‘Yeni paraleller’ kuyruğundan yakalandı
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

‘Yeni paraleller’ kuyruğundan yakalandı

05.11.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yerin yedi kat altından salona çıkardık. Her arada eksi yedinci kata tekrar inerdik. Çünkü adına “saray” denen adalet merkezinin en dibinde hapishaneden getirilenlerin zindanları olur.

9 yıl önce ilk duruşmalardan biriydi. Biz yedi katlı yolculuğa yönelirken hâkimlerden biri jandarmaların arasındaki Soner Yalçın’a seslendi. Samizdat kitabını uzatıp “İmzalar mısınız” dedi. Yalçın, “Yanlış anlaşılır” deyip reddetti. Ancak hepimiz şaşırmış, “böyle hâkimler de varmış” diye söylenmiştik. Hiç tanışmadığımız ama birlikte örgüt kurmakla suçlandığımız Hanefi Avcı’nın nasıl bir polis olduğunu o an anladık: “Öyle düşünmeyin, aksine Fethullahçı olmasaydı herkesin içinde bunu yapmaya cesaret edemezdi”. Sahiden de sona yaklaşırken Yalçın’ın tahliyesine tek itiraz eden Avcı’nın ilk şüphelendiği hâkimdi. FETÖ operasyonlarının ardından tutuklandı. Şimdi hangi cezaevinde bilmiyorum.

Filmlerde, dizilerde hırsız kovalayan, ceset inceleyen, mermi toplayan polisleri görürüz. Oysa cinayetler, hırsızlıklar, saldırılar düşünce ile çözülür. İyi polis, delilleri birbirine bağlayan boşluğu zekâsıyla dolduran kişidir.

Derdim polislik değil, önümde duran “uzman mütalaası”nın hikâyesini anlatmak. Altında Hanefi Avcı’nın imzası var. Konusu ise “devlet içinde iş tutan kimilerini ürküttüğü için” Sincan Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Müyesser Yıldız.

FETÖ’nün mirasçıları

Hanefi Avcı, yıllarca Emniyet’in en tepesinde yer almış bir müdürken 2010 yılında kimsenin beklemediği bir iş yaptı. “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adıyla bir kitap yazdı. Polisin içindeki FETÖ yapılanmasını deşifre etti. Ardından “kumpas fabrikası” onun için çalıştı. Muhafazakâr bir polis olduğu halde Devrimci Karargâh örgütüne üyelikten tutuklandı. TİKKO ve PKK propagandasıyla suçlandı. Bir de OdaTV davasında hapse atıldı. Yıllarca içerde kaldı. Ama sonunda haklı çıktı. Türkiye, “eski paralel devlet” ile hesaplaşma kararını verdi. Gelin görün ki yeni ellerin bazıları pek de temiz değildi.

Avcı ile Yıldız’ın 9 yıl önce aynı davada sanık olduğunu hatırlayınca, mütalaaya farklı bir gözle baktım.

Hanefi Avcı iki şey yapmıştı.

Birincisi; Müyesser Yıldız’ın bir astsubayla telefon konuşmalarının “devletin gizli bilgileri” olup olmadığı sorusuna yanıt aramıştı. Davanın esası tabii buydu. Avcı, tek tek görüşmeleri incelemiş, içeriğindeki bilgilerin konuşmalardan önce hangi gazete ve televizyonlarda yer aldığını bulmuştu. Anadolu Ajansı’ndan TRT’ye, Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarından uluslararası ajanslara kadar birçok yerde yer alan bilgilerin, sırf Müyesser Yıldız’ı tutuklamak için dosyaya “devlet sırrı” olarak yazıldığını ortaya koymuştu. Elbette bu FETÖ mirasını yeni yöntemlerle sürdüren yargının alıştığımız bir pratiğiydi.

Ancak...

Hanefi Avcı, ikinci bir şey daha yapıyordu. Ne olduğunu anladığımda tüylerim diken diken oldu. “İşte yeni paralel devlet” dedim.

Avcı, yıllarca bir polis olarak yürüttüğü soruşturmalardaki tecrübeyle dosyayı incelemişti. Devlet içinde örgütlü bir grubun Yıldız’ı tutuklamak için tezgâh kurduğunu delilleriyle ortaya koymuştu.

Önceden sonucu biliyorlar

Şöyle anlatayım...

Erdal Baran isimli astsubay, gazeteci Müyesser Yıldız’ı telefonla “çok gizli bilgileri” vermekle suçlanıyor.

Peki, bu soruşturma nasıl başladı?

