Akışına bırakmak
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

Akışına bırakmak

17.11.2021 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

İyiye gitmiyoruz; işlerin düzeleceğini gösteren gelişmelerden de halk olarak mahrumuz.

Markete, pazara, çarşıya giden, hayat pahalılığından canı yanan, alım gücü günden güne düşen çoğunluk için tablo böyle. Dövizin artış hızına, yani paramızın değer kaybının hızına yetişemiyoruz. Yeni sistemde her şey hızlanacaktı; buymuş demek ki vaat edilen hız. Hızlı yoksullaşma bu.

Yönetenler ne yapıyor? Akışına bırakmışlar. Demek ki memnunlar.

Cumartesi yazılarımda bir süredir “akış” teması üzerinden gidiyoruz. Edebiyatta ve sinemada akışa direnişin, akışa teslimiyetin ya da akıştan kaçışın izlerini sürüyoruz. Fakat akış karşısındaki bu üç tutum dışında bir de “akışa bırakmak” var ki Türkiye’yi yönetenlerin tutumu tam da buna denk düşüyor. Diyebilirsiniz ki bu da bir tür “akışa teslimiyet değil mi?” 

Değil. Akışa teslimiyet, başkalarının yarattığı düzeneğe/akışa kendini kaptırıp direnmeyi, itirazı bırakmak anlamına geliyor. Oysa bugün memleketin kötüye gidişini “akışına bırakanlar”, başkasının yarattığı, “iç ya da dış mihraklar” eliyle tetiklenmiş bir tabloyu değil, bizzat kendi yarattıkları olumsuz tabloyu bu halka dayatıyorlar. Onlar akışına bırakıyor, bizdense akışa teslimiyet bekleniyor. Zıtlığın iki ucudur bu.

Yönetenler sadece ekonomiyi mi akışına bıraktı? Salgın yönetiminde gelinen yere bakın. Her gün 200’den fazla eve ateş düşüyor. Haftalardır bu böyle. Hiçbir düzelme yok. Tedbirler gevşedikçe gevşedi; aşılama konusu tavsadı. Açık konuşalım, salgının seyri de akışına bırakıldı. 

İş cinayetlerinde de durum böyle kadın cinayetlerinde de.

TERCİH MESELESİ

Bu ortamda, adına ister kötü yönetim diyelim, isterse yönetimsizlik, fark etmiyor. Sonuçta sağ ya da sağlaşmış iktidarlar belirli bir sınıfsal grubun çıkarları doğrultusunda hayatı okuyor, yönlendiriyor. Bunun belli olmaması, aslında halkın çoğunluğunu, özlem ve beklentilerini temsil ediyormuş gibi görünmek için de dini, milliyetçiliği, milli ve manevi duyguları hegemonyası için kullanıyor. Bizdeki asıl yenilik, mevcut iktidar kendisini halkın temsilcisi gibi göstermek için bu duyguları hâlâ açıkça kullanmayı sürdürse de ekonomik çıkarlar bakımından bu özdeşlik duygusu, tercih ettiği sınıfsal politika gereği giderek aşınıyor. (Tamamen ortadan kalkmasını kimse bekleyemez.)

Dolayısıyla iktidar aslında yönetiyor ve emeğin baskılanmasından, güvencesizliğin yaygınlaştırılmasından, dış ilişkilerin merkezine konan ekonomik ürünlerin pazarlanmasından kazanan, bu yönetim sayesinde yine kazanıyor.

Öte yandan, iktidarın halkın hayatını daha iyiye götürme vaadi, yeni sisteme geçiş propagandasının da merkezindeydi. Bütün iddia ve dayanaklarıyla bu çözüldü. Gerçi belli ki iktidar sahipleri için tek sorun, yüzde 50 artı 1 ölçütü. Bu bile sistemi halkın yararı için değil, kendilerini otoriter/denetimsiz yetkilerle iktidarda tutmak için değiştirdiklerinin açık kanıtı değil mi?

Bunlar elbette bir yandan da halkı temsil ettiğini iddia eden yönetenlerle halk arasındaki hayat tarzı, öncelikli sorunlar, maddi beklentiler ve geçim makasının giderek açılması ve bunun görünür kılınması için de siyasal fırsat penceresi yaratıyor. Muhalefet partilerinin bu yeni açılan boşlukta “temsil” meselesini daha belirgin biçimde kendileri lehine kılması için koşullar olgunlaşıyor.

Ancak bu tablo, günden güne kötüye giden koşulları tersine çevirmeye yetmediği gibi, daha iyiye gidileceği yönünde hiçbir işaret de bulunmuyor. Zira sorunlar, iktidardan ve tercihlerinden kaynaklanıyor. Tek tek ekonomi politikasından, eğitim politikasından, sağlık politikasından değil. Bu durumda ülkenin erken seçime gitmesi ve halkın iktidar/program/sistem değişikliği gerçekleştirmesi de tek çıkar yol görünüyor. Toplumsal ve siyasal taleplerin bu demokratik eksende daha da belirginleştirilmesi gerek artık.

Bir kişisel duyuru: Biliyorsunuz, cumartesi yazılarımda sinema ve çoğunlukla da “edebiyat üzerinden” çözümlemeler yapıyorum. Şimdi bir de öykü kitabım yayımlandı. MÜMKÜN, Alakarga Yayınları’ndan çıktı. Bu kez “edebiyat aracılığıyla”, beş uzun öyküyle anlattım gerçeğimizi. Okurlarıma emanettir.

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021