Kışkırtıyorlar diyor.

Kim diye sormaya vakit bırakmadan sıralıyor.

Ana muhalefet... Bu iktidara türlü çeşit nedenlerle karşı duran \nkalemleri kopasıca bir avuç muhalif yazar çizer!

Dolaylı biçimde halka soruyor: Kime karşı?
Kendi soruyor kendi yanıtlıyor: “Bana!”
Ama bir gece Kasımpaşa’daki viraneden yalıya dönüştürdüğü evinde bir kez olsun özeleştiri yaparak “Acaba neden?” diye sormuyor kendine...
On yıl değiştim diye millete kendini yutturan, fakat yıllar sonra aslına dönerek değişmediğini ilan eden RTE’den kendine bu soruyu sormasını isteyerek acaba hata mı yapıyorum?
İnatçı değil kindar, hatalar yaptığını asla kabul etmeyen insandan galiba; hayır, hayır!... Galiba da değil kuşkusuz doğuştan bukalemun bir kimliğe bu soruyu sormak saftiriklik!

Şu hale bakınız.
Kendinden başka herkes kışkırtıcı. Ne ana muhalefet, ne de üç beşi dışında suspus olmuş medya değil, kışkırtıcı olan kendisi: RTE!
Meydan meydan dolaşıyor. Milyonlarca eylemciyi vandal; dış mihraklara, faiz lobisine alet olmakla suçluyor.
Emrindeki polis, suçları daha fazla özgürlük, demokrasi istemek olan eylemcilere orantısız şiddet uyguluyor. Polis, kızları saçlarından çekerek, erkekleri kelepçeleyerek yerlerde sürüklüyor... Günlerce gözaltında tutuyor. Bazıları polise karşı geldi, bazıları da gizli örgüt üyesi diye tutuklanıyor.
Fakattt... RTE’nin valisinin, Emniyet müdürünün, zorba polisin tazyikli suyundan, biber azından kurtulmak için meydanlardan ara sokaklara kaçan eylemcilere...
...ellerinde palalar, döner bıçaklarıyla saldıran, kızları tekmeleyen dört kent eşkıyası ile eylemcileri kovalayanlarla polis konuşuyor. Gözaltına almıyor...
Eylemcileri hangi nedenlerle gözaltına alınırsa alınsın tutuklayan mahkeme...
...palalı dört kişiyi serbest bırakıyor!
Gezi Parkı eylemcilerine olmadık hakaretler eden RTE, pazar konuşmalarında palalı kent eşkıyasına değinmiyor bile...
Kim kışkırtıcı?

Bir ay önceden medya seferber oldu. Çarşıda pazarda yiyecek fiyatlarını açıkladı, zam olup olmayacağını tartıştı. Tarım Bakanı et fiyatlarına, Enerji Bakanı gaza, elektriğe bu ay zam olmayacağını müjdeledi.
Nihayet 11 ayın sultanı geldi. Dün ilk teravih namazı, -benim gibi oruç tutmayanlar dışında- ilk sahura kalktı müminler.
Her yılki geleneği bozmayalım. Ramazanı Bektaşi öyküleriyle karşılayalım:
Bektaşiye sormuşlar:
“Ramazan geliyor, oruç tutacak mısın?”
Yanıt vermiş: “Hele bayrama kadar düşüneyim, daha zaman var!”
Benimki de o hesap!
Ya da:
Bir Bektaşiyi uyarmışlar: “Yahu, koca ramazan geldi gidiyor. Sen hâlâ oruç tutacaksın!”
“Mübarek ramazan gelir gider. Ama ben gidersem bir daha gelemem” demiş.

Köye gelen imamın yanlış hesabı yüzünden o yıl ramazan 29 gün çekmiş. Ertesi yıl 27 güne düşmüş. Hemen imama koşmuş Bektaşi:
“Allah uzun ömürler versin” demiş. “Sağlıkla neşeyle 27 yıl daha kalın başımızda.”
“Eksik olma” demiş imam. “Ama durup dururken nedir bu iltifat?”
“Aman hocam” demiş Bektaşi. “Siz geldiniz 2 gün eksildi ramazan. 27 yıl daha kalırsanız otuzundan da kurtulacağız!”

Bektaşiyi bir ramazan günü oruç yerken gören biri kızmış:
“Hazret, ramazandayız”
Bektaşi aldırmamış:
“Bana ne!”
Öteki ısrar etmiş:
“Müslüman değil misin?”
Bektaşi:
“Sana ne?”