İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

16.02.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Seçim yaklaşırken muhalefet partilerinin daha fazla bir araya gelmesi, ortaklaşma yollarını araması doğal. Son olarak altı siyasi parti liderinin bir yuvarlak masa etrafında toplanarak tek adam sisteminin yerine geçirilecek siyasal sistem için görüşmesi elbette önemli. Bu tür hamleler, iktidarın da elini kolunu bağlıyor. Ekonomik ve sosyal sorunlar zaten iktidar partilerinin tabanını sarsıyor ve yönetenlerin bu sorunları çözmek yerine derinleştirmeyi tercih eden tutumları çözülme olasılığını artırıyor. 

Böyle bir ortamda iktidar için tek yol kimlik/inanç/değer kutuplaşması yaratmak, halkı gerçek sorunlardan uzaklaştırıp başka meseleler etrafında siyasallaştırmak oluyor. Fakat bu kez tutmuyor. Hem yoksulluk, pahalılık hiç olmadığı kadar can yakıyor hem de karşısındaki partilerin ideolojik-siyasal çeşitliliği, iktidarın kurmak istediği zıtlık eksenini boşa düşürüyor. Nitekim CHP liderliği, ittifaklar siyasetiyle iktidarın alanını daraltabilen bir seçim stratejisi geliştirebildiğini de gördü, büyükşehir seçimlerinde bunu başarıyla sınadı. Dolayısıyla, masada buraya kadar sorun yok.

Fakat eksik, bunu belirtmek gerekiyor. Türkiye’nin derin sorunları var. Meselelerin kalıcı çözümü, yeni bir toplumsal sözleşme gerektiriyor. Bu yeni toplumsal sözleşme, demokratik, katılımcı, özgürlükçü, laik ve sosyal bir cumhuriyetin inşasına da kalıcılığına da farklı kesimleri kapsayacak şekilde katkı vermek zorunda. Bildiğimiz kadarıyla liderler toplantısı, ittifakı genişletmek için değil, yeni sistemin ve buna dayalı anayasa değişikliklerinin görüşülmesi içindi. Öyleyse bu her kesimin meselesidir. Dolayısıyla bu aşamada, CHP’nin kendi sağıyla kurduğu bu birliktelik ilişkisini, kendi soluyla da kurabilmesi, halk bu denli yoksullaşırken, asıl gündem sömürü, pahalılık ve işsizlikken bu meselelerin yeni toplumsal sözleşmede çözüme kavuşturulabilmesi adına, her kesimle görüşüp içeriği buna göre oluşturması gerekiyor. Aksi durumda, kendi soluna (yani emek-sermaye çelişkisi, sömürü, yağma karşıtlığı gündemlerine) kapalı bir sözleşme, toplumsal değil, olsa olsa toplumsağ sözleşme olur. Muhalefetin Türkiye yeni bir toplumsal sözleşmeye giderken, bugün gelinen yere katkısı olmuş siyasetçilere tanıdığı hoşgörü kadarını, bu iktidara teslim olmayanlara tanımaması, geniş, katılımcı ve kapsayıcı bir toplumsal sözleşme olasılığını baştan zedeler. Bunu belirtmem gerekir.

ADALET İTTİFAKI 

Diğer yandan ittifaklar alanında yeni gelişmeler var. Sol, sosyalist partiler arasında da bir Üçüncü İttifak tartışması yürüyor. Bir yandan da Türkiye İşçi Partisi, partinin 61. kuruluş yıldönümü vesilesiyle görkemli bir etkinlik gerçekleştirdi pazar günü. Bu kıpırdanma, seçenek arayışları sağlıklı. Zira siyasal muhalefetin giderek sağ bir sözleşmeyle AKP sonrasına hazırlanması olasılığı karşısında, emekten yana bir ilerici seçeneğin gelişmesi, sadece bu iktidardan kurtulmak adına değil, bu iktidardan sonra sürdürülebilecek “ılımlı AKP” programlarına set çekmek, emekçi karakterde bir cumhuriyet inşa etmek adına da kıymetli.

Fakat ilginçtir, siyaset yelpazesinin farklı yerlerindeki partiler, aralarındaki ittifakları giderek bir temsil öznesine göre adlandırıyor. Buraya da bir itirazım var: AKP ile MHP, Cumhur’u; CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi ise Millet’i temsil ettiğini iddia eden ittifak adları belirliyor. TİP ise son zamanlarda üçüncü ittifak için Halk İttifakı adlandırmasını kullanıyor. Kuşkusuz her siyasi parti, kendi dar tabanını/seçmen kitlesini aşıp daha geniş bir çoğunluğu temsil ettiğini iddia etmek, buna uygun bir hegemonik temsil ilişkisi geliştirmek ister. Cumhur, Millet, Halk adlandırmaları da Türkiye siyasetindeki “kolektif kimlik” merkezli ve “temsil” etmeye dayalı alışkanlıkları dışa vuruyor.

Oysa ittifaklar için bu temsil ilişkisi kadar önemli olduğunu düşündüğüm diğer bir olgu da hangi programı, çözümü, vaadi öne çıkaracakları. Bu anlamda, toplumun sorunları bu denli derinleşirken seçenek/ittifak oluşturan partilerin kimleri temsil ettiklerini tabelaya çekmek yerine, hangi temel değer, ilke üzerinden değişim vaat ettiklerini öne çıkarmaları gerektiği düşüncesindeyim.

Bugün yargısal alandan eğitime, ekonomik bölüşüm ilişkilerinden kamudaki atamalara kadar hemen her alanı kesen ortak bir gündem olarak Adalet beklentisi var. Bu bakımdan CHP’nin Adalet Yürüyüşü’nde bir araya getirdiği kesimleri/talepleri, o talep etrafında sağladığı genişletici gündemi başlığa, sloganlara taşımaması ya da TİP’in Adalet, Ekmek, Ekmek ve Hürriyet gibi ittifak isimleriyle topluma en temel beklentiler çerçevesinde mesajını göndermemesi sanırım bir yanlışlık olacaktır. Topluma, “Biz sizi temsil ediyoruz” diye seslenmek yerine, “Biz şu eksende bir düzen kuracağız, çözümler bulacağız”ı gösteren somut sloganlar/sözcükler seçmek, bu “gösteren” etrafında da farklı kesimlerin kendi taleplerini diğerleriyle birleştirmesini/müttefik hale getirmesini sağlamak gerekiyor. Ben hâlâ toplumun ezilen çoğunluğunu birleştiren/ittifak kurdurabilecek asgari talebin Adalet olduğunu düşünenlerdenim.

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021