Dosyaya bakarsanız, adı “Durmuş Özkan” olan bir ihbarcı, 17 Ekim 2019’da Erdal Baran’ın gizli bilgileri sızdırdığını Ankara Savcılığı’na ihbar eden bir mektup yazdı. Nedense 17 gün bekleyip 4 Kasım 2019’da Ankara’da bir postaneden savcılığa gönderdi. Mektup 13 Kasım’da savcılık tarafından alındı. Orada da tam 16 gün işleme konmadan bekledi. Ve 29 Kasım’da soruşturma açıldı.

Peki, sonra ne olmalıydı?

Avcı diyor ki “Erdal Baran’ın İstanbul’da kışlada görevli olması, İstanbul’da ikamet etmesi, işlediği iddia edilen suçu İstanbul’da işlediğinin belirtilmesi” nedeniyle savcılığın soruşturmayı İstanbul’a göndermesi gerekirdi. Öyle olmadı. Avcı’ya göre soruşturmayı yürütenler “meselenin bir yerinden Ankara’ya bağlanacağını” başından biliyorlardı!

Devam edelim...

Avcı’ya göre 3 satırlık ihbar mektubunu gönderen kişinin ifadeye çağrılıp, ayrıntılı bilgiler alınması gerekiyordu. Öyle ya bir casusluk şebekesi belki de açığa çıkarılabilirdi. Avcı diyor ki “sanki ihbarcının uydurma olduğu biliniyor gibi” bu da yapılmadı.

Dahası...

Dünyanın en aptal casusları dahi sırlarını telefonda konuşmayacağı için astsubay hakkında fiziki takip kararı alınması gerekiyordu. Çok tuhaf! Savcılık buna da gerek duymamış, sadece telefon dinleme kararı almıştı.

Üstelik...

Avcı’nın ifadesiyle “casusluk suçlamasında şüphelilerin yakalanıncaya kadar takip, izleme ve dinlemesinin devam etmesi gerektiği halde” Yıldız ve Baran’ın telefon dinlemeleri gözaltına alınmadan 3 ay önce sonlandırılmıştı.

İşin ilginci, telefonda her konuyu konuşan Erdal Baran, başkalarına da Yıldız’a anlattıklarını söylediği halde, soruşturmanın neredeyse tek hedefi Müyesser Yıldız’dı. Bütün yazışmalar onun için yapılmış, bütün dosya onun üzerine kurulmuştu.

Yasadışı dinlemeler yeniden

Fakat daha da önemli bir detay var.

Avcı, soruşturmaya giren bazı unsurların yasal telefon dinleme tarihleri dışında elde edilen bilgilerden geldiğini yakalamış. Şu yorumu yapıyor: “Müyesser Yıldız’ın adli soruşturma öncesi telefonlarının sahte isimler veya İMEİ, İMSİ vb. sadece GSM sisteminin bildiği numaralar üzerinden dinlendiği ve delillerinin bulunacağı kanaatindeyim.”

Benim yorumum sanmayın. Avcı açık açık tabloyu da anlatıyor:

Asıl hedefin Müyesser Yıldız olduğu, adli soruşturma öncesi önce onun telefon ilişkileri incelenip, dinlenerek Erdal Baran ile ilişkilerinin içeriği belirlendiği, elde edilen bilgilerde Erdal Baran’da başlayan bir soruşturma yaratmak için suni bir ihbar yapıldığı, bu ihbar üzerine başlatılan soruşturmada önce Erdal Baran’ın dinlendiğinde, buradan Müyesser Yıldız’a ulaşılacağının baştan hesaplandığı...

Yeni paralel yapı

Hanefi Avcı, “yeni paralel devleti” işaret ediyor. Hedef aldığı kişinin telefonlarını yasadışı yöntemlerle dinleyen, tezgâh kurmak için sahte ihbar mektubu yazan, suni soruşturmalarla hedef kişiyi tutuklatan yapının failleri bugün farklı olabilir. Ama hem yöntemleri hem araçları 9 yıl öncenin neredeyse aynısı.

Pazartesi Müyesser Yıldız için yaratılmış davanın duruşması var.

İyimserlik, aptallık değildir. Yıldız’ı elinde tutan “yeni paralel yapı” Yıldız’a yıllarca hapis cezası verebilir. Hatta ben dahil başka yurttaşlara da tezgâh kurmaya devam edebilir.

Ancak unutmayın; FETÖ, kurduğu kumpaslar sayesinde görünür olmuştu. Kendine en güvendiği anda attığı adımların pervasızlığı, kanıtlanabilirliğini sağladı.

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025