Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Geçim ve seçim: Şili dersleri
Pazar günü Şili’de devlet başkanlığı seçimlerinin ikinci tur oylaması için halk sandık başındaydı. “Memleketin derdi geçim, senin derdin Şili’deki seçim” demeyiniz. Memleketin dertlerine, başka memleketlerdeki dertler ve dersler eşliğinde bakmayı deniyoruz.
Sonuçlar ilginç. Çünkü Şili’deki seçimin ikinci turuna Halkçı; sol, sosyalist siyasal ve toplumsal güçlerin taleplerini seslendiren, programını bu temelde inşa eden 35 yaşındaki Gabriel Boric ile faşizm ile neoliberalizm arası bir uyuma yaslanan, klasik “sol geliyor” korkutmasıyla kitleleri harekete geçirmeye çalışan aşırı sağcı Jose Antonio Kast kaldı. Sonuçta seçimi 35 yaşındaki Boric kazandı. Şili’de kutlamalar sürüyor.
Niye önemli? Şili, bildiğiniz üzere Allende’yi deviren Pinochet darbesinin ardından, halkı sindirilmeye çalışılmış ve neoliberal modelin deneme tahtası olarak tarumar edilmiş bir ülke. Bize benziyor elbette. Eğitimi, sağlığı, kamusal her hizmeti özelleştirmeye tabi tutan bu Amerikan destekli sermaye diktatörlüğü sona erdikten sonra bile sosyal etkileri derinleşti. Bunda, diktadan demokrasiye geçiş sürecinde başa gelen partilerin aşırı uyumculuğunun da etkisi var. Sonuçta Şili, bugün gelir adaletsizliği bakımından zirveyi zorluyor.
Fakat bu arada bir şeyler oldu. Kuşaklar değişti; Pinochet devrinin/enkazının üstüne gelen yeni kuşaklar, eski düzenin yeni sistem içinde devam eden neoliberal programından hoşnutsuz olmaya başladı. Sistem ve “merkez”indeki partiler, gençlerin beklentilerini karşılayamamaktaydı. Bu durum, hem siyasal partilerin temsil krizini derinleştirdi hem de özellikle öğrenci-gençlik hareketinin canlanması aracılığıyla, toplumsal muhalefetin gelişmesine yol açtı. Üstüne de geçen yıllarda toplu taşıma zamlarını protesto eylemleriyle başlayan ve ardından özelleştirmeci her saldırının mağdurlarının seslerini duyurmak için meydanlara inmesiyle sonuçlanan bir toplumsal hareket gelişti. Boric de öğrenci/gençlik hareketlerinin içinde yetişti, toplumsal alan ile siyasal alan arasındaki irtibatı yeniden canlandıracak deneyimleri bu mücadeleler aracılığıyla edindi.
Nitekim Şili Devlet Başkanı Pinera bu protestoların ardından yeni anayasa talebini gündeme aldı. “Yeni anayasa yapılsın mı?”, “Yapılacaksa hangi yolla yapılsın” soruları halka soruldu. Halkın ezici çoğunluğu Pinochet anayasasından kurtulmaktan ve bunu da geniş bir temsiliyete dayalı kurucu meclis yöntemiyle yapmaktan yana oy kullandı geçen aylarda.
İşte Boric, Pinochet döneminde inşa edilen ekonomik, sosyal ve anayasal düzenin mağdurlarını ve bu düzenden umudu olmayan genç kuşakları kazanan bir ittifakın adayı olarak seçimlere böyle bir ortamda girdi ve seçildi.
DERSLER
Bazı önemli dersleri var bu sonucun. Birincisi, Boric, Şili tarihinin en genç devlet başkanı oldu. Pinochet darbesini görmeyen kuşaklar, şimdi Şili’ye sosyal ve siyasal bir değişim mesajı taşıyor. Demek ki eski düzenin içinde siyasallaşmış ve yıpranmış kadrolar, yeni gayrimemnunlar, gençler arasında alıcı bulamıyor artık. Siyasetin gençleşmesi, her zeminde karar vericilerin yeni dönemin ihtiyaçlarına ve gelecekte bugün alınan kararların sonuçlarını yaşayacak olan kuşaklara göre yeni, genç yüzlere alan açması gerekiyor. Boric bunun kanıtı.
İkincisi, Boric’in zafer konuşmasında dikkat çekici bir boyut vardı: “Şili neoliberalizmin beşiğiydi, mezarı da olacak.” Önemli ve zaferi, programı uluslararası ekonomi politik bir zincir içine oturtuyor bu konuşma.
Diğer yandan Şili’de şu başkanlık sistemine dair ezber de bozuldu sanırım. Neydi bu ezber? “Başkanlık sistemi olunca, ikinci tura marjinal (merkez dışı) görüşler, adaylar kalamaz. Böylece düzen yürür.” Tersi oldu, statüko sarsıldı. Şili’de ikinci tura kalanların bir yanında merkezden merkez dışına kadar geniş bir yelpazeye seslenen solcu aday Boric ve diğer yanında ise otoriter/neoliberal sağcı kast vardı. Merkez, iktidarıyla ve muhalefetiyle, düzenden memnun olmayanların sesini duymadığında, merkezin dışındaki partiler, söylemler öne çıkar. Görüldü.
Elbette burada bir de aşırı sağ, güvenlikçi ittifaklarla baskıcı rejimlere kapı aralayabilecek iktidar seçeneklerinin geriletilmesi, dünya genelinde yükselen ve bizim de nasibimizi fazlasıyla aldığımız bu tür siyaset biçimlerinin püskürtülmesi adına da önemli bir başarı bulunuyor. Ancak bu başarı bir yandan da ensesinde bu aşırı sağ alternatifin nefesini duyacak şimdi. O nedenle, verilen sözleri yerine getirmek, sosyal programı halkçı/kamucu temelde uygulamak, sağın güvenlik üzerinden geliştirdiği korku siyasetini etkisizleştirmek gibi zor görevleri var Boric yönetiminin. İzleyip göreceğiz.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı