Ceren Kumbasar

Gezi’yi anlamak (29.05.2016)

29 Mayıs 2016 Pazar

Şehir, senin değildir kimsenin olmadığı gibi. Bir toprağın tapusu da bir milletin dönemsel yetkisi de seni ‘sahip’ yapmaz. Ait ile sahip aynı şeyler değildir. Bir millet bile bir şehrin sahibi olamaz, emanetçisi olur. İnsanın ailesine duyduğu gibi bir aidiyet hissi vardır, memleketine karşı. Borçludur o topraklara. Soluduğu oksijeni borçludur, ağladığı ağaç dibini, arkadaşlarıyla gittiği parkı, yediği eti, içtiği sütü borçludur. Onunla birlikte aynı şehirde yaşayan kedilere, köpeklere karşı borçludur. Bir bahar çiçeğini gördüğü zamanki mutluluğu borçludur mesela. O kentin tarihine karşı borçludur. Orada yaşananlara karşı borçludur. 1 Mayıs katliamına karşı borçludur, Ali İsmail’e borçludur, Ethem’e, Berkin’e, Mehmet’e, Abdullah’a, İrfan’a, Mustafa’ya, Selim’e borçludur. Bu memleketin borcu ne saymakla ne ödemekle biter. Ne yazık ki, bu borcu kamçı sayacak bir yiğit de bulunamadı.

Clarion yolcusu kalmasın
Şehir, üzerine dikilen kulelerle de bahçe içindeki taş evlerle de tarihi eserlerle de şehir olmaz. İçinde yaşananlarla olur. Kendi başına edindikleri yerine verilmişlerle yetinenlerin, gözünü dünyaya çevirmektense ayakkabı kutularına bakakalanların, onların zihniyetleriyle yetişerek ‘kendileri’ olabildiklerini zannedenlerin vebali bu şehrin üzerine yapışır. Sonra temizlen temizlenebilirsen!
Bilal’e anlatır gibi anlatmak gerekirse, nasıl ki oturduğun mahallenin muhtarı senin evinde koltuğunu nereye koyacağına karar veremez ise, hiç kimse de bu milletin ortak kullanım alanı olan bir parkın taşınması kararını kendi kendine veremez, vermemeli.
Bu topraklar, akıl dışı kararların acısını yüzyıllarca çekti. Kendi kendimize yarattığımız zihniyetlerin kurbanları yine biz olduk. Bir olamadık, kurban olduk. Ama Gezi, bir olmak demek. Gezi, kendi anne babalarının bile farkında olmadıkları orantısız zekâya sahip gençlik demek. Gezi, memleket için duyulan iç sızısı demek. Gezi, bir ağaca var gücünle sarılmak demek. Gezi, bir Fenerbahçelinin “Çarşı gelecek mi” diye sorması demek. Gezi, hayatında hiç namaz kılmamış bir gencin Gezici arkadaşı namaz kılarken şemsiye tutması demek. Gezi, Talcid demek. Gezi, “Kesin Bilgi” demek. Gezi, ‘Kahrolsun Bağzı Şeyler’ demek. En azından Gezi bizim için bu demek. Ha siz dersiniz ki, Gezi bizim için İsmet Berkan demek, Kabataş demek, bacımıza kırbaçlı erkeklerin saldırması demek, camide içki içilmesi demek, onu da anlarız. Ve sizi sırf yurttaşız diye bir akıl hastanesine değil, dünyada parmakla gösterilen bilim kurgu yazarlarının eğitim verdiği Clarion’a göndermek isteriz, bari memlekete bir katkınız olsun. Kesin Bilgi.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ihlamur’a dokunma 3 Temmuz 2016
Demokratik şehircilik 25 Haziran 2016
Mayısta 1058 yeni firma 18 Haziran 2016

Günün Köşe Yazıları