tarihini açıklasaydı, 27 Mayıs askeri darbesi büyük bir olasılıkla önlenebilirdi. Çünkü erken seçim kararı almış bir hükümete karşı bir askeri darbenin gerçekleştirilmesi açıkça milletin siyasi iradesine de vurulacak bir darbe olurdu.”

Devletin Anadolu Ajansı’nı açıyorum. Ajans, Menderes döneminde Ulaştırma Bakanlığı yapan Arif Demirer’in oğlu Mehmet Arif Demirer ile bir röportaj yapmış. İki yıl önce, 22 Mayıs 2019’da yayımlamış. Hâlâ ajansın sitesinde şu sözler duruyor:

“Demirer, (Alparslan) Türkeş’in kendisine ‘Babanın da içinde olduğu bir grup, seçim kararı alalım, ilan edelim. Menderes de yeni bir hükümet kursun’ diyordu. Eğer bu yapılabilseydi, biz 27 Mayıs’ı yapamayacaktıkdediğini anlattı.”

Gazeteci-yazar Metin Toker de “Yarı Silahlı-Yarı Külahlı Bir Ara Rejim” kitabında bunu yazıyor:

“Benim inancım, bütün tertiplerini almış olan ihtilalci subayların, eğer Menderes hükümetince en azından 1950’nin şartlarıyla bir seçimin hangi gün yapılacağı kesinlikle ilan olunsaydı, planlarını gerçekleştirmeye cesaret edemeyecekleriydi. (…)  Nitekim ben TV’de 1991 Temmuzu’nda yapılan Demirkırat’ın açıkoturumunda, MBK’nin (Milli Birlik Komitesi) etkili üyelerinden Suphi Karaman’a, ‘22 Mayıs’ta, 24 Mayıs’ta seçimin şu tarihte yapılacağı ilan olunsaydı siz 27 Mayıs’a girişebilir miydiniz’ diye sorduğumda, ‘kesinlikle hayır’ yanıtını verecekti.”

İhtilalci Numan Esin’in yazdığı 2005 yılında basılan “Devrim ve Demokrasi Bir 27 Mayısçının Anıları” kitabında da aynı sözler tekrar ediyor:

“Onların (Menderes-Bayar) yapması gereken, Türkiye’yi 1 Nisan’da erken seçime götürmekti. Bunu yapsaydılar, Türkiye’de ihtilal olmazdı.

232 KEZ DARBENİN ELEŞTİRİLDİĞİ KİTAP

Kısacası Başbuğ’un kullandığı sözler daha önce, defalarca, Anadolu Ajansı dahil, birçok yerde tekrar edilmiş. İlker Başbuğ’un kitabında ise “darbe” kelimesi 232 kez yer alıyor. Tamamı, darbeleri eleştiren, “nasıl önlenebilirdi”yi sorgulayan ifadelerle kullanılıyor. Buna rağmen, “Silivri’den süzülüp gelen” savcı, Başbuğ’u, nasıl oluyorsa, sanık yaptı.

Dün, Ergenekon davasının emektarı bir avukatla konuştum. FETÖ-AKP ortaklığının bozulmasının ardından, adliye koridorunda yürürken, bir kapıda Güngör K’nin ismini görmüş ve kapıyı tıklatıp içeri girmişti. Ona Silivri günlerinde yaptıklarını hatırlatınca, ortalık buz kesmişti.

İlker Başbuğ, Güngör K., diğerleri… Arşa yükselirken ya da yerin yedi kat altına inerken hepimiz yolumuzu kendimiz seçiyoruz. Tümseklerle, çukurlarla örselendiğimiz yol bizi hep aynı kişilerle karşı karşıya getiriyorsa, buna “kader” demek, biraz kolaya kaçmak değil mi?

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025